'Yayın yönetmeninin yürek burkan isyanı'

BirGün yazarı Ümit Alan bu haftaki Köşe Vuruşu'nda, "iktidara yakın olmasına rağmen belli ki zor durumda olan bir yayın yönetmeninin" isyanını işledi.

BirGün yazarı Ümit Alan bu haftaki Köşe Vuruşu'nda, "iktidara yakın olmasına rağmen belli ki zor durumda olan bir yayın yönetmeninin" isyanını işledi.

Alan, Bir yayın yönetmeninin yürek burkan isyanı başlıklı köşe yazısında Star gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu'nun köşe yazısı ile dalga geçti.

"BirGün, muhalif bir gazete olsa da, asıl ezenin ve ezilenin kim olduğunu bilecek kadar hakkaniyetlidir" diyen Alan, "iktidara yakın olmasına rağmen belli ki zor durumda olan bir yayın yönetmeninin isyanını işlemek istiyorum izninizle." dedi ve şöyle yazdı:

"YANDAŞ" DEĞİL, DEMOKRAT, YARATICI, ÇOK SESLİ

Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu pazartesi günkü yazısında ülkemizin sermayedarlarına isyan eden bir yazı yazdı. Karaalioğlu kimilerince çaresizlikle "yandaş" yaftası yapıştırılan medyanın muazzam yükselişinden bahsetti önce yazısında. Kimilerinin "yandaş" dediği, ama onun demokrat çok sesli ve yaratıcı medya ekolü ismini verdiği kendi cenahlarının faziletlerinden uzun uzun bahsetti. Karaalioğlu lafı bir süre böyle dolandırdıktan sonra asıl konuya geldi.

NİYE BİZE REKLAM YOK

Karaalioğlu'nun asıl meselesi, Türkiye'nin en çok reklam veren 30 şirketinin tüm bu faziletlerine rağmen neden başta Star olmak üzere yeni medya düzeninin aktörlerini yeterince tercih etmemesiydi. Karaalioğlu sermayenin bu konuda iyi niyetli olmadığını, eski medya düzenini bile isteye muhafaza ettiğini iddia ediyordu. Yetinmiyor tek tek isim veriyordu Koç, Sabancı, P&G gibi şirketlerin reklam bütçeleri nasıl olurdu da, eski medya düzeninin temsilcilerine giderdi. Bir ittifak var dedi. Bunlar "sınıf bilinci" nedeniyle birbirlerini kolluyordu. (Kapitalist sınıfı da işaret etse, Star gazetesinde "sınıf bilinci" lafının geçmesi güzel)

TEHDİT Mİ, ŞİKAYET Mİ?

 Şimdi kötü niyetli bir takım çevreler Karaalioğlu'nun isyanı için "tehdit ediyor, Başbakan'a şikayet ediyor" yorumunu yapacaktır. Oysa Karaalioğlu, tamamen adalet için isyan ediyordu. Yazısının satır aralarından fonda Orhan Gencebay'ın "batsın bu dünya" şarkısının çaldığı çok belliydi. "Artık bu adaletsiz düzeni açık ve ikna edici bir şekilde sorgulamanın zamanı geldi" diyordu. Yani olaylarla yabancı birine okutsanız "Karaalioğlu sosyalist mi oldu?" dedirtecek kadar isyankar bir yazıydı bu. Etkilendim; acaba bizim gazete de böyle bir çıkış mı yapsa diye bir içimden geçirdim.

İTİRAZ EDENLER OLDU

Yazı şaşırtıcıydı ama yazıya itiraz edenler ondan şaşırtıcıydı. Yine hükümete yakın Sabah gazetesinden Emre Aköz, Karaalioğlu'nun bu yazısıyla hafif dalga geçer tonda "sen kapitalistlere işini mi öğretiyorsun" temalı bir yazı yazdı. Kapitalist "hiç kâr gelecek yerden tavuğunu esirger mi?" diye sordu. Açıkçası Karaalioğlu hiç hak etmediği halde komik durumlara düşmüştü. Acaba nedendi?

BirGün yazarı Ümit Alan bu haftaki Köşe Vuruşu'nda, "iktidara yakın olmasına rağmen belli ki zor durumda olan bir yayın yönetmeninin" isyanını işledi.