Yiğit Bulut
Mehmet Akif, "bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor" diyordu ünlü şiirinde...
Mehmet Akif, "bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler
batıyor" diyordu ünlü şiirinde...
O güzel soylu ama ton itibariyle isyankâr haykırışı bugün, aylardır
süren çaresizliğimizin göstergesi olarak şöyle
değiştirebiliriz:
"Bir inat uğuna ya Rab, ne şirketler
batıyor"...
Evet, bir inat uğruna...
İnatçılar belli...
Medyanın komplo teorisyenleri...
Hepsini tek
tek yazacak değilim...
En ünlüsünü, Başbakan'ın en yakın çalışma arkadaşı
olanını yazayım yeter: Başbakanlık Ekonomi Başdanışmanı
Yiğit Bulut...
Sanki kendisi çok bilirmiş gibi
bildiklerinin (vehimlerinin) doğruluğuna (!)
Erdoğan'ı da inandıran ve masum bir protesto
eyleminin arkasında bir "Gulyabani" üreterek buna
Başbakan'ı da ikna eden Yiğit
Bulut...
Ve...
Yiğit Bulut'a inanan Başbakan'dan
baskı yiyince kendileri de aynı şekilde "Faiz
Lobisi" isimli bir gulyabanin varlığına
inanan Merkez Bankası Başkanı ile kendisine itiraz
edemeyen kişiliksiz, kimliksiz, "Haklısınız
Efendim" deyici yardımcıları...
Sonuç?..
Başını alıp giderken yanı sıra rezervlerimizin önemli bir bölümünü
de alıp götüren; binlerce döviz borçlusu şirketimizi de uçurumun
eşiğine bırakıp giden Dolar & Euro kurları...
Ve nihayet ve hem de kallavi bir faiz
artırımı...
Tabii ki tek başına bütün bu minik
felâketlerin sorumlusu Yiğit Bulut değil...
Ama...
Bütün bu inatlaşmaların...
Bütün bu gulyabani üretimlerinin sembol ismi
olduğu; Başbakan'a danışmanlık yaptığı ve aynı
zamanda halen meslektaşımız olduğu için Yiğit Bulut
kaybetti...