Yılmaz Özdil o yazısı için ne dedi?
Son günlerin en tartışılan adamı Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil, ‘Yumruk’ başlıklı yazısıyla başlayan tartışmaya açıklık getirdi.
Son günlerin en tartışılan adamı Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil, ‘Yumruk’ başlıklı yazısıyla başlayan tartışmaya açıklık getirdi. Egedesonsöz'den Gönül Soyoğul'a konuşan Özdil, hemyazısının arkasında durdu hem de 'Ahmet Türk'e kalkan yumruğa kalkan olurum' dedi.
Ahmet Türk’e saldırıyı duyduğunda ilk tepkin, ilk düşündüğün ne oldu?
ÖZDİL: İlk tepkim, Samsun’a derhal canlı yayın aracı göndermek oldu. Ben önce haberciyim.
O yazı, senin kendi duyguların/düşüncelerin mi, yoksa “halkın çoğunluğu böyle düşünüyor, ben de onların duygularına tercüman olmalıyım” mı?
ÖZDİL: Canımsın ama, bu soru, o yazıyı tam kavramadığını gösteriyor… Halkın çoğunluğunun düşüncesi veya halkın duygularına tercüman olmak filan beni ilgilendirmez. Ben kendi düşüncemi ortaya koyarım, halk beğenir veya beğenmez… O yazı, BDP’yi veya Kürt kökenli vatandaşlarımızı eleştiren bir yazı değildir aslında… Önyargısız okumak gerekir… O yazı, kasıtlı yanlış bilgilerle halkı yanlış yönlendirmeye çalışan ikiyüzlü medyayı ve Türkiye’yi bölünmeye götüren iktidarın açılım yanlışlığını anlatıyor.
Yazını alkışlayanlar ve “duygularımıza tercüman oldu diyenler “geçmişte Kürtler kendini azınlık gibi hissediyordu, şimdi biz Türkler azınlık olduk. Bu hükümet bunları şımarttı, tepemize çıktılar” diyorlar. Yazdıklarını böyle yorumlayanlara katılır mısın?
ÖZDİL: Anlatmaya çalıştığım kısmen bu… Tepemize çıkartılanlar Kürtler değil, terör örgütü.
Yazını eleştirenlerce “Ahmet Türk’e yapılan saldırıyı meşru kılmak çabası içinde olmakla, şiddeti onaylamakla” suçlanıyorsun. Hatta kendi grubunuzdan bir yazar tarafından “medyanın Ogün Samast’ı olarak gösteriliyorsun. O yazıyı yazarken, bu tür suçlamalarla karşılaşacağını biliyor muydun?
ÖZDİL: Ben yazarım, onlar beni yazar… Sadece benim başıma gelen değil bu, Ertuğrul Özkök’ün Ahmet Hakan’ın Mehmet Yılmaz’ın, zamanında Bekir Coşkun’un, Emin Çölaşan’ın başına gelen bu… Çünkü, Hürriyet’in gücü bu… Hürriyet’e ve Hürriyet yazarlarına küfür ederek, polemiğe girerek, gündeme gelmeye çalışıyorlar. Vız gelir, tırıs gider.
Yazdığını savunanlar da var; şiddetle eleştirenler de… Hemen her gazetede sen ve ‘yumruk’ yazın, daha önce yazdıkların var. Hedef göstermekle suçlanırken hedef olmak nasıl bir duygu?
ÖZDİL: Olur böyle şeyler… Tetikçiler hep vardı, ilerde de olacak.
“Bidon kafalı” lafın, seninle ilgili yazılan tüm yazılarda önüne çıkıyor. Hem halkı savunur gözüküp hem de halkı aşağılayan bir yazar olmakla suçlanıyorsun bu laf nedeniyle. Geriye dönüp baktığında keşke bidon kafalı demeseydim dediğin oluyor mu? Savunduğun ve kızdığın halk aynı mı, farklı kesimlerden mi bahsediyorsun?
ÖZDİL: Avanta alırken belediye başkanını alkışlayıp, suyu kesilince belediye başkanına küfür eden, bidon kafalıdır… Bidon kafalı, illa AKP’li değildir. CHP’den avanta alıp CHP goygoyculuğu yapan da bidon kafalıdır. Ben siyasi görüşü ne olursa olsun, avanta alınmasına, avanta karşılığında oy satılmasına sinirlenen gerçek demokratları savunurum.
“Hrant Dink’e, Orhan Pamuk’a, Ahmet Kaya’ya yapılan saldırıların altında medya kışkırtması vardı, Yılmaz Özdil de kışkırtıcı kalemiyle aynı hatayı sürdürüyor” diyorlar. Bunun için ne diyeceksin?
ÖZDİL: Yuh diyorum.
Star tv’de Ahmet Türk olayını verirken “empati” dilini kullanmaya çalıştığın, ama yazında Kürt halkıyla empati kurmak bir yerine, saldırgan ve kışkırtıcı bir dil kullandığın eleştirilerine ne söyleyebilirsin? İki dil arasında fark olmasının nedeni ne?
ÖZDİL: İki dil arasında fark yok. Ben orada olsaydım, Ahmet Türk’e kalkan yumruğa kendimi kalkan ederdim… Eminim, bana vurmaya kalksalar, Ahmet Türk veya Sırrı Sakık araya girer… Yumruk meselesi değil çünkü bu… O yazım, kimse kimseye vurmasın diye başlıyor… İçeriğinde anlatılmak istenen kavram başka… Anlamak isteyen, anlıyor... Benim yazım nedeniyle ışığa tutulmuş tavşan gibi açığa çıkanlar, yakalandıklarını anladıkları için hakaret etme, küfür etme, hedef saptırma, hedef gösterme yoluna gidiyorlar. Normaldir.
Seni “bidon kafalı” diye yazdığın için suçlayan kalemlerin “Yılmaz Özdil’i dağa kaldırıp peşmergelere yalatsınlar” ifadeleri için ne söyleyeceksin?
ÖZDİL: Her hıyarım diyene tuz yetiştiremiyoruz… Benimle polemiğe girmek isteyenler, Türk Eğitim Vakfı’na bağış yapmak zorunda… Bağış yapıp, dekontu göndersinler, düşünürüz. Bedavaya şöhret olmak yok.
Gazetecilerin keskin kutuplaşma ve kamplaşmanın var olduğu iklimlerde daha itinalı bir dil kullanması gerektiği görüşüne katılır mısın? “Çok okunan, en çok okunan yazar/etkili bir kalem” olmak, omuzlarına böyle bir sorumluluk yüklüyor mü? Ya da sorumluluğunu nasıl değerlendiriyorsun?
ÖZDİL: Doğruları yazmaktır sorumluluk…
“Kamuoyunun sesi” olmakla “kamuoyunu doğru yönlendirmek” arasında kaldığın oluyor mu? Yumruk başlıklı yazın, bu iki görüşün hangisini yansıtıyor?
ÖZDİL: Söyledim, bu tür tercihlerle ilgilenmem… Ben kendi görüşümü yazarım. Uyarırım.
Yumruk yazısının yanlış anlaşıldığını düşünüyor musun? Yoksa ‘tam da istediğim etkiyi yaptı’ mı diyorsun? İstediğim etkiyi yaptı diyorsan, istediğin etki neydi?
ÖZDİL: Doğru yazıdır o… Doğruları duymak istemeyenlerin zıplaması ondan.
Türkiye’deki bu kutuplaşmanın baş sebebini ne olarak görüyorsun? Medyanın bu kutuplaşmadaki payı ne ve bu kutuplaşmanın sonu hakkında bir öngörün var mı? Bu, adeta kıvılcım bekleyen durumun nasıl soğutulacağı hakkındaki görüşlerin?
ÖZDİL: Halkı bölüyorlar. Oy için… Vatandaş oy vererek çözer sorunu.
Daha önce benimle yaptığın bir röportajda, “ne ırkçıyım, ne antidemokrat” demiştin, hatırlarsın. Yine ırkçılık yapmakla suçlanıyorsun. Bu suçlamalar sana ‘nerede hata yaptım ki bu suçlamaları hak ettim’ dedirtiyor mu? Olmadığını söylediğin halde, niye sık sık ırkçılıkla suçlanıyorsun?
ÖZDİL: İftiraya ne diyebilir ki insan? Demokrasi, barış, özgürlük gibi kavramları kirlettikleri gibi, kendi çirkeflerini de başkalarına bulaştırmaya çalışıyorlar.
Aklıma ilk gelenler bunlar; başka ekleyeceklerin var mı?
ÖZDİL: Öpüyorum.
Gönül Soyoğul /www.egedesonsoz.com