Yeni Şafak yazarı 'Eğer o vali istifa etmezse, Davutoğlu...'
Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, Yalova Valisi Selim Cebiroğlu'nun öğrencilerinin önünde azarladığı Öğretmen Halil Serkan Öz'ün hayatını kaybetmesinin ardından vali Cebiroğlu'nun istifa etmesi için çağrıda bulundu.
Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, Yalova Valisi Selim Cebiroğlu'nun öğrencilerinin önünde azarladığı Öğretmen Halil Serkan Öz'ün hayatını kaybetmesinin ardından vali Cebiroğlu'nun istifa etmesi için çağrıda bulundu.
"Yalova'dan ve tüm Türkiye'den yaptığı çirkin davranış için özür dileyerek onuruyla istifa etmeli" diyen Kılıçarslan, "İstifa etmeyecekse Başbakan Ahmet Davutoğlu yetkisini kullanmalı ve derhal valiyi görevden almalıdır" ifadesini kullandı.
Kılıçarslan'ın Yeni Şafak'ta "Gereğini yap sayın vali" başlığıyla yayımlanan (7 Nisan 2015) yazısı şöyle:
Meksika Sınırı'nın son sezonunu Mehmet Çelik ve Yusuf
Armağan ile yaparken kamuoyuna ısrarla yaptığımız bir çağrı
vardı. Ankara'daki Tandoğan Meydanı'nın adının Âşık Veysel
Meydanı olarak değiştirilmesini talep ediyorduk. Ankara'yı
'demir yumruk' ile yöneten Tandoğan 'kılık kıyafeti uygun
olmayanlar şu semtlere alınmaz' şeklinde bir genelge yayınlamıştı.
Bu genelgenin uygulanmasının mağdurlarından biri de Âşık Veysel
olmuştu. Kılık kıyafetini 'köylülere
mahsus' bulan kolluk kuvvetleri Veysel babayı almamıştı
şehre.
Hayatımı geride bıraktığımız, aştığımız, bir daha yaşamayı
istemediğimiz bu kekre anının Türkiye'de bir kez daha olmaması için
uğraşmakla geçiren biriyim. Dolayısıyla Yalova valisi
selim cebiroğlunun (isim ve makamını kasten küçük harflerle ve
yazım kurallarına dikkat etmeden yazıyorum. Yönetmeliğe uygun
olmasın diye) herhangi birini kılığı, kıyafeti, görünümü için
azarlamasına sesimi yükseltmezsem yuh olsun bana.
Meseleyi biraz geriden alayım. Selim cebiroğlu Yalova'ya
vali olarak atandığında şehirde yaşayan arkadaşlarım büyük bir
heyecanla 'Yalova valisini sonunda buldu' demişlerdi bana.
Çalışkan, iletişime açık, şehrin dertlerini kendi derdi sayan bir
vali profili anlatıyordu herkes. Müteahhitlere Yalova lehine kök
söktürmesi, şehirdeki STK'lar ile şehre faydası dokunacak
etkinlikler organize etmeye çabalaması, yönettiği şehrin nabzına
hâkim olmaya çalışması hep takdirle anılıyordu.
Yalnız bir problemli taraf vardı anlatılanlarda. 'vali, çok çabuk
sinirleniyor, sinirlendiğinde muhatabını azarlamaktan, muhatabına
ayar vermeye çalışmaktan da geri durmuyor' diyordu şehirdeki
dostlarım. Mesela bir STK toplantısında vali 'siz toplumda temsil
vazifesi olan insanlarsınız; kılığınız kıyafetiniz böyle olmamalı'
demiş idi. valinin bir okul müdürünü de azarladığını, hatta müdürün
istifanın eşiğine geldiğini, ancak İl Milli Eğitim Müdürü
tarafından ikna edilerek görevinde kaldığını biliyorum.
Ve gelelim o meşum güne. Yalova'daki okulları denetleyen
vali, denetlediği 17. okulda, o esnada öğrencileri ile ders yapan
Halil Serkan Öz'ün sınıfına girer. Halil Serkan Öz, saçma
sapan kılık kıyafet yönetmeliğini umursamayan, kravat takmayan,
hafif kirli sakallı bir öğretmendir. vali, bütün öğrencilerin
ortasında Halil Serkan Öz'ü azarlar. 'Bu ne biçim kılık kıyafet,
öğretmene değil dilenciye benziyorsun' diyerek hakaret eder. Hatta
kulağıma gelenler doğruysa sınıftaki öğrencilerden biri dayanamaz
ve valiye 'siz bugün bize takım elbise ile insan olunmayacağını
gösterdiniz' der. Bunun üzerine vali öğrenciye de azarı kayar.
Olaydan birkaç gün sonra Halil Serkan Öz, valiye yönelik olarak
düzenlenen protesto gösterisinde hayatını kaybetti. Yine kulağıma
gelenlere göre Halil Serkan Öz, yürüyüşe katılmadan önce kendisini
çok kötü hissettiğini yakın arkadaşlarına ifade etmiş. Hatta
yürüyüşe katılmak istememiş.
Şimdi burada duralım. Mevcut kılık kıyafet yönetmeliğine
göre valinin Halil Serkan Öz hakkında soruşturma başlatma yetkisi
var mı? Var. vali kılığını kıyafetini uygun bulmadığı öğretmeni
kenara çekip ona kılık kıyafet yönetmeliğine uygun giyinmesini
söyleyebilir mi? Söyleyebilir. Bir tek neyi yapamaz? Bir insan
tekine hakaret edemez, onun şahsını rencide etmeye yönelik bir şey
yapamaz.
İmdi, işbu noktada valinin yapması gereken fevkalade basit bir şey
vardır. Yalova'dan ve tüm Türkiye'den yaptığı çirkin davranış için
özür dileyerek onuruyla istifa etmek… İstifa etmeyecekse Başbakan
Ahmet Davutoğlu yetkisini kullanmalı ve derhal valiyi görevden
almalıdır.
Bu tip olaylarda maşeri vicdanın yaralanmasına sebebiyet vermek,
hem vicdanlarda hem de zihinlerde telafisi imkânsız yaralar açar.
Hiçbir hükümet böylesi bir çirkinliği sırtında bir kambur olarak
taşımak zorunda değildir. Memleketimizde Yalova'ya valilik edecek
evsafta bir tek insan bulunamayacak olsa dahi gereği
yapılmalıdır.
Gelelim 'ama adam solcuymuş ya' diyen hödüklere.
Burada önemli olan Halil Serkan Öz'ün ya da valinin siyasi görüşü
falan değildir. Gerektiğinde haklıyı haksızdan ayırabilecek
ferasetimiz, basiretimiz, adalet duygumuz olmayacaksa Müslüman
olmamızın belirgin bir önemi yoktur zira.
Kaldı ki Halil Serkan Öz, bir öğrencisinin 'hangi kitapları
okuyalım' sorusunu, hiç üşenmeden el yazısıyla 60 kitaplık bir
liste yaparak cevaplayan iyi bir öğretmendir bence. Joyce, Kafka,
Kemal Tahir, Gogol, Oğuz Atay, Yusuf Atılgan, Dostoyevski
önermiştir yetiştirdiği çocuklara. Doğrusu bazı değişikliklerle
öğretmen olsam öğrencilerime o listeyi tavsiye edebilirdim.
Son bir not da Halil Serkan Öz'ün ölümünü sömürmek üzere
kolları sıvayan sendikalara… Okullarda başörtüsünü serbest
bırakmaya yönelik düzenlemelere karşı ahlaksız bir savunma hattı
kuran kimdi? 'Ülke elden gidiyor' diye inleyen kimdi? İnsan hakları
ve özgürlük düşkünlüklerini sevdiklerim sizi.
Ne diyordu Nabokov: '50 yıllık üslupçuyum; böyle üslup
görmedim. Herkesin sadece kendisine özgürlükçü olduğu bir roman
yazsam adını 'Türkiye' koyarım birader. O derece.'