Yeni Şafak'tan Gülen ve Hasan Sabbah benzetmesi!

Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, cemaatin şifrelerini çözdüğünü iddia ettiği yazısı çok konuşulacak.

"Pazar günkü yazıda 'Cemaat'in, bizzat kendi yayınlarından yola çıkarak nasıl Müslümanların yüzkarası ve küresel şebekelerin maskarası olduğunu ürpertici delillerle gözler önüne sereceğim... Küçük dilinizi yutacaksınız o zaman..."

Bu sözler Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan'a ait. Cemaatin beyin takımını Hassan Sabbah çetesine benzeten Kaplan'a göre taban, Allah rızası için koşturuyor. tavan ise, Türkiye'ye karşı komplo üstüne komplo kuruyor.

Ilımlı İslam projesi ile İslamiyetin protestanlığa dönüştürülmek, Hinduizm, Budizm, Zen, Taoizm gibi ölü, antropolojik dinlere dönüştürecek şekilde hadım edilmek istendiğini yazan Kaplan, tehlikeyi bertaraf edebilmek için cemaatin şifrelerinin çözülmesi gerektiği görüşünde.

Modern Hasan Sabbah çetesinin küresel ölçekte faaliyet gösterdiğini ve cemaat'i her bakımdan yönlendirdiğini ifade eden Kaplan, bugünkü köşesinde cemaatin üç katmanlı yapısını böyle açıkladı:

POSTMODERN ZAMANLARIN TÜREDİ HASAN SABBAH ÇETESİ

"Birincisi, iç ve dış şer şebekeleriyle derin ve kirli ilişkiler kuran, küresel şebekeler tarafından kullanılan 'türedi Hasan Sabbah çetesi'.

Bu türedi Hasan Sabbah çetesini, 'planlayıcılar' ya da 'beyin takımı' olarak adlandırabiliriz.

Bu çete, küresel ölçekte faaliyet gösteriyor ve Cemaat'i her bakımdan bu 'küresel çete' yönlendiriyor.

Bu 'küresel çete'nin önü, küresel şebekeler tarafından inanılmaz bir şekilde açılıyor.

Zaman zaman sorunlar yaşasa da, hedeflerine ulaşıyor bu çete ve ayartıcı bir 'zafer sarhoşluğu' (euphoria) yaşıyor o yüzden.

Hasan Sabbah kim?

İran’daki İsmailiyye Devletinin kurucusu ve Batıniliğin bir kolu olan Haşşaşin fırkasının reisi.  Hasan Sabbah ve taraftarları, Büyük Selçuklu Vezirî Nizamülmülk’ü şehit ettiler. Ajanlarını devlet teşkilatları içine, hatta saraylara ve evlere kadar sızdırıp her tarafa şüphe ve korku yaydılar. Horasan ve Huzistan bölgesindeki bazı kaleleri de ele geçirip, ticaret ve hac kâfilelerini soydular. Hasan Sabbah, 1124 senesinde öldü.  Ölümü üzerine eski güçlerini kaybeden Alamut Bâtınîleri 1256'da Moğollar tarafından kalenin fethedilmesiyle birlikte imha edildiler.

Ancak Alevi kesimleri bu görüşlere tepkili. Onlara göre Hasan Sabbah, bütün yaşamı boyunca İsmaili inancının özgürce yaşanması için çalıştı. Haşhaş kullandıkları iddialarından dolayı karalamak amacıyla haşhaşi adı verildiğini savunuyorlar.

KÜRESEL SİSTEMİ KULLANDIĞINI SANAN AMA SİSTEM TARAFINDAN KULLANILAN UYGULAYICILAR CEPHESİ

İkincisi, küresel sistemi kullandığını sanan ama küresel şebekeler tarafından kullanıldığını bile anlayamayan, yalnızca önlerine konulan planları -Allah rızası için- adım adım, tam bir zafer coşkusuyla hayata geçiren uygulayıcılar cephesi.

Bunlar, iyi niyetliler ama nasıl bir tezgâha getirildiklerini, neye hizmet ettiklerini anlayabilecek derinlikten yoksunlar.

TABAN: 'ROBOT'LAR ZÜMRESİ VE SAMİMİ MÜMİNLER CEMAATİ

Üçüncüsü de, taban'dan oluşuyor. Taban'ın iki ana gövdesi var.

Birinci gövde, 'tepe'den gelecek her emre uymayı görev telakki eden, entelektüel yetileri de, basiretleri de, zihinleri de donmuş robotlar zümresi.

İkinci gövde, yapılan şeyin hizmet olduğuna yürekten inanan ve Cemaat'in kahir ekseriyetini oluşturan, yurt içinde ve yurtdışında Allah rızası için koşturan ama yaşananlara hiç bir anlam veremeyen, dünyaları yıkılan, yürekleri yangın yerine dönen vefakâr, cefakâr ve her şeylerini hizmete adayan samimi müminler cemaati.

Asıl Cemaat bu. Adına 'Camia' denen 'Cemaat'ten kurtarılması gereken hakîkî cemaat bu kişilerden oluşuyor. Cemaat'i 'Cemaat'ten kurtarmak gerekiyor, derken kastettiğim bu ana gövde işte."

KÜRESEL SİSTEMİN DESTEĞİNİ ARKASINA NASIL ALIYOR?

Çetenin hedeflerine ulaşmaı başarmasını üç nedene bağlayan yazar, bunların ne olduğunu böyle izah etti:

Birincisi, postmodern zamanların ayartıcı, sinsice yöntemlerine başvuruyor bu çete. O yüzden, hedefe ulaşmak için her yolu deniyor, her yöntemi meşru, mübah olarak görüyor.

İkincisi, İslâm dünyasında faaliyet gösterdiği yerlerdeki bütün İslâmî hareketlerle, oluşumlarla, cemaatlerle 'Cemaat' arasına gözle görülür bir mesafe koyuyor. Böylelikle küresel sistemin desteğini kolaylıkla arkasına almayı başarmış oluyor.

Ve ayartıcı diyalog ve hoşgörü stratejisini sadece ve sadece güç sahibi Yahudi ve Hıristiyanlarla ilişki ve irtibat kurmak şeklinde uyguluyor.

Üçüncü olarak, hedefe ulaşmak için her türlü yalana, her türlü baskı ve sindirme yöntemine başvurmakta hiç bir sakınca görmüyor."

MÜSLÜMANLARIN YÜZKARASI VE KÜRESEL ŞEBEKELERİN MASKARASI..

'Cemaat', yaptığı şeyin, her şeyden önce, kendi intiharını hazırladığını göremiyor mu?' diye soran Kaplan, 'pazar günkü yazımı bekleyin' diyerek tamamladı:

İkinci olarak, bir cemaat, Müslüman bir topluma değil, Müslüman olmayan bir topluma bile, her ne suretle olursa olsun, bu kadar büyük zarar verebilir mi, ülkeyi tam bir siyasî, iktisadî, sosyal ve manevî kaosun, hercümercin eşiğine sürükleyebilir mi?

Üçüncü ve son olarak, 'Cemaat', bütün bu işlediği 'cinayetlerle' hem Müslümanların yüzkarası hem de küresel şebekelerin maskarası olduğunu göremiyorsa, vay hâlimize!

Pazar günkü yazıda 'Cemaat'in, bizzat kendi yayınlarından yola çıkarak nasıl Müslümanların yüzkarası ve küresel şebekelerin maskarası olduğunu ürpertici delillerle gözler önüne sereceğim... Küçük dilinizi yutacaksınız o zaman..."

İmamoğlu'nun diploması tartışması! Kemal Alemdaroğlu detayı Selvi yazdı Mansur Yavaş'ın arkasında kimler var Fatih Portakal 'kulağıma geleni aynen söylüyorum' deyip açıkladı Melih Altınok: Affı kaldırın Ali Karahasanoğlu: Erdoğan yerine Kılıçdaroğlu olsa, o konuşmayı yapabilir miydi? Salih Tuna: Ne yapmalı Hilal Kaplan: Erdoğan, BM'de İsrail'i mahkum etti