Yılmaz Özdil gazeteciliği her an bırakabilir!

Hürriyet Yazarı Yılmaz Özdil, Gerçek Gündem.com'dan Sayım Çınar'a konuştu.

GAZETECİLER.COM - Son dönemde gazetecilik dünyasının en önemli isimlerinden biri olan Hürriyet Yazarı Yılmaz Özdil, Gerçek Gündem.com'dan Sayım Çınar'a konuştu.

Ülkenin hali, muhalif olmak, gazetecilik ve yeni kitap müjdesi ile süslü söyleşi ses getirecek gibi görnüyor.

KÖŞE YAZARLIĞINA İNANMIYORUM

Ülkemizdeki köşe yazarlığını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hem muhalif olabilmek, hem de çok okunabilmek önemli bir başarı. Bunu nasıl başardınız?

Doğrusunu istersen, sadece kendi düşüncemi yazıyorum. Beğenilmesi beğenilmemesi benim için önemli bir motivasyon olmadı hiçbir zaman. Ben fikirlerimi paylaşmakla ilgileniyorum. Köşe yazısı meselesi bana göre basın acizliğini gösteriyor Türkiye’de. Dünyanın hiçbir köşesinde bizdeki kadar çok köşe yazarı yok. Çünkü Türkiye antidemokratik bir yapıda olduğu için, medya iktidardan korktuğu için açıkça bazı şeyleri söyleyemiyor. Bir gazete ne demek istiyorsa manşetinden demeli. Ama bunu yapamadığı için farklı görüşteki yazarları bir araya getirerek güya demokratik bir ortam yaratıyor. Aslında ticari bir cevap bu.

Zamanında özel televizyonların başlaması ile beraber yazılı basında bir travma oluştu, satamadılar. Tencere, tava, ansiklopedi promosyonları yaptılar. Daha sonra bu travma bir şekilde dengelendi. Devamında internet, sosyal medya ikinci travmayı yarattı. İnsanlar artık gazetelerin basılmasını, dağıtılmasını beklemek yerine, saniyesi saniyesine haberleri alabiliyor. Bu yüzden haberden çıkarak yoruma gazete satmaya çalışılıyor. Bu saçma bir gazeteciliktir. Köşe yazarlığına inanan bir köşe yazarı değilim.

GAZETECİLİK MUHALİFLİK DEĞİL BİLDİĞİNİ YAZMAKTIR

Köşe yazarlığı muhalif olma üzerine kurulu bir şeydir benim için. Şimdi yandaş, candaş olma üzerinden gidiyor her şey.

Buna muhalefet demeyelim de, doğru bildiğini, gördüğünü yazmak. Mevcut yalaka ortamında adam herkesi gerizekalı yerine koyarak, kendi yarattığı düşü anlatabiliyor. Utanmadan televizyona çıkıp yorum yapabiliyor. Ahlaksızlık sınırlarının fazlasıyla zorlandığı bir dönemdeyiz. Doğru gördüğünü, yanlış gideni yazmak gerek, ama yazmıyor adam.
(...)

Uzun süre televizyonculuk yaptınız, Uğur Dündar’ın kanalından teklif aldınız mı?

Şu an Doğan Grubu’nun personeliyim, dolayısıyla başka bir patrona çalışamam. Bir program yapmayı düşünmüyorum, düşünsem bile başka bir müessesede çalışmam. İki patrona çalışmak bana çok doğru gelmiyor.
(...)

Bir dönem Star gazetesini yönettiniz. 1 300 000 net şatış hatırlıyorum. Şimdiyse gazeteler hiç satmıyor.

Yapamazsan satamazsın. Star’ı yapan kadro Türkiye’nin en iyi kadrolarından biriydi, patronun kendisi dahil. Bugün aynı kadroyu bir araya getirsen de yetmez, Cem Uzan da lazım. Bugün promosyonsuz bir gazete bir milyon tirajını aşabilir. Yeter ki doğru kadro olsun.

BAŞBAKAN'A TAYYİP DİYEREK GAZETECİLİK OLMAZ

Muhalif gazeteleri eleştiriyorsunuz. Sözcü’yü nasıl buluyorsunuz?

Başbakana hakaret edilerek, Tayyip diyerek Ahmet diyerek gazetecilik olmaz. Gazetecilik haberdir. AKP iktidarına karşıysan, yanlış yaptıklarını haber yapacaksın. Yoksa cumhurbaşkanına Abdullah de, bunun kimseye faydası olmadığı gibi doğru da değil. Makama saygı göstereceksin, makam yanlış yapıyorsa haber yapacaksın.

Gazetecilik temas ve mesafe sanatıdır. Bir yılışık atmosfer işi bu noktaya getiriyor. Sözcü gazetesinin duruşunu beğeniyorum onun dışında. Söylediklerim onların iyiliği için.

GAZETECİLERİN REDHACK'E TEŞEKKÜR BORCU VAR

Red Hack hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yapılan hukuksuzluk da olsa, bir toplumu bu kadar baskı altında tutarsan, şeffaflıktan bu kadar uzaklaştırırsan, bu tür sonuçlara yola açacaktır. Kanundışı olabiliyor Red Hack, ama olmadığını düşün, Reyhanlı’da yaşanan rezaleti bilmeyecektik. Çünkü senin basının eline böyle bir belge geçse de yayınlamıyor. Böyle bir sonuç son derece doğal. Gazetecilerin teşekkür borcu var Red Hack’e.

ÜÇÜNCÜ KİTAP GAZETE YAZILARI OLMAYACAK

Birer yıl arayla iki kitap yayınladınız ve büyük başarı kazandınız satışlarda. Türk okurunun sevgisiyle açıklıyorum bunu. Aynı zamanda İsim Şehir Hayvan bir tiyatro oyunu haline getirildi. Metin Serezli’nin imzası vardı. Sırada ne var?


Üçüncü bir kitap hazırlığındayım. Eylül ayında piyasaya çıkacak. İlk iki kitabım derlenmiş yazılardı. Üçüncü kitap sıfırdan yazılan bir kitap.

GAZETECİLİĞİ TUTKUYLA YAPMIYORUM

Siz yöneticilik yaptınız. Şimdiyse köşe yazarısınız. İkisini karşılaştırdığınızda nasıl bir sonuca varıyorsunuz?

Muhabir olayım, köşe yazarı olayım planlamsı içinde hiç olmadım. Öyle bir şansım da olmadı. Hayat beş yıllık kalkınma planı değil. Televizyon yap dediler yaptık, köşe yaz dediler yaptık. İş bu, meslek değil. Sevgiyle tutkuyla yaptığım bir iş de değil. Asgari geçim standartlarına ulaşmak için yapmam gereken şeyler var. Sigortalı bir işe ihtiyacım vardı okurken, böyle girdim. Başka yerde bulsaydım oraya girerdim. Tamamen tesadüf, 30 sene oldu. Üniversiteye başladığım gün başladım. O günkü duygum neyse bugünkü duygum da o. Benimsemedim, benimseyenlere de gülüyorum. Köşe yazarı olmuşum, kanal yönetmişim, gazete yönetmişim farkı yok, yarın bırakabilirim.