Yeni Şafak nereye koşuyor?..

Yeni Şafak Gazetesi’nin sahibi de olan Albayrak Ailesi’nin de evleri basılmıştı bir sabahın köründe…

ADNAN BERK OKAN

Hatırlar mısınız bilmem…

Bir zamanlar…

Bugünkü iktidarda olan siyasi görüş mağdurdu…

O siyasi görüşe destek veren medya patronları ve yazarları da mağdurdu…

İşte o günlerden biriydi…

Yeni Şafak Gazetesi’nin sahibi de olan Albayrak Ailesi’nin de evleri basılmıştı bir sabahın köründe…

Hatta…

“Çocuk” yaştaki aile efradından bazıları bile gözaltına alınmıştı…

O gün…


Lütfen dikkat!..

Sadece Yeni Şafak’ı yöneten ve gazetede köşe sahibi kardeşlerime değil bütün medya yöneticilerimize ve yazarlarımıza sesleniyorum:

Lütfen itidal…

Lütfen sükûnet…

Lütfen empati…

Lütfen adalet…

Lütfen hakkaniyet…

Lütfen samimiyet…

Bu gidiş iyiye gidiş değil…

Bu gidiş belki (Büyük ihtimalle) bir askeri darbe getirmez…

Yargı ise zaten darbe yapamaz…

Yapacak olsa seçim sonuçlarını tescil etmez olur biter…

Ama onu hiçbir zaman yapmadı…

Bundan sonra da yapamaz…

Daaaa…

Kavgacı medya önce “Düşman” bellediği, kendisinden olmadığına inandığı Yargı’ya ve rakiplerine olan kamuoyu güvenini yok eder…

Sonra bir bakar ki…

Kamuoyunun kendisine olan güveni de kaybolmuş…

Bu kurumlara güven kaybolunca iktidar sahibi siyaset ve siyasetçi tek egemen olur…

Yargı ve medyanın bütünüyle siyasal iktidarın güdümünde olduğu bir ülkede muhalefet olmaz…

Muhalefetin olmadığı bir ülkede demokrasi olmaz…

Farkında mısınız ey güzel medya?..

“Düşman” bellediğiniz rakiplerinizi yok etmeye çalışırken aslında demokrasiyi yok ediyorsunuz…

Lütfen dikkat!..

28 Şubat’ın “zalim”(!) diye tanımlanan medyası ve yöneticileri dahi ayaklanmışlardı…

 (Fanatik laikçiler hariç) o hukuksuz, yasa ve insanlık dışı operasyon kınanmıştı.

Ertuğrul Özkök, Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeniydi o günlerde…

İlginçtir…

O günün mağdurları o günlerde Özkök’ten bugünkü kadar nefret etmiyorlardı…

Ve işte o Özkök…

Sözüm ona 28 Şubat medyasının en güçlü genel yayın yönetmeni Özkök, aileyi telefonla arayıp geçmiş olsun dedikten sonra…

O; hukuksuz, yasa ve insanlık dışı operasyonu yapanları ve yapılması emrini verenleri eleştirmişti.

 

Bir de bugüne bakalım…

O gün…

Kimi fanatik, kimi kökten laikçi medya, emniyetçi ve yargı mensubunun zulüm ettiği Albayrak Ailesi’nin gazetesi olan Yeni Şafak, bir başka meslektaşını, bir başka medya patronunu “Yalan Haber üreterek” yargıya şikâyet ediyor…

Neden?..

Savcılardan biri (Ki artık o savcının paralel devletten değil hükümetten yana olmasına dikkat edileceği çok açık) ihbarı değerlendirsin, Akın İpek’le kimi üst düzey yöneticileri gözaltına alınsın diye…

 

Nereden mi çıkardım?..

Söyleyeyim:

Bir gazete, ortada ve elinde tek bir somut delil bile yokken bir medya patronu işadamı hakkında alenen “suç duyurusu” içerikli bir büyük haber yapıyorsa, bunun bir tek manası vardır:

“Tutuklayın şu herifi!”

Başka türlüsü düşünülebilir mi?.

Kaldı ki…

İşi altın üretimi ve haliyle ticareti de olan bir firma; kendisinden altın satın almak isteyen bir başka firma yetkililerine “Savcılıktan iyi hal kâğıdı getir, altını vereyim” diyemez…

Hele Rıza Zarrab gibi her gün medyada övgüleri çıkan…

Önemli ve etkin bakanlarla çarşaf çarşaf fotoğrafları yayınlanan…

Başbakan ve ailesiyle sıcak dostluk ilişkileri olduğu bilinen bir işadamına:

“Altını kara para aklama işinde mi kullanacaksınız?” diye sorulamaz…

 

Yani…

Akın İpek (Bugün ve KanalTürk TV ile Bugün Gazetesi’nin sahibi) altın satmış olsaydı da faturasını kesip defterlerine işledikten ve ödenmesi gereken vergileri de ödedikten sonra ortada bir suç olduğundan asla söz edilemezdi…

Bir kere daha kaldı ki…

Akın İpek’e ait altın işi yapan şirketten Rıza Zarrab’ın şahsına veya ortağı olduğu şirketlere tek bir gram bile altın satışı yapılmamışken bunu büyük bir “yolsuzluk” kılıfı içine sokup yayımlamak “Gazetecilik” değildir, olamaz…

Kendisine medya zulmü de yapıldığı günleri gördüğüm ve o dönemde yanında yer aldığım Albayrak Ailesinin gazetesinde Akın İpek ve ailesi için yapılan onur linçini, haysiyet cellatlığını anlayışla karşılamam mümkün değil…

 

Peki…

Şimdi ne olur?..

Haberin “yalan” olduğu o kadar ayan beyan ki; ne polis harekete geçer…

Ne de savcı adli kolluğa görev verir…

Hem de hiçbir tek gün bile izlemeden asla olacak şey değil…

Belki mali polis defterleri isteyebilir…

Ki…

O bile Yeni Şafak’ın ne kadar kötü amaçlı habercilik yapığının kanıtıdır…

Ancaaakkk…

Yani Şafak’ı yönetenler, kendi patronlarının üzerine atılan ama yapışmayan çamuru almış; kendi patronlarınız üzerine tek bir toz dahi atmayan bir başka medya patronunun yüzüne gözüne bulaştırmaya çalışmıştır…

Sonuç ne peki?..

Çamur geri gelmiş…

Ve…

Hem gazetenin markasının, hem de gazete patronajının yüzüne gözüne yapışıp kalmıştır…

Yani…

Albayrak Ailesi, İpek Ailesi’ni çamur deryası içinde boğmak isterken kendisi bataklığa saplanıp kalmıştır…