Yeni programında bacaklarını gösterecek mi?
Özge Uzun yeni başlayacak olan programının detaylarını anlattı. 'Bayan bacak' diye anılmasına ne diyor?
Pazartesi günü başlayacak “Özge Uzun’la Güne Merhaba” isimli programda hem haber okuyacak hem de konuklarını ağırlayacak Uzun’la yeni iş yerinde bir araya geldik. Mesleğe başlama hikayesini, bacaklarını, balata gafını ve yeni programını konuştuk.
Yeni programınızda da bacaklarınızı görecek miyiz? Şaka
bir yana nasıl bir formatı olacak?
Rahat giyinmeyi düşünüyorum. Sabah sabah insanların karşısına
içlerini karartacak kıyafetlerle çıkmak istemiyorum. Bazı bölümleri
yürüyerek sunacağım. Stüdyonun her yerini eşit olarak kullanmayı
planlıyoruz ve sıkıcı kamera açılarına son vereceğiz. Programda
haber de okuyacağım, çok özlemiştim. Ama sabah 07.00-09.00 arasında
yayında olacağım için sıkıcı olmamak adına konuklarım da olacak.
Yani “Özge Uzun’la Güne Merhaba” hem haber programı hem de
talkshow. AyrıcaTwitter ve Facebook siteleri programda aktif rol
oynayacak. İzleyiciler konuklara sorulmasını istedikleri soruları
oradaki sayfalardan bana ulaştırabilecekler.
Eski bir radyo programcısısınız. Televizyona nasıl
geçtiniz?
Oldum olası yüksek sesle kendi kendime konuşmaktan hoşlanırdım.
Güzel bir sesim olduğunu fark ettiğim andan itibaren de teybe
hayali radyo programları kaydetmeye başladım. Bir süre sonra da
Ankara’daki Radyo Vizyon’a başvurdum. 13 yaşında ilk radyo
programlarımı yapmaya başladım. “Kırmızı Gözlük” ve “Cıvıl Cıva”
adında iki programım vardı. 1998’de İstanbul’a geldim ve Alem FM’de
“Kent Işıkları” isimli programa başladım. Ardından Alem FM’den
NTV’ye geçtim. Bir süre seslendirme yaptıktan sonra haber spikeri
olarak kamera karşısına çıktım. Sonra Fox TV’ye oradan da
Habertürk’e geçtim.
Son zamanlarda “Bayan Bacak” ve “Bayan Balata”
olaylarıyla gündeme geldiniz...
Sorma, bu konudan çok şikayetçiyim aslında. Ben bu noktaya pat diye
gelmedim, kariyerimi tırnaklarımla kazıyarak yarattım, çok
çalıştım. O yüzden adımın sadece bu iki olayla anılması beni
rahatsız ediyor. Bayan Bacak lafı Fox TV’de çalıştığım dönem ortaya
çıktı. Serdar Turgut’un yazılarında bacaklarımdan bahsetmesiyle de
büyüdü. Bence bu kadar büyütülmesi çok saçmaydı. Zaten Serdar bey
de daha sonra Habertürk’teki programıma konuk olduğunda aynı
şeyleri söyledi. “Ben erkeklerin acizliğini, diz kapağı görünce
bile tahrik olmasını eleştirdim” dedi.
“Bayan Bacak” lafı eşinizi rahatsız etti
mi?
Hayır, tam tersine beni o rahatlattı. Biraz önce de dediğim gibi
bana kariyerim altın tepside sunulmadı. Yıllarca sessiz sedasız
çalıştıktan sonra bir gün diz kapaklarım gözüktü diye her yerde
adımı duymak hiç hoşuma gitmedi. Görsellik tabii ki yaptığım işin
bir parçası ama beni ekrana sırf güzel ya da gösterişli olduğum
için çıkarmadılar.
“Bizde haberleri eskiden topuzlu kadınlar sunardı”
Bir röportajınızda “Ben haber spikerlerinin giyim
kuşamında yeni bir yol açtım” demişsiniz. Sizden sonra daha rahat
mı giyinmeye başladılar?
Yabancı kanalları gözünüzün önüne getirin. Orada spikerler rahat
giyinir ve tavırları da daha sıcaktır. CNN Türk’te, Fox’ta hatta
BBC’de bile bu böyledir. Bizdeyse kocaman topuzlu kadınlar
masaların arkasına saklanarak haber sunarlardı. Benim bu bacak
meselem bu kalıbın kırılmasına ön ayak oldu. Bizim spikerlerimiz de
kısa kollu elbiselerle, gömleklerle haber sunmaya başladı.
“Balata meselesiyle ilk dalga geçen kişi benim”
Bir de “Bayan Balata” olayı var. Yayında kırdığınız bu
pot yüzünden programınıza son verildiği söylendi...
Hayır, bu doğru değil. Balata olayı ilk programda yaşandı ama
nedense insanlar aradan bir ay geçtikten sonra “Böyle bir şey
olmuş. Biz nasıl kaçırmışız ya!” diyerek üzerine atladılar.
O gün neler yaşandı?
O ilk programımızdı. Telaştan balata lafı gözümüzden kaçtı. Sonra
metinlere baktım: “Cemal Hünal mızrak, balta ve balata koleksiyonu
yapar” yazıyordu. Balta lafı olmasa bunun imla hatası olduğunu
düşünürdük de üç kelimeyi yan yana görünce fark edemedik.
Ekiple aranızda gerginlik oldu mu?
Hayır. Zaten bu konuyla ilk dalga geçen isim de bendim.
Twitter’daki sayfama “İnternetteki bir harf hatası yüzünden Cemal
Hünal’a balta yerine balata hediye etmenin haklı gururunu yaşayan
sunucu” yazmıştım.
Oğlunuz Dağhan özel bir çocuk...
Evet, FG Sendromu teşhisi konmuştu ama esasında
hastalığı bu değil. Biz “Dağhan Sendromu” demeyi tercih ediyoruz.
FG sendromuna benzer rahatsızlık. Dünyada 1200 çocukta görülen bir
durum. Tamamen şans. Doğum öncesinde ultrasonda da anlaşılmadı.
Bazen gözden kaçabiliyormuş. Parmakları yapışık,
2 kalçası çıkık ve eklem gevşekliği problemiyle doğdu. Şu an 2
yaşında. Hastalığın tedavisinde epey ilerleme kaydettik.
Tedavisine Ankara’da devam ediliyor değil
mi?
Evet, orada anneannesiyle kalıyor. Mavi Barış Özel Eğitim ve
Rehabilitasyon Merkezi’nde tedavi görüyor. Bu sene yürümeye
başlarsa tedavisine İstanbul’da devam edilecek. Doğal olarak her
hafta sonu Ankara’dayım. Ondan ayrı kalmak çok acı ama Dağhan çok
akıllı bir çocuk. Havaalanında vedalaşırken “Oğlum haftaya
görüşürüz, benim gitmem gerek” diyorum. Hiç ağlamıyor.
Dağhan’ın durumunu ilk nasıl
öğrendiğiniz?
Doğum sonrasında doktorun odaya yanında bir psikologla girmesinden
anlamıştım. Sakin karşıladım, ölüm ve hastalıklara karşı hep
soğukkanlı olmuşumdur. Daha doğrusu içime atarım, yokmuş gibi
davranırım ama belli bir noktada, hiç beklemediğim bir anda patlar.
Bunda da öyle oldu. Doğumdan önce hiç şişmeyen ben, bu haberi
aldıktan sonra stresten davul gibi şiştim.
“Estetik yaptırırım ama asla yüzümle oynatmam”
Uyguladığınız özel bakım reçeteleri var mı?
Hayır, bu konularda çok tembelim. Kullandığım özel kremler de yok.
Kuaförde bile çok sıkılırım. Güzellik ve bakıma zaman ayıracak
kadar sabırlı değilim.
Estetiğe sıcak bakıyor musunuz?
Tabii ki. İhtiyacım olduğu an yaptırırım ama yüzümle oynatmam.
İfademin bozulmasını istemem.
Formunuzu korumak için spor yapıyor musunuz?
Uyguladığınız bir diyet var mı?
Ben profesyonel olarak 12 yıl yüzdüm. Şimdi de fırsat buldukça
yüzüyorum. Ayrıca evde spor aletlerim var. Diyet yapmıyorum. Bir
gün çok yersem sonraki gün durumu eşitliyorum.
Modayla aranız nasıl? Hangi markalardan alışveriş
yapmayı seversiniz?
Alışverişe tonlarca para ayırma lüksüm yok. Marka olarak Zara ve
Faik Sönmez’i tercih ediyorum. Zara beden alternatifi bol olduğu
için benim kurtarıcım çünkü boyumdan dolayı kendime ürün bulmakta
zorlanıyorum. (Milliyet)