Yavuz Bahadıroğlu kaybetti...

Bahadıroğlu, güneşin batıdan doğduğunun tartışılmasını istemesiyle, Lozan’ın tartışılmasını istemek arasında hiçbir fark olmadığı için kaybetti…

Enver Paşa'nın bir sözü var: "Anadolu'ya sıkışmış bir devleti korumak mümkün değildir" diyor...

Haklı: Zira İstanbul'u savunmanın yolu Batı Trakya'dan, Güney sınırlarımızı korumanın yolu Kıbrıs ve Musul'dan, Ege sahillerimizi korumanın yolu 12 Ada'dan, Trabzon'u korumanın yolu Batum'dan geçer...

Bunların tamamından biz Lozan'da vazgeçtik. Tabiatıyla da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sınırlarını "her türlü tehdide açık" hale getirdik.

Az önce okuduğunuz satırları Yavuz Bahadıroğlu’nun bugünkü Yeni Akit’te “Lozan tartışılmalı” başlığı altında yayımlanan yazısından alıntıladık…

Sağduyudan ve gerçekçilikten yoksun…

Çünkü…

Bahadıroğlu’nun adını andığı bölgeler Lozan’da değil, 30 Ekim 1918 Mondros Silah Bırakışmasında şagil devletlere terk edilmişti…

Lozan’da ise…

O terk edilen yerlerin (Musul – Kerkük – Selanik hariç) tamamı geri alındı…

Peki…

Lozan tartışılamaz mı?..

Tabii tartışılır…

Meselâ…

Dileyen güneşin doğudan değil batıdan doğduğunu da tartışabilir…

Hiçbir mani yoktur bu iddiayı tartışmaya…

Ama…

O iddia milyonlarca yıl da sürse güneş yine doğudan doğmaya devam eder…

Hâsılı…

Bahadıroğlu, güneşin batıdan doğduğunun tartışılmasını istemesiyle, Lozan’ın tartışılmasını istemek arasında hiçbir fark olmadığı için kaybetti…