Yeni Merkez Medya, 'Taraf' olamadı!
Yazar Ruşen Çakır, hükümeti ve hükümete yakın medyayı cemaate karşı yürütülen kampanyada beceriksizlikle suçladı.
Hükümetin uygulamalardaki beceriksizliği ve çevresindeki medyanın haberlerindeki başarısızlık yüzünden cemaatin kendisini mağdur ilan etme imkanına kavuştuğunu yazan Ruşen Çakır, böyle devam etmesi halinde herkesin zorla cemaatçi olacağını iddia etti.
17 Aralık sürecinden bu yana hükümete yakın medyanın cemaate karşı yürüttüğü kampanya neden istenilen sonucu vermedi? İktidar-cemaat kavgasını yakından takip eden Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır bu soruya "Taraf kadar olamıyorlar" diyerek yanıt verdi.
Yazar maddeler halinde nedenlerini sıraladı.
TARAF KADAR
OLAMIYORLAR
Acaba neden böyle? Ergenekon, Balyoz vb. süreçlerindeki Taraf
Gazetesi’nin kilit rolü hâlâ hafızalardayken, hükümete yakın medya
bu sefer niçin bu kadar etkili olamıyor? Bu noktada birkaç hususa
dikkat çekmek istiyorum:
GECİKEN OPERASYON
Dün Taraf’ın yayınlarının hemen ardından onun hedef gösterdiği
kişi ve kurumlara operasyon düzenlenirdi, bugünse onca yayına
rağmen Başbakan Erdoğan’ın sürekli vaat ettiği “inlere girme“ bir
türlü gerçekleşmiş değil. Hâl böyle olunca cemaat aleyhtarı
yayınlara olan ilgi her geçen gün azalıyor.
ALT YAPI
EKSİKLİĞİ
Dün Taraf ve diğer medya kuruluşlarının yayınlarının ardında, uzun bir süredir Ergenekon vb. yapılara operasyon için hazırlık yapmış olan Gülen cemaati ve onun devlet içindeki yapılanması vardı. Bugünse hükümet Cemaat’e karşı çok fazla hazırlıklı değil, daha çok can havliyle hareket ediyor. Ayrıca adliye ve poliste tam anlamıyla güvenebileceği bir altyapıyı henüz oluşturamamışa benziyor.
ZAYIF MALZEME
Bütün bunlara bağlı olarak bugün cemaate karşı kullanılan
malzeme dün Ergenekon vb. yapılara karşı kullanılanlara kıyasla
epey zayıf gözüküyor.
ESKİ CEMAATÇİLERİN AZALAN
DEĞERİ
Bu zayıflığı kapatmak için cemaatte üst düzey pozisyonlarda
bulunup ayrılmış isimlere müracaat ediliyor. Fakat bu kişilerin
etki gücü de hükümet yanlısı medyada ne kadar sık görünürlerse o
kadar azalıyor.
VİZYONSUZLUK VE
RUHSUZLUK
Cemaat aleyhtarı yayınlarda belli bir vizyon ve ruh yok, varsa
da ben göremiyorum. Bu tür haber ve yorumları kaleme alanların,
televizyonlarda dile getirenlerin çoğu ya kendilerini çok kötü
ifade ediyor, ya tam olarak ne demek istediklerini kendileri de
bilmiyor veya söylediklerine samimi olarak kendileri de inanmıyor.
Bu açıdan bakıldığında, hükümete yakın medyada cemaate karşı en
cengâver isimlerin çoğunun İslami hareket geçmişine sahip
olmamaları şaşırtıcı değil. Eğer bu savaşta inisiyatifi cemaat ele
geçirmiş olsaydı onların ciddi bir bölümünü pekâlâ hükümet karşıtı
olarak da görebilirdik.
GEÇMİŞLE
HESAPLAŞMA
Başka gerekçeler de sıralamak mümkün, ama fazla uzatmaya da gerek
yok. Bununla birlikte, “bu yayınlar etkili olamıyor, zaten olamaz
da, çünkü cemaat masum” gibi naif bir düşünceye sahip olmadığımı
eklemem şart. Zira Gülen cemaatinin, daha hükümet ile ittifak
hâlindeyken devlet içinde, özellikle adliye ve güvenlik
bürokrasisinde ayrı bir yapılanmaya gittiğini, bir tür “devlet
içinde devlet” olduğunu yazıp söyleyen birisiyim. O tarihlerde
benim gibilerden gelen eleştirenlere karşı cemaate kalkan olan,
bizlere Ergenekonculuktan paranoyaklığa uzanan bir yelpazede yer
beğenen birçok meslektaşım bugün “paralel yapı”ya karşı bir tür
cihat yürütüyor. Lakin o kadar beceriksizler ki, onların sayesinde
cemaat kendisini mağdur olarak lanse etme imkânına kavuşuyor. Eğer
böyle devam ederlerse, zorla hepimizi cemaatçi yapacaklar!