Yeni Şafak yazarı topa tuttu: 'Ey dindarlar! Güneş, Takvim gibi şovmen gazeteler...'
Yeni Şafak yazarından meslektaşına destek, hükümete yakın gazetelere eleştiri...
Öztürk'ün geçtiğimiz günlerde medyayla ilgili kaleme aldığı ve "hep beraber çürüyoruz" dediği yazısına destek olan Tenekeci, Öztürk'ün yazısının yanına Ali Aktaş'ın şu cümlesini de koydu: "Ey dindarlar! Güneş, Takvim ve benzeri şovmen gazetelerin haberleriyle politika oluşturmayınız."
Tenekeci'nin İnsanın çelişkisi başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
Küçük notlarımızın yardımıyla ilerleyelim. Bir gazetenin resmi twitter hesabından şu haberin duyurusu yapıldı: “Kamer Genç isyan etti, Halk Partisi karıştı.” Linke dokunup haberi açtım. Hemen yanına şunu kondurmuşlar: “İşte ilk Türk Victoria's Secret mankeni!” Gazetenin adını da vereyim: Akşam.
Birkaç gün sonra, Kemal Öztürk'ün medyayla ilgili değerli bir yazısını (29 Nisan) okuduk. Özetle, 'hep beraber çürüyoruz' diyordu.
Konuya küçük bir ilave yapayım: Gazete bayileri ile Tekel ürünleri satan yerlerin aynı esnaf odasına bağlı olduklarını biliyor muyuz?
Kemal Bey'in yazısının yanına, hakkaniyetli kardeşlerimizden Ali Aktaş'ın şu cümlesini de koyalım: “Ey dindarlar! Güneş, Takvim ve benzeri şovmen gazetelerin haberleriyle politika oluşturmayınız.”
Politika bahsine verebileceğimiz birçok örnek var. Onlardan biri
de, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın geçenlerde yaptığı bir
açıklama. Şöyle dediler: “Türkiye, vatandaşına kumpas
kurmaktan çekinmeyen bir zihniyet tarafından
yönetilmektedir.” Son yazımızın başlığını hatırlatmakla
yetinelim: 'Yapan, yaptınız diyendir.'
***
Bütün bu yazdıklarımızı nasıl toparlayacağız? Elimizdeki ipi nereye
bağlayacağız? Uzak çağrışımlar eşliğinde deneyelim.
Hakikatle pazarlık yapamayız. On ise o, dokuz
olsun diyemeyiz.
Öte yandan, insanın iddiasıyla imtihan edildiğini de biliyoruz.
İsmet Özel'in dediği gibi, genellikle, oramızdan vuruluyoruz.
Geçenlerde, alanında iddialı bir firmanın yazılı reklâmını gördüm.
'Ya en iyisi ya da hiç' deniliyordu. Böylece, aynı
yerlerinden vurulmuş oldular. Bakınız: Büyük konuşmak.
Çoğumuz, iddiasından vurulmuş insanlarız. İddia değil de
dert sahibi olsaydık, belki sonuç değişebilirdi. Bu kadar derin
yaralar almayabilirdik.