Yani Yılmaz Özdil... Yani... Yani... Yani...

Millete “aha işte bunlara oy veriyorsun; aç gözünü” demek yerine milleti aşağılamadan adamın içi rahat etmiyor…

ADNAN BERK OKAN

Yılmaz Özdil Bugünkü Hürriyet’te başlığı altında yayımlanan makalesinde Ak Parti’yi (Aslında Başbakan’ı) “Sigara” yerine koyuyor…
Efendim…
Elbette doğrudan, açık açık “Hükümet” ya da “Başbakan sigaradır” demiyor…
Ama bakın nasıl anlatıyor:

    *     *     *
Bi nevi. sigara bunlar.
Üzerinde "zararlı" yazıyor.
Öyle gizli saklı filan değil...
Alenen "öldürür" yazıyor.
"Size ve çevrenizdeki insanlara kalıcı hasarlar verir" yazıyor.
Yani, sırf kendini yakmıyorsun.
Senin yüzünden...
Kurunun yanında yaş da yanıyor.

   *     *     *

Okudunuz mu?..



Leylâ ve Mecnun gibi...

Halife,
vezirlerinden birinin oğlu olan Kays’ın; sarayın dışında yaşayan bir ailenin kızına âşık olduğunu duyduğunda önce kızı görür…
Sonra da Kays’ı saraya çağırır…
Gelen delikanlıyı azarlar:
“Ya Kays” der, “O Leylâ kara, kuru bir kızdır; ona âşık olmuş, aşkından mecnuna dönmüşsün…”
Kays
cevap verir:

“Siz o Leylâ’ya benim gözümle bakmıyorsunuz ki Sultanım!..”

Sevgili Yılmaz…
İnsanlar akıllarıyla sevmezler…
Kalpleriyle, sever…
Kalp gözüyle görürler…
Sen de Erdoğan’a milletin yarısının gözüyle bakabilsen; eminim bu kadar “aşağılayıcı” yazılar yazmayacak sadece tenkit edeceksin…

Az daha unutuyordum…
Bu otantik öyküde Kays’ın “Mecnun”; kara kuru kızın da “Leyla” olduğunu hatırlatmaya elbette gerek yok…


O halde...
Eğer okumadıysanız bir de benim  ve  başlıkları altında yayımlanan makalelerimi okuyun...  
Ve...
O iki makalem için bana gönderdiğiniz "tebrik" maillerinizi "helâl" edin...
İşte kafa bu...
Ve...
Bu kafadan çıkan aşağılamaları, hakaretleri okuyanlar biliyorlar ki bu kafa "CHP kafası"...
Bu kafa neden yenildiğini araştırmaz...
Kolayını seçer:
"Bizi seçmeyenler salak olduğu için kaybettik biz... Bize oy vermeyenler aptal... Cahil... Geri zekâlı...  Kafaları çalışsa yüzde yüzü bize (CHP'ye, Yılmaz'ın kafasındaki partilere) oy verir" der geçip giderler...
Sonra da her seçimde ayvayı yerler...
Bi dakka bi dakka...
Yılmaz'ın hakaretleri az önce okuduklarınız kadar değil...
Devamı var...
Ve o devamında bakın neler yazıyor:

     *     *     *

"Hamileler dikkat, bebeğinizi olumsuz etkiler" yazıyor.
Kendini düşünmüyorsan, bari çocuğunu düşün, senin hatanın faturasını evladın öder demek istiyor.
Gel gör ki. düşünmeni engelliyor.
Onsuz yapamayacağını, onsuz yaşayamayacağını düşünüyorsun.
Olmazsa olmazın haline geliyor.
Kurtulmak yerine...
Eşini dostunu da alıştırıyorsun.
Sen de yak bi tarif diyorsun.
Sana habire yanlış yaptığını söylemesinler diye, etrafını da yanlış yapmaya teşvik ediyorsun.
Doğrunun doğru olduğunu bile bile. kendi zaafını örtebilmek için, inadına yanlışı savunuyorsun.

     *     *     *

Buraları da okudunuz...
Ve gördünüz...
Yılmaz'a göre...
Milletin yarısına yakını; bir insan gurubunun değil bir sigaranın peşinden koşuyor...
"Zararlı; öldürücü bir sigara paketinin"...
Tabii ki bu kadar değil…
Ondan sonra da o şekilde, halk “tiryaki”, Ak Parti hükümeti de “sigara” olarak tanımlanıp devam ediyor…
Ve...
Sonunu ise şöyle bağlıyor Yılmaz

    *     *     *

Demokrasilerde teklif var, ısrar yok.
Tek ricam...
Bundan böyle, el âlem gemi almış, sen iskele babası almışsın, senin liraları ayakkabı kutularına doldurup kendi evlerine götürmüşler, seni tırlara doldurup savaşa sürmüşler, damat, gelin, enişte, bacanak, dünür, sülalece götürmüşler, sen yengeyi anca avanta iftara götürebilmişsin.
sen bunlara hayır dua ederken, onlar senin arkandan kahkahayla makara suresi okumuş, dolar iki olmuş, sen iki seksen olmuşsun, dünyanın en pahalı benzinini kullanmışsın, emekli maaşın yetmiyormuş, traktöre haciz gelmiş, kapına kart faizinden icra dayanmış, vergi çokmuş, zam yağmış, Bilal balkondan el sallarken, senin işsiz oğlan kahvede oturuyormuş... Sakın ola, ağlama... Kendi düşen ağlamaz.

    *     *     *

Şimdiiii...
Yılmaz'ın en son yazdıklarına itiraz edebilir misiniz peki?..
Hayır...
Zaten Ak Parti'ye oy verenlerin de çoğunun itiraz ettikleri yok...
Peki...
Yılmaz'ın bu hatırlattıkları seçim sandığında aklanabilir mi?..
Asla...
O eylemlerin yapılıp yapılmadığının anlaşılacağı yer bağımsız ve tarafsız yargı...
"Öyle bir yargı var mı?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim...
Yok ama kurulacak...
Eğer seçmenin yarısını aşağılamak, hakaret etmek yerine onları bağımsız ve tarafsız yargının erdemine ikna ederseniz işte o zaman sandıktan çıkan sonuçlar da değişecektir; büyük ihtimalle...
Ama...
Böyle...
Aşağılayarak...
İnsanların sevdikleri, kendilerini tecessüm ettirdikleri bir lidere "sigara paketi" muamelesi yaparak değil...

Yani… Yani… Yani ey güzel insanlar!..

Kırk yıllık Kâni…
Olur mu Yani?..

Ya da şöyle…
Şapı dövsem olur mu şeker…
Cinsini sevdiğim cinsine çeker…
Yılmaz da o hesap…
Hiç yorum yapmadan sadece “Arşiv” gazeteciliği yapsa Türkiye’de bir numara…
Ama…
Yorum yapınca…
Milletin “yarısı illet…”
Hükümet kurmuş bir oyun…
Milletin “yarısı koyun…”
E o zaman da ne oluyor?..
İşte böyle oluyor…
Millet; Yılmaz ve Yılmaz gibileri okudukça aynen şöyle düşünüyor:
“Bunların hepsi aynı…
Bu kafa CHP kafası…
Bunlar iktidara gelirse…
Hem çalacaklar
(İSKİ)…
Hem yan gelip yatacaklar…
Hem daha çok vergi salacaklar...
Ama...
Hem de bütün özgürlüklerimizi elimizden alacaklar…
Bizimkiler ise çalıyorlar...
Kabul...
Ama...
Gece gündüz çalışıyorlar…
Özgürlüklerimize de sahip çıkıyorlar…”

Ve…
O heyecan ve şevkle sandığa koşuyorlar…
Hem çalıp hem yan gelip yatana değil…
Hem çalan ama hem de çalışana oy veriyorlar…


Oysa…

Yılmaz
bugünkü yazısının sadece son bölümünü yazıp bıraksa; inanın çok daha etkili olacak…
Neden?..
Çünkü orada yazdıkları “haber”…
Yalansız, dolansız haber…
Hakaretsiz, aşağılamasız; milleti koyunlaştırmadan sadece haber…
Ama hayır…
Millete “aha işte bunlara oy veriyorsun; aç gözünü” demek yerine milleti aşağılamadan adamın içi rahat etmiyor…

Ben de onun gibi söyleyeyim:
Sen bilirsin kardeş…
Sen de; her seçim gecesi hüsrana uğrayacağını bilerek yaşamaya devam edeceksin…

adnanberkokan@gmail.com