Yavuz Baydar medyadaki başıboşluğu yazdı!

Bu alanda medyada bir başıboşluk var. Hem etik alanında, hem de yasalarda.

Medyada nefret söylemiyle nasıl mücadele edilir? Sabah Gazetesi Okur Temsilcisi Yavuz Baydar görüş ve önerilerini yazdı.

İşte Baydar'ın Medyanın nefret söylemi başlıklı o yazısından bir bölüm: 

"Van depremi sadece acı ve yıkıma yol açmakla kalmadı, aynı zamanda ülkemizde yaygın bir 'habis zihniyet'in faylarını da tetikledi. Bölgedeki insanların etnik kimliği, süren terörle birleştirildi; asılsız bir sebep-sonuç ilişkisi üzerinden ortalığa bir nefret söylemi yayılıverdi. Bu hastalığın TV ekranları, sosyal medya ve basında su yüzüne çıkması da bize sadece problemin ne kadar acil olduğunu hatırlattı.

AB RAPORU DA DİKKAT ÇEKİYOR AMA...

(...) Irkçılık, inanç gruplarına veya etnik kimliklere karşı nefret ve kışkırtma medyada her an her yerde karşımıza çıkabilir. Son dalga öylesine yoğundu ki, duyarlı yurttaşlar ve kanaat temsilcileri yanında, ülkenin başbakanı da bunu açıkça kınama gereği duydu.

Bu alanda medyada bir başıboşluk var. Hem etik alanında, hem de yasalarda.

AB Komisyonu her yıl dikkatle okunan İlerleme Raporu'nda 'TV dizileri ve filmler de dahil olmak üzere, medyadaki nefret söylemine yaptırım uygulanmamaktadır. Medyayı da kapsayacak şekilde nefrete kışkırtmaya karşı dava açılmasını sağlayacak yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır' diyor.

OGÜN SAMAST VE BENZLERİ

Sorunun yasalar yanında bir de etik boyutu var. Medya bu alanda kendisine pek çeki düzen verme yanlısı değil. Oysa geçmişe bakınca neredeyse bir suç ortaklığı söz konusu: Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi olarak yargılanan Yasin Hayal ifadesinde, 'Dink'i şahsen tanımadığını ama gazetelerden Türk düşmanı olduğunu okuduğunu' söylemişti. 2007'de İzmir Ayasofya Kilisesi rahibine saldıran şahıs da Ogün Samast gibi kahraman olmak için bu fiili gerçekleştirdiğini ifade etmişti.

Fatih Altaylı'dan Serhat Akın iddiası: Fenerbahçeli iki yöneticinin adları öne çıkıyor