Yavuz Semerci
Gazete HT
Yavuz Semerci'yi "Günün Köşe Yazarı" seçiyor ve tek kelime yorum
yapmadan seçimime sebep olan köşe yazısını aynen
yayımlıyorum...
Utanıyorum...
HALK Bankası Genel Müdürü cezaevinden salıverildiği için değil,
yolsuzluk yapılmadığını ispatlamak için binlerce polisin, yüzlerce
hâkim ve savcının sürülmesinden, pasif görevlere atanmasından
dolayı utanıyorum...
* * *
''Soruşturmaları durdurun" diye başsavcılara gece yarısı evleri
aranarak baskı yapılmasını savunanların, bu ülkeye yıllarca
şerefiyle hizmet veren eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un
"terör örgütü üyesi" suçlamasıyla hapislerde çürütülmesîne "Vargı
bağımsızdır" gerekçesiyle sessiz kalmalarından dolayı
utanıyorum...
* * *
Yurtdışında görevdeyken, "Soruşturma var" denilince koşa koşa gelen
ve yargının önüne çıkan askerlerin kaçma şüphesiyle tutuklanmasını
normal karşılayanların, yolsuzluk nedeniyle içeriye alınanların
kaçma şüphesi yok diye salıverilmiş olmalarına duydukları
tepkisizlikten utanıyorum...
* * *
Başına gelenleri, infial yaratacak nitelikte abartan kadının doğru
söylememiş olmasından dolayı değil, "Görüntüleri gördüm, vahimdi"
diyen gazeteci ve milletvekillerinin varlığından utanıyorum. Hele
Milletvekili Mehmet Metiner'in, "O görüntüleri yayınlarsak ortalık
ayağa kalkar. Sorumluluk sahibi olduğumuz için yayınlamıyoruz"
sözlerini aklımdan çıkaramadığım için utancım büyüyor. "Doğru
olabilir mi?" diye düşündüğüm için utanıyorum. Bizi kolayca
kandırab ileceklerin i onlara düşündürdüğümüz için
ulanıyorum.
* * *
Gezi olayları patlak verdiğinde birer ikişer gençler öldürülürken,
"Bir başörtülü kız kardeşimize aşağılıkça saldırdılar. Camide içki
içtiler" diye kürsülerden yalan söylenmesinden çok, ölen gençler
için üzüntü duymayanların, vatan-millet edebiyatına
başvurmalarından dolayı utanıyorum. Gerçek ortaya çıkınca özür
dilemesini beceremedikleri için utanıyorum... Kabataş'ta taciz
(yazmaya elimin varmadığı boyutta) iddialara inanarak bir kadını
savunmaktan onur duyan gazetecilerin, dövülerek, kurşunlanarak
öldürülen, gözleri çıkan, sakat kalan onlarca insan için
kalemlerini oynatmış olmalarından dolayı utanıyorum...
* * *
Arazinin tapusunu göstererek, "Etiler'deki arazi bizim. Kimseye
satmadık. Yolsuzluk iddiaları gerçek dışıdır' diyenlerin, aslında o
araziye yapılacak alışveriş merkezinin maketinin bile hazırlanmış
olduğu ortaya çıkınca sessiz kalmalarından utanıyorum.
* * *
Evinde kasalar ve trilyon liranın üzerinde para çıkan bir bakan
oğluna sahip olmamızı bir kenara bıraktım, oğluna söz konusu
paralar için yalan beyan vermesini tavsiye eden kişinin, bir
zamanlar canımızı, malımızı emanet ettiğimiz içişleri Bakanı
olmasından utanıyorum. Bunun olağan karşılanmasından
utanıyorum...
* * *
"Kamu kurumları bazı insanların rant kapısı değildir. Konu Divan'ın
gündemine geldiğinde değerlendireceğiz" gibi süslü laf edenlerin,
partisini terk eden Hakan Şükür'ün IJg TV'den aldığı ücreti geri
vermesi gerektiğini söylemesinden dolayı değil, kamu kaynakları
kullanılarak, havuzlar kurularak bir medya şirketine talimatla
sahip olunmasına ses çıkaramayacaklarını bildiğim için
utanıyorum.
* * *
Hırsızlık, rüşvet, nüfuz ticareti iddialarını araştırmak yerine
yargının kontrol altına alınmasına odaklanarak gerçeklerin ortaya
çıkmasını öteleyenlerin, her gün kutsal kelimeler eşliğinde, ülkede
hayali düşmanlar yaratmasından utanıyorum...
* * *
"Sen niye utanıyorsun, onlar utansın" diyebilirsiniz.
Bu nedenle son bir özet yapayım: "Onlar utanmadığı için
utanıyorum..."