Yani Ahmet, kendini tekzip etmenin ne âlemi var?

En güzellerini (yattığı yer nur olsun) rahmetli Şakir Süter yazardı... Ama ne yazmak...

ADNAN BERK OKAN

Bana da oluyor bazen aynı şey Ahmet...
Ben de zaman zaman güzel bir yazı çıkaracak olmanın "şehvetiyle" aynı hataya düşüyorum...
Ya da "açmaza"...
Ne mi?..
Hani bugünkü (15.12.2011) diyorsun ya; "
Sizin dilinizde fitne, başkasına yapılınca 'iyi', size yapılınca 'kötü' olan bir şey mi?" diye; işte o kısım...

"Fitne" mi dediniz?..

Özellikle büyük partilerin içindeki kaynamaları, gruplaşmalan, çekememezlikleri, kıskançlıkları, hevesleri açığa çıkaran yazılara "siyasi kulis yazıları" denir.
Bayılırım bu tür yazılara...

Genç bir gazete okuruyken ANAP içinde kaynayan kazanlara dikkat çeken ne çok yazı okumuştum. CHP kulislerini yazarak meşhur olan ne çok yazar vardır.
Televizyonda haber yaparken DYP içindeki kaynamalara az mı çomak sokmuştum.
Fakat "yeni Türkiye"de bu tür yazılar da neredeyse kriminal hale getirilmeye çalışılıyor.
Diyelim ki: AK Parti'nin içinde olup bitenlerle ilgili bir kulis yazdınız.
Misal: Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül arasındaki ihtilaflara değindiniz, doğru ya da yanlış...
Daha AK Parti'den bile bir cevap gelmeden AK Parti medyası hemen atılıyor: "Hop! Fitne fesat çıkarma". İyi de kardeşim...
ANAP hakkında fitne çıkanldı, DYP için çevrilmedik kazan bırakılmadı, "Mesut Yılmaza bayrak açanlar" diye tonlarca iddia havada uçuşturuldu, DSP'nin içinde olup bitenlere dair sayısız efsaneye yer verildi... Ve bunlar "fitne" olarak görülmedi de... Sıra .
sizin partinize gelince mi "fitne" oldu?
Yâ da şöyle sorayım: Sizin dilinizde fitne, başkasına yapılınca "iyi", size yapılınca "kötü" olan bir şey mi?.

Ahmet Hakan
15.12.2011



Bak Ahmet;

Senin de dikkat çektiğin gibi; büyük partilerin içindeki kaynamaları, gruplaşmalan, çekemezlikleri, kıskançlıkları, hevesleri açığa çıkaran yazılara "siyasi kulis yazılan" denir...

En güzellerini (yattığı yer nur olsun) rahmetli Şakir Süter yazardı...
Ama ne yazmak...
Ve gider boynuna sarılır en içten cümlelerle kendisini kıskandığımı söylerdim...
Çünkü...
Bendeniz ne kadar içinde olsam da bir siyasi partinin, tanık olduğum olayları onun kadar nefis, onun kadar tahrik edici anlatamazdım...
Ama dedim ya...
Şakir merhum o yazılarında tek amaç güderdi, "Gazetecilik yapmak"...

Şakir'i Allah'ın şefkatli kollarına yolcu ettikten sonra "Siyasi Kulis" yazarı kalmadı...
Pardon...
Zaman zaman Muharrem Sarıkaya ve Şükrü Küçükşahin yazıyorlar ama Şakir'in verdiği tat yok onlarda...

Neyse...
Fazla uzatmayayım...
Günümüzde "siyasi kulis" yazıları tamamen "taraftar gözüyle" yazıldığı için ya taraftarı olunan siyasi partinin "gücünü, etkinliğini arttırmak amacı"yla yazılıyor...
Ya da
taraftarı olunan siyasi partiyi "güçten düşürmek, itibarsızlaştırmak, içine nifak salmak" amacıyla...

Yâni...

İşini içinde "gazetecilik yapma" amacı yok...
Ya ne var?.
Taraftarı olunan siyasi partinin patronunun gözüne girmek var...
Demek istemem o ki...

Bugünkü "Siyasi Kulis" yazılarına lütfen bir de bu pencereden bak...
Yâniii..
Daha AK Parti'den bile bir cevap gelmeden AK Parti medyasının hemen atılıp: "Hop! Fitne fesat çıkarma" deyişini hoş karşıla...
Çünkü kendisi rakip parti için kulis yaparken neler düşünüyorsa; karşı mahalledeki meslektaşının da Ak Parti için kulis haberi yaparken aynı şeyleri düşündüğünden emin...
Zaten kırk kişiler birbirlerini çok iyi tanıyorlar...

adnanberkokan@gmail.com