'Yandaş medyayı Humus'ta görmek isteriz'

"O yıllarda İslamcı basının "merkez medya"yı ve onun dış haberler servislerini "haber kaynaklarında dışa bağımlı olmakla" eleştirdiklerini hatırlıyorum."

GAZETECİLER.COM -  "Bu köşede yazmaya başlamazdan evvel Milliyet'te dokuz yıl boyunca dış haberler servisi editörlüğü yaptım. Milliyet'ten önce de çeşitli gazete ve dergilerde kazandığım hatırı sayılır bir dış haber muhabirliği ve editörlüğü tecrübem vardır. (...)

O yıllarda İslamcı basının "merkez medya"yı ve onun dış haberler servislerini "haber kaynaklarında dışa bağımlı olmakla" eleştirdiklerini hatırlıyorum."

Bu satırlar Milliyet yazarı Kadri Gürsel'in köşesinden. Yandaş medyayı Humus'ta, Hama'da görmek isteriz diyen Gürsel,

"2001'den bu yana köprünün altından çok sular aktı; devran değişti, siyasal İslam Türkiye'de muktedir oldu. Geçmişte kendilerini "kenarda" görüp "medya düzeni"ni eleştirenler, bugün artık medyaya düzen verir konumdalar. İktidarın rüzgârıyla yelkenlerini şişirmiş, nimetleriyle gönenmiş, umur görmüş, büyümüş, hormonlu bir "yandaş medya" var artık.

Ve nihayet dünyanın haberini "ilk elden almamak" için hiçbir mazeretleri kalmamıştır. Maddi kaynak desen var; aslında gerekmez ama siyasi iktidar desteği desen o da var. Hem de her türlüsü...

Haberin âlâsı da yanı başımızda Suriye'de... Bir dikta rejimi her gün kendisine karşı ayaklananların mahallelerini bombalıyor, katliam üstüne katliam yapıyor.
Ama bakıyoruz, izliyoruz günlerdir, haftalardır ve hatta aylardır; gözlerimiz Hama'dan, Humus'tan, İdlib'den, Deraa'dan bildiren iktidara yandaş gazete ve televizyonların muhabirlerini arıyor. Nafile, iktidar medyası Suriye'de yok. Vaktiyle belki birkaçı uğramış olabilir ama istisnalar kaideyi bozmuyor.
Oysa işte tam da gazeteciliğin, öz kaynaklarla, ilk elden ve yerinden nasıl yapıldığını dünyaya ve Türkiye'ye göstermenin fırsatı çıkmış... Ve fırsat aylardır heba ediliyor.

Üstelik Türkiye'deki siyasi iktidarın perspektifinde bir Suriye haberciliğinin her bakımdan tam sırasıyken...

Bu siyasi iktidarın medyası vasıtasıyla yerinden yapılan, özgün ve canlı bir habercilikle yoğrulmuş ve alıcılaştırılmış bir kamuoyuna, AKP'nin dış politikasını satmak herhalde daha kolaydır. Herhalde, özgün habercilik, yabancı ajansların her mecrada paylaşılan haber ve görsel malzemesinden daha etkilidir.
Üstelik bu manidar medya ataleti Türkiye'nin Ortadoğu'da "yumuşak güç" kullanan bir ülkeye dönüştüğünden söz edildiği bir sıraya rastlıyor. Medyanın durumu ve aktivizminin niteliği başlı başına bir yumuşak güç unsurudur; başat bir inandırıcılık faktörüdür.