Yalan Dünya mı absürt gerçek Türkiye mi?
Her hafta 100 dakikalık bir dizi yazıp aynı zamanda dizide rol alan Gülse Birsel, köşesinde "Gerçek Türkiye" ile "Yalan Dünya" dizisini karşılaştırdı.
Her hafta 100 dakikalık bir dizi yazıp aynı zamanda dizide rol
alan Gülse Birsel, köşesinde "Gerçek Türkiye" ile
"Yalan Dünya" dizisini karşılaştırdı. Birsel
"Bir sitcom’un hem perde arkası, hem kendisi ve
karakterleri ülkede olanlardan daha ciddi, daha organize, ahlaklı
ve zarifse, ben mizahçı olarak ne iş yapayım artık?"
diyerek isyan etti.
İşte Birsel'in Hürriyet gazetesindeki yer alan yazısından
çarpıcı bir bölüm:
BİR AKSAKLIK OLSA DÜNYANIN
SONU MU GELİR
Dizi şartları malum. Sonuçta her hafta 100-110 dakika çekilen bir
komedi yapıyoruz biz. Senaryo dört-beş günde yazılıyor,
dört günde çekiliyor. Bazen oyuncular birkaç günde 40-50 sayfa
ezberleyip oynuyorlar. İşimiz çok yoğun.
Ama neşeli meslek. Set ‘haha hihi’, malum. Neticede, birçok işle
karşılaştırınca, ‘beyin ameliyatı’ yapmıyoruz. Bir aksaklık
olsa dünyanın sonu mu gelir? En kötü ihtimalle o hafta
seyirci az güler, reyting düşer, en berbat olasılık, bölümün yayına
yetişmemesi filan olur. Buna rağmen, Türkiye’de son günlerin en çok
konuşulan haberleriyle, diziyi bir karşılaştırmak geldi
içimden:
-Misal, bizim sette elektrik kesilse ortalık birbirine
girer. Reji, iş aksıyor diye ayağa kalkar. Beş dakika içinde
jeneratör gelir, o beş dakika için prodüksiyon mahcup bile olabilir
“Keşke bir dakika içinde devreye sokabilseydik” diye. Şu an
Türkiye’de elektrik konusunda aksamalar yaşanmakta. Şimdilik
sanayiyi etkileyen bu kesintiler, yakında konutlara da
yansıyacak.
-Yalan Dünya seti bir gün ısınmasa, ortam ısısı konusunda bir
kertenkele taleplerine sahip ben başta, bütün çalışanlar olay
çıkarırız. Ortalama 26-27 derecede sabit tutulur bizim set. Şu an
Türkiye’de soğuk hava ve iletim hatlarında meydana gelen
sıkıntılardan dolayı, doğalgaz dağıtımında aksaklık yaşanması
bekleniyor. Yani ısınma konusunda bir sorun kapıda gibi.
SELAHATTİN’E BİLE YAZAMAM
Pekâlâ… “Bu aksaklıkların daha büyüklerine 70’li 80’li yıllardan
şerbetliyiz” diyelim. “Hava koşullarından kaynaklanan geniş
çaplı, teknik (ve umuyoruz ki geçici) problemler” diyelim.
Ama Yalan Dünya/Gerçek Dünya karşılaştırmasına devam edelim:
-Yalan Dünya’da birçok ‘çocuğun olsa sevilmeyecek’ karakter
var. Komedi de, elbette çatışmadan çıkıyor. Dolayısıyla sahnelerde,
tartışma, kavga, zaman zaman hakaret, küfür yer alabiliyor. Ancak
bunların sayısı dikkat ederseniz hafta başına ikiyi üçü geçmiyor ve
hepsi bipleniyor.
Şu an Meclis’te, milletvekillerimizin her gün ettiği küfürler,
sayı, detaycılık ve yaratıcılıklarıyla, bırakın Yalan Dünya’yı,
eski Kemal Sunal filmlerini bile gözyaşları içinde bırakır! Bir-iki
tanesini alıp, dizide Tülay, Zerrin gibi en çamur karakterlerin
ağzından kullanmaya kalksam, bip’lesek bile seyirciden büyük tepki
alırız. Ama maşallah Meclisimizin çok nadide bazı vekilleri tam gaz
gidiyor!
-Selahattin Yalan Dünya’nın en sahtekâr, en üçkâğıtçı karakteri.
“Para için babasını satar” dediğimiz
tiplerden.
Son olarak ülkemizde tuz ve nişastadan sahte kanser hapı imal
edilip hastalara satıldığı ortaya çıktı. Ben vallaha Selahattin’e
bu hikâyeyi yazamam! Dizinin en pislik karakterine bile bu kadar
kötülüğü, bu dozda bir iğrençliği yakıştıramam!
-Bizimki dahil, her dizi setinde, mesela oyunculardan çekim
arasında sahnede uyuya kalırsa dev eleştiriler alır, müthiş
dedikodu malzemesi olur. “Çekim sırasında uyuma” işine ise biz hiç
rastlamadık! Bir kez olduğu rivayet edilir ki, o oyuncu arkadaşımız
hâlâ “O gün kamera onu çekmezken gözlerini dinlendirdiğini” iddia
etmektedir! Ki sahne sırasında uyuyakalan bir oyuncu, esasen
dünyanın sonu değildir. Uyandırılır, bir kahve verilir ve çekim
devam eder. Ama diğer arkadaşları ve ekibin saygısını kaybedeceği
gibi, hem orta halli bir skandal hem de mesleğinin geleceği için
kötü haberdir bu!
Bir süre önce, bir can kaybının da söz konusu olduğu, ülkenin en
önemli davalarından birinin, Ethem Sarısülük davasının savcısı ve
hâkimlerinden biri, mahkeme esnasında uyudu! Son haber: Davaya aynı
mahkemenin bakmaya devam etmesi kararı verilmiş!
PROTESTO EDİYORUM!
Bir sitcom’un hem perde arkası, hem kendisi ve
karakterleri ülkede olanlardan daha ciddi, daha organize, ahlaklı
ve zarifse, ben mizahçı olarak ne iş yapayım artık?!
Hadi bıraktım setin işleyişini. Ama mesela agresiflikleri, ağzı
bozukluklarıyla Zerrin ve Tülay’ı milletvekili karakteri olarak
yazmak benim için abartı ve kabalık olur. Selahattin’e bile
sahte kanser ilacı yapıp satmayı yakıştıramam, ne de olsa bir kalbi
vardır derim. Orada burada uyuyakalan Servet’i ise hâkim veya savcı
yapıp, mahkemede uyutacak bir senaryo yazmam, ‘Türk adaletine
saygısızlıktır’ diye çekinirim.
Gerçek dünyanın, Yalan Dünya’dan daha abuk sabuk ve inanılmaz hale
gelmesini, burada gariban bir mizahçı kadının ekmeğiyle oynanmasını
protesto ediyorum arkadaş!