Yılmaz Özdil Cumhuriyet yazarından ne istiyor?
Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı bugün köşesinden okurlarının "Yılmaz Özdil senden ne istiyor?" sorusuna cevap verdi. Yılmaz Özdil, Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı için "Hayal kırıklığı" ifadesini kullanmıştı.
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil,
Mustafa Kemal kitabının fiyatı nedeniyle saldırıya uğradığını
belirtmiş ve bu süreçte kendisini yalnız bırakan bazı isimlere
tepki göstermişti. Özdil, Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı için de
"Hayal kırıklığı" ifadesini kullanmıştı.
Bugün Yılmaz Özdil'in bu tepkisine Orhan Bursalı'dan cevap geldi.
Bursalı, Yılmaz Özdil'in "“propagandist” bir dili
olduğunu belirterek " Bu tür bir yazı dilinin dur
durağı yoktur. Özdil’in bu dili hemen herkese benzer duygu ve
keskinlikte saldırır. Hiçbir ayrım yapmaz. İnceltilmiş ve
farklılaşmış “versiyonları” yoktur. Muhalefet de liderleri de aynı
dilden nasiplerini sık sık alır. " ifadelerini
kullandı.
İŞTE
ORHAN BURSALI'NIN O YAZISI
Okurlar soruyor, Yılmaz Özdil sizden ne
istiyor, diye. Bir yazısında adımı geçirmiş, ama kötü bir şekilde,
bir tür zebanilik üstlenerek cehennem çukuruna itivermiş bendenizi.
Sorun değil, zaten karşı cephe durmadan günde birkaç kez o ateşte
yakıp kül ediyor. Kendisine benden geride bir şey kaldıysa, alsın
helal olsun, orada yanarken yüreğini soğutsun! (Bu yürek soğutma
işini yazarken yapmış ya, neyse!)
***
Mesele Atatürk kitabı. Sol portal, Özdil’in bir
açıklamasını Twitter hesabından duyurmuş, ben de bu açıklamayı şu
sözlerimle paylaşmıştım: “Herhalde, bu çok özel kitaptan elde
edilen gelir, Atatürk ile ilgili bir eğitim kurumuna veya
eğitim için çocuklara harcanacaktır..”
Sol portalın paylaştığı Özdil’in açıklamasının altına yazılan
yorumlara şüphesiz ki katılmak mümkün değil. Bu Sol portalın
sorunu, bırakır - siler ona zaten müdahalem söz konusu değil. Benim
notumun altına da hem savunan hem eleştiren yorumlar yapılmıştı.
3-5 kötü yorumun sahiplerini de engellemiştim.
Sonra düşündüm, bu tartışmada ne işim var diye ve ikinci bir
paylaşımda bulundum: “Çok da üzerinde durulmaması
gerekiyor, en sonunda hem bağış yapıyor hem de ticari bir
iş, bunun müşterisi var.. ben geri çekiliyorum..”
Sevgili okurlar, bütün konu bu. Yukarıdaki durum, Özdil’e, iktidara
saldırdığı bir dil ile bana saldırmasına yetmiş.
Özdil, yaşadığımız tonlarca haksızlık karşısında büyük tepki
duyan insanların yanan yüreklerini, yakaladığı yazı tarzıyla
soğutuyor ve oh dedirtiyor. İktidarın dışlayıcı ve ötekileştirici,
kamplaştırıcı politikalarına - söylemlerine, yoğun bir şekilde
duyguları coşturarak yanıt veren bir keskin “karşı - iktidar
dili”ni yazılarında başarıyla kullanıyor. Bir
karşı “propagandist” dil.
Bu tür bir yazı dilinin dur durağı yoktur. Özdil’in bu dili hemen
herkese benzer duygu ve keskinlikte saldırır. Hiçbir ayrım yapmaz.
İnceltilmiş ve farklılaşmış “versiyonları” yoktur.
Muhalefet de liderleri de aynı dilden nasiplerini sık sık
alır.
Özdil’in bu dili bana uymaz. “Duygu-emici”. Ama bu dilin
taraftarları çoktur. Basit, yalın, hücumcu, bizim tarafı rahatlatan
başarılı bir yazı tarzı. Arada sırada tarihten başarıyla
çıkardığı “olayları - gerçekleri” köşesine taşır ve
okutur. Ben bile helal olsun dediğim yazılarını anımsarım.
***
Hayran kitlesi fazladır, çok popülerdir. Kitaplarının önünde
büyük kuyruklar oluşur. Diline bir “lider” hayranlığı
duyulur. Öyle ki Özdil’in hayranları arasında adeta bir şövalye
ekip oluşmuştur, bunlara mürit demek istemem ama aralarında
bazıları mürit gibi davrandı ve Özdil’in yazısında hedefe konduğumu
görünce yanında bitiverdiler, hakaretlerle, adeta hayvan gibi
soluyarak...
Fakat şunu belirteyim ki aklı başında çoğunluk sadece ne olup
bittiği konusunda bilgi almak için kapımı çaldı ve bu durumdan
üzüntülerini bildirdi: “Biz birbirimizi mi yiyeceğiz
hep”...
Buna, hem Özdil adına hem de bizim tarafın büyük çoğunluğunun aklı
başında davranışı adına sevindiğimi belirteyim.
***
Özdil’de neden “hayal kırıklığı” yarattığımı bilemem.
Karşılaşıp merhabalaştığımız, el sıkıştığımız da yoktur. Sorun,
sadece sosyal paylaşımımla mı sınırlı, yoksa ötesinde başka şeyler
mi var, zerre fikrim yok. Atatürk kitabına yönelik yüreklendirici
bir şey yazmış olmamamı dert edeceğini ve buna ihtiyacı olduğunu
hiç düşünmem. Yüz binlerce hayranı olan bir yazarla, bu köşenin
sakin ve sıradan yazarının karşılaştırması mı olur? Popülerlik,
bende fazla karşılığını bulamıyor.
Bakın, Atatürk kitabını buraya hiç taşımadım. Taşısam kendi
kriterlerime göre bir değerlendirme yapacağım da açık. Milyonlarca
insana Atatürk’ün düşüncelerinin iletilmesini önemli
bulurum.
Atatürk’e sarılmanın, Atatürk’ü Türkiye’nin, yeniden demeyeceğim
ama gerçekten keşfetmesinin müthiş yükselişini yakalamış başarılı
bir yayıncılık.
Özdil’in yazısına benzer bir dille yanıt vermek istemedim, çevrem
karşı çıktı, ben de bekledim, onun yerine durumu kendi tarzıma
uygun bir analizle köşeme taşımam da kaçınılmaz oldu.
Umarım Özdil, dilini kime neye karşı ve nasıl kullanacağı konusunda
bir antreman ve ayrım yapar.