Yalçın Akdoğan için...

Bizim korkumuz "Türkiye'nin olmazsa olmazı" olarak kabul ettiğimiz şu barış sürecinin, iç savaş sürecine dönüştürülme ihtimalinin yüksekliği...

Şu "akil insan" seçiminde Başbakan Başdanışmanı ve Ak parti milletvekili Yalçın Akdoğan'ın rolünün ne olduğunu bilmiyoruz ama umuyoruz ki hiç dahli yoktur...
Bazıları gerçekten "mukni insan" olarak büyük hizmetler verebilecek olan bu gurup içinde sürece zarar verecek; şehit analarını, babalarını bırakın ikna etmeyi daha da çılgına çevirecek olanların sayısı o kadar çok ki...
Bizim korkumuz "Türkiye'nin olmazsa olmazı" olarak kabul ettiğimiz şu barış sürecinin, iç savaş sürecine dönüştürülme ihtimalinin yüksekliği...
Bütün dünyada geçerli bir kural vardır:
Küs veya kavgalı ya da savaşan tarafları barıştırmak için savaşan taraflara düşmanca sözler etmiş olanlar değil; dostça açıklamalar yapmış olanlar görevlendirilir.
Meselâ, evlatlarını şehit vermiş analara (çok sevip saydığımız halde) Hasan Cemal gibi; en önemli özelliği terör örgütü liderleriyle olan dostluğu olan bir meslektaşımız neler anlatacaktır merak ediyoruz...
Neler söyleyecek de onları hoşgörülü olmaya davet edecektir?..
Hıran Dink'i öldüren cani katili bile; sadece yüreği yanık olduğu, Türklüğüyle alay edildiği için sahiplenen insanları Etyen Mahcupyan hangi cümleleriyle ikna edebilecek?..
Uzatmak istemiyor yeniden Yalçın Akdoğan'a dönmek istiyoruz zira bu süreçte neler yapılması gerektiğini en doğru tespitle anlatanların başında Akdoğan geliyor...
Bakın ne diyor:

"Vesayet rejimi konsorsiyum şeklinde işliyordu. Demokrasi müşterek bir çalışmayla sekteye uğratıldı. Bu yüzden vebal birçok kesime aittir. Bunun ne kadarı suça, ne kadarı hataya, ayıba tekabül eder; kim faildir veya teşvik edicidir, bunları yargı ortaya çıkarmalıdır. Faturayı sadece askere kesmek, adalet duygusunu tatmin etmediği gibi, daha yapısal bir sorunu göz ardı etmek anlamına gelir."

Şimdi düşünün lütfen...
Her ağzını açışta askere küfür eden, hakaretler yağdıran Doğu Ergil, kırk bin yurttaşın katlinden sorumlu Öcalan için hoşgörü isteyecek...
Yahu düşünürken bile insanın tüyleri dikiliyor...
Hâsılı;
Topyekûn bir barış operasyonunu içermeyen; kırkbin kişinin katlinden sorumlu olanları ve hem de parlamentoda görüşülüp kabul edilmemiş bir kanunla affetmek...
Ama...
Eski komutanların veya vurdumduymaz siyasilerin demokrasiyi çöpe atma suçunu yüzlerce general ve subaya yükleyip onları hapiste çürütmek...
Yalçın Akdoğan'ın bu cümlesinde anlatmak istediğini anlayamayanları "akil"- yiyici" olmaya değil ama "mukni- ikna edici" olmaya davet ediyor; Yalçın Akdoğan'ı alkışlıyoruz...