Yılmaz Özdil
Ya da; “Bakın şu Tayyip’in yaptığına… Altı bin zeytin ağacını nasıl da katletti” acımasızlığına gark olmuyor…
Her zaman yazıyor, her zaman söylüyorum…
Hatta…
Bazen dilini bozup, düzey düşürdüğünde eleştirdiğim yazılarımda bile “Türkiye’nin en başarılı arşiv gazetecisi” diye hakkını teslim ediyordum…
Bugün yine takdir edeceğim Yılmaz Özdil’i…
Ve…
“Günün Kazananı” ilân edeceğim…
Bugünkü Sözcü’de “Zeytin” başlığı altında yayımlanan makalesinde birçoğu gibi kolaycılığa kaçmıyor…
Yani…
“Bütün günahlar hükümetin” absürtlüğü yok yazıda…
Ya da; “Bakın şu Tayyip’in yaptığına… Altı bin zeytin ağacını nasıl da katletti” acımasızlığına gark olmuyor…
Aksine…
Bütün günahların asıl kaynağına dikkat çekiyor…
Yani…
Halkımıza…
Yani…
Mevlâna’nın Mesnevi’de dediği gibi yapıyor:
“Havuza su taşıyan borular kirliyse havuzun suyu temiz olur mu?..”
Bırakalım şu popülizmi, halk dalkavukluğunu da; halkımızı da eleştirmekten korkmayalım…
Not: Elbette “Göbeğini Kaşıyan adam” diye aşağılamadan…
Kafasını “hunili” olarak tarif edip onları “Salak” yerine koymadan…