Yasin Aktay'ın liberalleri 'liberal' ise eğer...
Mursi’nin liberal demokrasiyi, sınırları vahiy tarafından çizilmiş sivil dikta rejimine dönüştüren eyleme geçmiş diktasını övmek...
ADNAN BERK
OKAN
Yasin Aktay kendisi gibi düşünmeyenleri
sevmeyen demokratlarımızın(!) en önde gelenlerinden
biridir...
Nereden mi çıkarıyorum?..
Çünkü...
CHP'nin "demokrasi" anlayışı
nasıl ki, "biz CHP'liler demokrasiyi severiz ama bizim
parti kazanırsa" ilkelliğindeyse...
Sevgili Aktay'ın demokrasi anlayışı da
"ben demokratları severim ama başörtüsü konusunda benim
gibi düşünüyorlarsa" kalıbının içine hapsedilmiştir...
Ve...
Ey güzel insanlar!..
Aktay'ın bugünkü Yeni Şafak'ta
başlığı altında yayımlanan makalesini okuyunca bir özelliğine daha
tanık oldum...
Değerli kardeşim için "Liberal düşüncenin Türkiyeli
mimarları" (Başörtüsü yasağı konusunda olsa
gerek.) Aktay gibi düşünen üç
akademisyen...
Kimler mi?..
Söyleyeyim:
Atilla Yayla, Mustafa
Erdoğan ve Bekir Berat
Özipek...
Bugüne kadar ben bu üç değerli akademisyenin sosyal,
siyasal ve ekonomik konularda zamanın
ruhuna uygun şekilde liberal düşünce içeren açıklamalarını
duymadım, makalelerini okumadım...
Lİberal felsefe ve
"izm"...
Sevgili Aktay daha makalesinin başlığında liberal
felsefeden "Liberalizm" diye söz ederek özgür
bir düşünce sisteminden "ideoloji"
üretebilmiştir...
Yetmemiş…
Atilla Yayla, Mustafa
Erdoğan ve Bekir Berat Özipek'in
"liberal düşünceyi ve onun üzerinden Türk siyasi
düşüncesini derinlikli bir biçimde zenginleştirdiğini"
iddia edecek kadar liberal felsefeden uzak olduğunu
göstermiştir.
Daha da öte gitmiş; "gitmek" ne kelime; uçmuş ve şöyle
demiştir...
".... sol veya liberalizm üzerine kayda değer bir
tartışmanın ancak bu isimlerle yapılabileceğini düşündüğüm anlamına
geliyor."
E vallahi
"pes" yani...
Bu cümle bütün diğer liberallere hakarettir, aşağılamadır...
Hoş...
Bu cümlesinden sonra biri bana gelse ve "Yasin Aktay ile
liberal düşünce konusunda konuşur musun?" dese
vereceğim cevap belli:
"Asla... Birisiyle bir konu üzerine konuşabilmem için o
birisinin konuşacağımız konu üzerine azıcık da olsa bilgi birikimi
olması gereklidir... Oysa Yasin Aktay kardeşim liberal düşünceyi
'izm'leştirecek kadar uzaktır o
felsefeye..."
Neden
mi?..
Çünkü...
Liberal felsefenin sadece "din ve inanç özgürlüğü"
olduğunu zanneden bu değerli üç akademisyenin liberal düşünceyi
"kalplaştıran, 'izm'leştiren", yeni hiç bir şey
üretmeyen; sadece eskinin kendilerinde "Liberal
Şeyhlik" vehmeden kimi düşünürlerine
"müritlik" yapan "kişiler"
olduğunu görmezden gelmiştir.
Oysa liberal düşünce sadece "din ve
inanç" değil bütün her türlü düşünce (Ateizm, deizm,
agnostisizm, Budizm, v.d.) için özgürlük talep eden bir
felsefedir.
Ama...
Asla "ideoloji/doktrin" değildir...
İdeoloji/doktrin bir kalıptır; kırıp da dışına
çıkamazsınız...
Ve haliyle yeni bir ideoloji ya da
doktrin ancak tabandan gelen bir kalkışma,
isyan, ihtilâl ya da (Kimilerince) devrim
yoluyla eskisini yıkmak suretiyle kurulabilir...
Oysa...
liberal felsefede "şiddet, isyan, kalkışma,
ihtilâl" ve hatta "devrim" olmaz,
olamaz...
Zira liberal felsefenin yönettiği bir sistemde
değişim ve dönüşüm tepede
yapılacak reformlarla gerçekleştirilir...
Ak Parti'nin 2011'e kadar
desteklenmesi ama daha sonra eleştirilmesinin temel sebebi; daha
önceleri tepeden ve yasal düzenlemeler yaparak başlatttığı değişim
ve dönüşümü son iki yıldır ise;
baskı,
yıldırma,
"her şeyi biz biliriz",
"biz ne istersek onu yapacaksınız",
"yatak odalarınızdaki ilişkileriniz ve çocuk yapma
sayınızı bile biz tespit ederiz",
"giyim, kuşam ve yaşamınızdaki tarz ve sınırı biz tayin
ederiz",
"ne kadar içki içeceğiniz veya içüp içmeyeceğinizin kararı
bize aittir",
"ağaç kesilecekse biz keseriz, ağaç dikilecekse biz dikeriz çünkü
biz çoğunluğuz" gibi liberal düşünceden tamamen uzak bir
"kişisel irade"ye dönüşmüş olmasıdır...
Yasin
Aktay'ın hatası nedir?..
Bence hatalarından başlıcası; Türkiye Liberal
düşünce kulüplerini, başörtüsü konusunda kendisi gibi
düşünen üç akademisyenle sınırlandırmasıdır...
Türkiye Solu'nu Ömer Laçiner ve
Tanıl Bora ikilisine "emanet"
ettikten sonra iki Sosyalist düşünürün
Gezi Parkı protestoları konusundaki düşüncelerini
"aşağılayan" tarzdaki cümleleridir...
Laçiner ve Bora, Aktan'a göre
"yanlış" düşünüyor olabilirler...
Ve...
Bu çok normaldir...
Ama...
Allah aşkınıza söyler misiniz?..
Laçiner ve
Bora'nın düşünceleri
"aşağılanmayı" hak edecek düşünceler midir?..
Düşündüm de...
Aktay'ın demokrasiyle hiç bağdaşmayan bu
zihniyeti, son dönem Ak Parti yönetiminde görev
alan bir akademisyen olmasından kaynaklanıyor olabilir...
Demek istemem o ki...
Bir yandan Gezi Parkı Protestolarının
"Başbakan'ı ve Hükümeti yıkmaya yönelik anarşik
eylemler" olduğunu savunmak...
Ama...
Diğer yandan "Gezi Parkı
Protestolarının demokratik bir hak olduğunu savunan"
karşıt görüşü aşağılamak...
Bir yandan
başörtüsü için "özgürlük"
istemek...
Ama...
Diğer yanda başörtüsünün kamusal alan dışında yasaklanmasını
istemenin de (Liberal düşünceye ters gelse de) bir düşünce
olduğunu, o düşüncenin de özgürce seslendirilebilme hakkı olduğunu
inkâr etmek "Demokratlık" olabilir
mi?..
Olursa da Nasrettin Hoca’nın
helâda sakız çiğnemenin caiz olup olmadığını soran köylüye verdiği
cevaptaki gibi olmaz mı?
Yani...
Ve meselâ...
Özgürce seslendirilemeyen her düşüncenin yer altına girip
yapılanacağı ve terör yaratmaya kadar gideceği
aşikârdır.
Ne var ki Aktay'ın adını
andığı üç akademisyen için başörtülü eğitimin yasaklanmasına karşı
çıkmak "faşizmdir"...
Bugüne kadar
eyleme geçmemiş hiçbir düşüncenin "faşist"
sayılamayacağı gerçeğini bilmemek ise adı geçen üç akademisyenin
ayıbıdır...
Yine meselâ...
Mısır’da cumhurbaşkanı Mursi
yönetimine yapılan askeri darbenin savunulacak hiçbir yanı yoktur
elbette…
Ama…
Mursi’nin
liberal demokrasiyi, sınırları vahiy tarafından çizilmiş
sivil dikta rejimine dönüştüren eyleme geçmiş diktasını
övmek de vicdanlı bir liberalin yapabileceği bir şey
değildir.
Hâsılı...
Ve fazla uzatmadan...
Önce...
Sevgili Aktay'ın "Liberalizmi bir felsefe
olarak tartışmak istediğinizde Türkiye'de kesinlikle Atilla
Yayla'dan daha iyi bir muhatap bulamazsınız" demesini
kınıyor, kendime ve benden başka bütün liberallere karşı yapılmış
bir "hakaret" olarak kabul ediyorum...
Sonra da...
Diyorum ki:
Açıkça olmasa da yazılarından anlaşıldığı kadarıyla Yasin
Aktay Türkiye'deki liberal düşünceyi üç akademisyen ile
sınırlamakta, diğer bütün özgür düşünceli insanları bir çırpıda
"despot" ilân
etmektedir…
Ve…
İslâm
coğrafyasında, demokrasinin nimetlerini liberal demokrasiyi yıkıp,
“Vahiy cumhuriyeti” haline getirmek için kan
dökmekten çekinmeyen vahşeti; “demokratikleşmenin
asıl dinamiği” olarak tanımlamaktadır...
Bunu savunabilen Aktay nasıl bir demokratsa
ve anlayan varsa bana da anlatsın lütfen...
Pardon...
Sevgili Yasin Aktay'ın "İslâmi
demokrasi" anlayışı, Atilla Yayla, Berat
Özipek ve Mustafa Erdoğan'ın
"liberal demokrasisi" gibi ise zaten kalsın...
Türkiye demokrasi tarihinin ilk ve tek
"Liberal Demokrat Partisi"nin "Ekonomiden
Sorumlu Kurucu Genel Başkan Yardımcısı" ve kırk
yıllık liberali olarak ben almayayım...
adnanberkokan@gmail.com