'Yemekteyiz' adama kafayı yediriyor

Yemekteyiz'deki yarışmacıların biribirini yediği yetmedi. Yarışmacılar yaptıklarıyla ekran başındakilerede kafayı yedirtti...

Yemekteyiz yarışmasını bilmeyenimiz en az bir bölümünü izlememiş olanımız yok sanırım.. "Yok ben izlemedim" diyenler için küçük bir hatırlatma yapalım. "birbirini tanımayan 5 kişi bir araya geliyor, her akşam biri yemek yapıp diğerlerini evinde ağırlıyor.. Yemeği en çok beğenilen 10 bin TL'lik ödülün sahibi oluyor..."

Haber bu değil tabi ki haber programa katılan yarışmacılarda... Sanırsınız hepsi gurme... Hepsi işin piri...

İnternethaber.com sitesinin Genel Yayın Yönetmeni ve yazarı Hacer Alkan da bugün parmaklarını Yemekteyiz yarışması için çalıştırdı: "Bir konuğunuz geldiğinde böyle mi masa hazırlıyorsunuz?.." diye sordu, "Vallahi ben bilmiyorum bıçak nerede durur" diye ekledi... Aslında Alkan'ın anlatmak istediği şey, Türk halkı olarak kendimizi sürekli hakir görüp, Avrupalılara özendiğimizdi...

(***)

Biz Türkler herşeyi evelallah çok iyi biliriz... Oturduk mu "mangalda kül bırakmayız"... Her konuda uzmanız... Her konuda bilgi sahibiyiz... Ve her konuda mutlaka en doğruyu biz düşünürüz... Hani iş arayan vasıfsız kişiye sorduğumuzda;
-"Ne iş yaparsın" diye...
Yanıt verir ya;
-"Ne iş olsa yaparım" diye...
İşte bizler özetle böyleyiz...

Akşam "Yemekteyiz" yarışmasına denk gelince bunlar düştü aklıma...
Ya nasıl bir iştir bu Allah aşkına...
Masada 5 kişi...

Sanırsınız hepsi profesyonel aşçı...
Dahası bunlar müthiş sofra kültürüne sahipler...
Masa dizayn etmekten...
Çatal-bıçak yerleştirmekten meğer ne iyi anlıyorlar...

Allah aşkına söyleyin...
Orta gelirli hangi Türk ailesinin evinde böyle masalar hazırlanıyor?..
Eğri oturup doğru konuşalım...
Hangimiz biliyoruz bıçağın nerede duracağını?
Kesici kısmı tabağa mı bakar yoksa dışarı mı?
Yanında kaşık mı olur çatal mı?
Bunlara takan var mı acaba?
Kendi adıma söyleyeyim hiç birini bilmem...
Bıçak ister solda olsun ister sağda...
Umurumda da olmaz...
O yarışmacıların da benden farklı olduğuna inanmıyorum...

Bir de şu var...
Yarışmacı itiraf ediyor diyor ki...
-"Siz geleceksiniz diye gidip su kadehleri aldım... Bu programı ailem izleyecek, arkadaşlarım, dostlarım izleyecek sonuçta..."
Yani o güne dek evinde su kadehi olmamış...
Şimdi programa çıkacak diye gidip almış...
İş mi bu söyleyin bana...

Anlamıyorum vallahi...
Nedir bu özenti...
Nedir bu hava atma merakı...
Nedir bu ikiyüzlülük...

Kameralar yokken...
Bir konuğunuz geldiğinde böyle mi masa hazırlıyorsunuz...
Niye bu olmadığımız gibi görünme derdi...

Aslında bu da bizim klasik huyumuz değil mi!
Türk halkı olarak ya kendimizi hakir görürüz, horlarız...
Ya da anında özümüzden çıkar...
Avrupai görünme adına hemen onlara benzeriz...

İzlediklerim bana bunları hatırlattı...