Yeni Şafak patronları!.. Ödeyin şu maaşları…
Yeni Şafak çalışanları tam üç aydır maaş alamıyor. Bu insanlar ne yer, ne içer, nasıl yaşar, borçlarını nasıl öderler düşünen var mı?
GAZETECİLER.COM - Yıllar önceydi…
Hadi Özışık, "OSTİM TV, Haber
Müdürlüğü teklif ediyor benimle var mısınız?” dedi…
Tabii vardık…
O madem bizlerle beraber olmak
istiyordu, bizler de severek onunla birlikte hareket
edecektik…
Özışık bir
süre sonra kanalın Genel Müdürü Hasan Erbay ile
görüştü…
“Sizinle çalışırım ancak
bazı şartlarım var” dedi ve şartlarını
sıraladı:
“Çalışanların maaş ödemeleri
aksamayacak çünkü bu insanlar zaten düşük maaşlarla çalışıyorlar.
Bir de maaşlarını gününde alamazlarsa bunların performansları da
düşer.”
“Tamam” dedi Hasan Erbay… “Bizde
maaşlar aksamaz”..
“Güzel… İkinci şartım, çalışma
koşullarının düzgün olması… Haber servisi başta olmak üzere bütün
arkadaşların çalışmaları için gereken iş ortamı hiç eksiksiz
sağlanacak”…
Ona da “Elbette” yanıtını verdi
Hasan Erbay…
Aynı dönemde Mustafa Karaalioğlu
da televizyonun genel yayın yönetmeni idi…
“Ne iş yapıyordu?”
derseniz, özetle kızağa alınmanın sıkıntısını
yaşıyordu diyebiliriz! Yeni Şafak'ta değildi, Ankara'da OSTİM TV'de
oyalanıyordu işte...
Bir süre geçtikten sonra, OSTİM
TV'de sıkıntılar başgöstermeye başladı. Maaşlar gecikti,
çalışanların sosyal hakları verilmedi, en önemlisi çalışma
koşulları bir türlü düzelmedi. Hadi Özışık'ın ısrarlarına rağmen,
sevgili Hasan Erbay "Ha bugün, ha yarın!" diyerek
günü kurtarmaya çalışıyordu.
OSTİM
TV'nin İstihbarat Müdürü Ferhat
Ünal, birgün Hadi Özışık'ın karşısına dikildi ve içini döktü:
"Abi bir kartuş alamıyoruz, yazıcı sıkıntısı var, haberleri
bu yüzden sağlıklı yayımlayamıyoruz. Spikerin önüne KAMSPK
koyamayacağız bu gidişle..."
Kanal7'nin bugünkü anchormanı
Erhan Çelik o sıkıntıları yaşayanlardan biriydi.
Bunun üzerine Hadi Özışık, Hasan
Erbay'ın karşısına dikilir ve son sözünü söyler:
[page_end]
"Bana söz verdin, ama
görüyorum ki bir kartuş bile alacak durumda değilsin. Bu şartlarda
ben kimseyi çalıştıramam. İnsanların maaşı verilmiyor, emeklerinin
karşılığı karşılanmıyor. Ben de sözünü tutmayan adam durumuna
düşüyorum. İyisi mi ben kendime verdiğim sözü tutayım. Hadi bana
eyvallah!"
Ve bizler o gün maaş ödemeleri ve
gerekli çalışma ortamının sağlanması konusundaki hassasiyetini
gördüğümüz için Hadi Özışık ile birlikteyiz bu gün…
Birlikte olmaya da devam
edeceğiz…
Bu olayı neden mi
anlattık?..
Söyleyelim…
GAZETECİLER.COM,
medya dünyasında bazı hataları, kasıt olmayan
yanlışlıkları görmezden gelebilir ama…
Medya emekçilerinin maaşlarının
ödenmemesini, geciktirilmesini görmezden gelemez…
Görmezden gelemez çünkü
GAZETECİLER.COM’un patronajı (Hadi Özışık) bizim öylesine vahim bir
maddi - manevi işkenceyi görmezden gelmemizi kabul
edemez…
“Dahi” manasında yazılan “de”yi bitişik yazmışsak bile bir defalık
gözlerine bant çekebilir ama Medya emekçilerinin maaşlarının
ödenmemesini ya da geciktirilmesini gündeme getirmemişsek bizi
görevimizi yapmamakla itham eder…
Bizim bu mekânda görev kusuru, iş
akdinin feshi sebebidir…
Ve Ey Yusuf Ziya
Cömert!.
Selefin Mustafa Karaalioğlu,
OSTİM’de yaşanan o istifa olayının canlı tanığıdır…
"Doğru söz tanık
gerektirmez" ama olur da sen o
özdeyişi bilmiyor olabilirsin…
O yüzdeni selefini tanık
gösterdik…
Sana ve patronların
Albayraklara sesleniyoruz:
Çalışanlarınızın maaşlarını neden
ödemiyorsunuz?..
Oysa Yeni Şafak çalışanlarının
maaşları yerel seçimlerden önce yatırıldı hesaplarına…
Ve o maaşlar son maaşları oldu
meslektaşlarımızın…
Çünkü o gün bu gündür maaş
yok…
Yoksa seçim öncesi, AKP’yi yıkayan
yağlayan haberlerde nekes davranmasınlar diye mi maaşlar gününde
yatmıştı?..
Son 3 aydır AKP ile işiniz mi
bitti?..
Yoksa gazeteyi gözden mi
çıkardınız?..
Sadece gazete çalışanlarının
değil, TV Net çalışanlarının maaşları da ödenmiyor 3
aydır…
Ayıp olmuyor mu?..
Bu ne biçim
Müslümanlık?..
Bu nasıl emekçiye, emeğine ve
terine saygı?..
Sevgili Peygamberimiz
(SAV):
“Çalıştırdığınız kişinin ücretini
teri soğumadan ödeyiniz” buyurmuşlardır…
Yoksa…
[page_end]
Medya emekçilerinin alın
terlerinin bir yılda kuruduğunu mu söyleyeceksiniz?...
Siz onu da yaparsınız
valla…
Yusuf Ziya Bey;
“Sizlere ne kardeşim?”
demeye kalkma lütfen…
“Bize çok şey”
Maaşını alamayan…
İşinden kovulan her meslektaşımız
bizim için yürek acısıdır…
O insanların sabah evden çıkıp
sizin hizmetinize gelirken karılarının, okula giden veya gitmeyen
çocuklarının yüzüne nasıl bakabildiklerini aklına getirdin mi
hiç?..
Akşam, sizin hizmetinizdeki
işlerini bitirdikten sonra evlerine dönerken bakkalın, manavın,
kasabın önünden geçmemek için yol değiştirmiş olabileceklerini hiç
düşündün mü?..
Bir babanın, para
isteyebilecekleri korkusuyla karısına ve çocuklarına görünmeden
evden kaçmasının ne denli acı ve haysiyet kırıcı bir duygu iklimi
yarattığını biliyor musun?..
Sana ve patronun Albayraklar’a son
örneğimiz Hz. Ali’den olsun…
Hz. Ali bir Cuma namazından sonra henüz cemaat dağılmamışken minbere
çıktı…
Herkes merakla O’nu
izliyordu…
Zülfikâr’ı
kınından çekip havaya kaldırdı:
“Yemin ederim ki eğer borcum
olmasaydı, Rasulullah’ı koruyan bu kılıcı satmazdım… Ama borcumu
ödemek için kılıcımı en makul fiyatı verene
satacağım”…
Bunu yapan kişi
halifeydi…
Hazine emrindeydi…
Ya da istediğinden, istediği kadar
yeni borç alabilir hatta alacaklılarını çağırıp “borçlarımı silin”
diyebilirdi…
Bunların hiçbirini yapmadı, bunun
yerine kılıcını satışa çıkardı…
Yusuf Ziya Bey;
Çalıştırdığınız o emekçilerinizin
terleri defalarca soğudu bedenlerinde ve siz hiçbir keresinde
onların ücretleri ödemediniz…
Hem de sevgili paygamberimizin,
"terleri soğumadan ödeyin" buyurmasına rağmen
ödemediniz...
Hem de Halife Hz..
Ali'nin borçlarını ödemek için kılıcını satmayı göze
aldığı bir İslâm aleminin samimi(!) savunucuları olduğunuzu iddia
ettiğiniz halde ödemediniz...
Yoksa, satacak bir şeyleriniz de
mi kalmadı?..
Ey Yusuf Ziya
Cömert...
Çalışma arkadaşlarının maaşlarını
ödetecek güce sahip değilsen o koltukta işin ne?..