Yeni Şafak yazarı HOŞGÖRÜSÜZ çıktı

Hoşgörü mü tahammül mü? Hayrettin Karaman hocanın bu yaman sorusunda Hilal Kaplan tercihini yapıyor: hoşgörü uyduruk, tahammül...

GAZETECİLER.COM - Hoşgörü mü tahammül mü?
Müslüman kendisi gibi yaşamayan komşusuna karşı hangisini tercih etmeli?
Hayrettin Karaman hocanın bu yaman sorusuna yanıt aramaya devam ediyoruz.

Bu kez bir diğer Yeni Şafak yazarı Hilal Kaplan konuyla ilgili kalem oynatmış.
Taraf'ın kadın yazarı Cihan Aktaş'ın aksine o hocaya hak vermiş.
Hoşgörü ile tahammül seçeneğinden ilkini tercih etmiş.

Sebep de ilginç...
Dediğine göre HOŞGÖRÜ "uyduruk" bir kelimeymiş...
Ve "hoşgörene efendilik" atfeden "riyakar" bir yaklaşımmış...
Tahammüle meyletmesinin sebeplerini de sıralamış Hilal Kaplan...

Attığımız başlığa "tahammül" edeceğini umduğumuz Hilal Kaplan'ın yazısından bölümler şöyle:

(...) "Hoşgörü" hakikaten oldukça uyduruk bir kelimedir. Diğer yabancı dillerde karşılığını bulmak imkânsızdır. Anlamı genellikle tolerans, vb. kelimelere tekabül eder.

Uydurukluğu bir yana, Öteki'ne hoşgörüyle yaklaşmak ne demektir? "Öteki'nde hor görülmesi icap eden bir takım özellikler var ama Ben çok yüce gönüllü bir insan olduğum için Öteki'ni hoş görüyorum" demektir. Ben olana efendilik pozisyonunu atfederek Öteki olandan kendini üstün gören, riyakâr bir yaklaşım biçimidir hoşgörü...

HOŞGÖRÜ YERİNE TAHAMMÜL

Tahammül, "haml" kökünden gelir. "Yükü üstlenme, taşıma, dayanma" gibi anlamları vardır. Tahammül, Öteki'nin kendimizden farklılığını tanımayı ve o farklılığın getirdiği yükü taşımayı içerir. (...) Kimisi bu "taşıma" işini zevkle ve gönüllü olarak yapar; kimisi homurdanarak ve gönülsüzce yapar. Ama en nihayetinde bir arada yaşayan insanlar olarak birbirimizi taşımak, birbirimize tahammül etmek zorundayızdır.

Ezcümle, riyakâr bir hoşgörüye tabi olmaktansa, Öteki'ne tahammül etmek ve ötekilerden de tahammül beklemek daha simetrik ve dürüst bir ilişkilenme biçimini tercih etmektir. İçten içe hor görenin hoşgörüsüne gönül eğdirmektense, mezkûr "yük"ü iki ucundan tutarak paylaşmayı teklif edenlere kulağını ve gönlünü açmak gerekmez mi?