Yetişiiiinnnn!.. RTÜK gözetiminde katliam var!..

Sigarayı gölgeleten RTÜK, Polat’ın pırasa doğrar gibi adam doğramasını hiç gölgeletmiyor…

ADNAN BERK OKAN

İlk görüntülerinden son karesine kadar (özetleri hariç) tek dizi film izliyorum televizyonda: Çocuklar Duymasın
Başka?..
Hiç yok...
Ancak...
Bazen karımın hatırı için "Gönülçelen" ve "Öyle bir geçer zaman ki"ye ara sıra bakıyorum...
Bilhassa Tuba Büyüküstün şarkı söylemeye başladığında karım çağırıyor…
Çünkü…
Tuba’nın “nostaljik” ses tonuyla yorumladığı  o güzeller güzeli şarkıları çok beğeniyorum…

"Öyle bir geçer zaman ki" benim delikanlılık yıllarımı anlatıyor (1968 ve sonrası)…
Gerçi kıyafetler bizim dönemimize pek uymuyor ama yine de dönemin müziklerini dinlemeyi, o heyecan dolu günleri hatırlamayı seviyorum...
Mete'nin lise orkestrasıyla katıldığı müzik yarışması beni 1968 yılına alıp götürmüştü meselâ...
Ben de o yıl Milliyet Gazetesi (Yener Süsoy merhumla o organizasyonda tanışmıştık ve 27 yıl sonra AKŞAM'da beraber çalıştık) tarafından düzenlenen Trakya Altın Lâle (Selimiye camiindeki "Ters Lale"den mülhem) Batı Müziği yarışmasının yarışmacılarından biriydim orkestramla birlikte...
Ama biz Mete gibi birinci olamadık, ikincilikle yetindik...
Ne diyordum?..
Hah hatırladım...
Ne var ki Cemile ve Mete'nin ağlamalarına dayanamayınca çekip gidiyorum ekran başından…
Bir de kardeşinin karısını becermeyi kafasına koymuş ama senaryo icabı bir melek kadar saf ve temiz bir erkeği oynayan ağabeyi izlemek sıkıyor beni…
Film icabı da olsa üzülüyorum…
Yengeye sarkmak “ensest” olmuyor mu yani?..

Şimdi şöyle diyenler ve hatta “mail” atanlar olacaktır:
“Bize ne kardeşim senin hangi dizileri izlediğinden?”
Haklılar da…
Ama…
Bir başka konuyu anlatacağım da onun için bu girişi yaptım…
Yok yok…
“Vallahi, ben genellikle belgeselleri ya da History Kanalı izliyorum” demeyeceğim…
Neden yalan söyleyeyim?
Hangi kanallarda oldukları bile ezberimde yok…
Çalışma odamdaki TV kumandasının en çok aşınan tuşlarını sayayım:
41, 42, 44 ve 77
Ve bir de 9. kanal ile 16. kanal arasındaki kanallarda yayınlanan yabancı filmler…
Hitler’in Hayatını anlatan “Kötülüğün Yükselişi” (Robert Carlyle, Jena Malone. Yön: Christian Duguay) ile emre itaatsizlikten 10 yıl hapse mahkûm olmuş bir generalin cezaevi günlerini anlatan “Son Kale”yi (Robert Redford, James Gandolfini. Yönetmen: Rod Lurie) izlemenizi tavsiye ederim…
Her iki film de “günün mana ve ehemmiyeti”ne pek uygun…

Şimdi bir kez daha 41, 42, 44 ve 77. kanallara döneyim…
Bunlar sırasıyla; NTV, CNNTÜRK, HABERTÜRK ve LİG TV
İlk üçü diğer haber kanallarına kıyasla son derecede “Objektiftiler”…
“Geçmiş Zaman”
kullanıyorum çünkü onlar da ipin ucunu kaçırdılar…
Bilhassa HABERTÜRK’ün, Kanal 24 veya Kanal Türk ile Samanyolu TV’den farkı kalmadı…
Yani onlar kadar değilse de Ak Parti ağırlıklı birer haber kanalı haline geldiler…
Tıpkı Sky Türk, BTV ve Avrasya'nın CHP'nin sözcüsü oldukları gibi...
Ve en fenası katılımcıları…
Tam bir felâket
Kahve politikacıları gibi konuşuyorlar…
Kimse karşısındakini dinlemiyor…
Bir curcuna ki sormayın gitsin…

Ben de işte bu yüzden haber kanallarını izlememeye kesin karar verdim…
İşim onları izlemek ama hayır, dayanamayacağım…
Zaten şeker ve kalp hastasıyım…
Ekranlardaki “tartışma” programlarını takip edersem pek yerinde olmayan akıl sağlığımı da tamamen yitireceğim…
Ne o öyle?..
Bağırış, çağırış, hakaret…
Ama zerrece yeni bir şey (bilgi olarak) yok…

Bunlar (tartışmacılar) kendilerini ne sanıyorlar Allah aşkınıza?..
Bunların; akıllarıyla değil duygularıyla, heyecanlarıyla, sezgileriyle seven beş yüz bin fanatik hayranı varsa; bir o kadar da akıllarıyla değil; duygularıyla, öfkeleriyle, heyecanlarıyla nefret eden fanatik düşmanı vardır...
Kalan yetmiş iki milyon için ise bunlar sıradan birer kavgacıdan başka bir şey değil...
"Entelektüel" birikimi olmayan, heyecan yaratan sığ birer demagog...

Bundan sonra “Dizi Film” izleyeceğim…
Vallahi de billahi de haber kanallarından çok daha ahlâklı o filmler…
Seçimlere kadar haftanın üç günü izleyeceğim (hafta arası) dizi film sayısı 2 (Çocuklar Duymasın ve Öyle bir geçer zaman ki) çünkü Gönülçelen Pazar günü yayınlanıyor…

O gün ise mutlaka maç izliyorum…
Bereket, Çocuklar Duymasın haftada iki gün: Çarşamba – Cuma…
Şimdi Pazartesi ve Perşembe günleri hangi dizileri izleyeceğime karar verme aşamasındayım...
Tavsiyelerinizi bekliyorum…
Yok yok Kurtlar Vadisi’ne de dayanamam…
Yahu bir insan evine giren karasinekleri bile o kadar kolay öldüremez…
Vicdanı sızlar…
Dün gece Polat Alemdar helikopterden açtığı yaylım ateşle en az bin kişiyi öldürdü…
Ortalık kan gölüne döndü...
Can mı dayanır yani?..
Sigarayı gölgeleten RTÜK, Polat’ın pırasa doğrar gibi adam doğramasını hiç gölgeletmiyor…
Bir ara, “Şebeke” filminde Peter Finch’in oynadığı TV sunucusu Howard Beale gibi camı açmak ve bağırmak geldi içimden:
“Yetişiiiinnnn!.. RTÜK gözetiminde katliam var!…”

adnanberkokan@gmail.com