Yavuz Semerci

“Dünya, Allah'ın emirlerini terk ve O'na isyan edip doğru yoldan çıkmakla yıkılmaz…

Keçecizade İzzet Molla 1876 Türk-Rus savaşından önce yazdığı Layiha yüzünden kaleme Sivas'a sürgün edilmişti…

Sürgünün sebebi; Layihasında yer alan “savaş karşıtı” görüşleriydi.

Savaş sonunda İzzet Molla haklı çıktı zira Osmanlı’nın gerçek çöküşü 1876 Türk-Rus savaşından sonra başladı…

İşte o İzzet Molla; döneminin âlimlerine kızmış; Saray’a (Padişaha) karşı sergiledikleri riyakâr, dalkavuk (günümüz diliyle: yalaka) tutumu eleştirmek için şöyle demişti:

 

“Meşhurdur ki fısk ile olmaz cihan harab

Eyler onu müdahene-i aliman harab”

 

Günümüz Türkçesi ile söyleyeyim:

 

“Dünya, Allah'ın emirlerini terk ve O'na isyan edip doğru yoldan çıkmakla yıkılmaz…

Onu (Dünyayı) perişan eden âlimlerin dalkavukluluklarıdır.”

 

Yavuz Semerci’nin bugünkü GazeteHT’de  başlığı altında yayımlanan makalesini okurken İzzet Molla’nın bu beyitini hatırladım…

Futbol sahalarına maç izlemek için girenlerin alkollü olup olmadıklarının kontrol edilmesini gerektiren yasa şöyle imiş:

"Alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisinde olduğu açıkça anlaşılan kişi, spor alanına alınmaz”.

Semerci demek istiyor ki makalesinde:

“Yasada, bir kişin alkollü olduğunun açıkça anlaşılma şartı olmasına rağmen  Süper Kupa finali sırasında taraftarlara alkol muayenesi yapılmasının, bölücü ve ahlâkçı, hatta dini esaslardan beslenen bir uygulama olduğu görüşündeyim”.

 

Peki…

Semerci’nin bu itirazını başka kimlerin yapması gerekiyordu?..

Söyleyeyim:

Her gece ekranlarda hukuk dersi veren ve “pek müm’in geçinen” gazeteci tayfasının…

Ama hiç itiraz etmediler…

Oysa ne kadar da “kanunlara hürmetkâr, hukuka bağlı” görünüyorlar konuşmalarında…

Şimdi İzzet Mollla’nın mezkûr beyitini neden hatırladığımı daha iyi anlattığımı sanıyorum…

Ve diyorum ki:

Bu titiz ve yürekli makalesiyle Yavuz Semerci kazandı…