Yakında 'Tweet abla' olacağım!
Elif Dağdeviren, 'Sosyal Alem' adıyla cumartesi akşamları TURKMAX'te yeni bir programa başladı. Akşam Dağdeviren'le yeni projelerini konuştu...
Sıkı bir internet tutkunu Elif Dağdeviren. İnterneti sanal değil
tamamen gerçek buluyor. Twitter'ın markalaşma hikayesini incelerken
kendini bir anda sosyal ağların içerisinde bulması ise onu yepyeni
bir projeye itiyor. Renkli, eğlenceli internet siteleri nedeniyle
televizyon ekranlarından uzaklaşan genç izleyiciyi, yeniden
televizyonla buluşturmak adına onların anladığı dilden, sanal alem
gündeminden konuları işleyecek. Elif Dağdeviren ile 'Sosyal Alem'
programını, internet tutkusunu ve 'Tweet abla' olma durumunu
konuştuk.
- Sizin internete ilginizi zaten biliyoruz. Peki
'Sosyal Alem' programı nasıl ortaya
çıktı?
'Netbul.com'u kurduğum dönemde ekip arkadaşlarım
sosyal haberleşme ağı üzerine bir yazılım yapmak istediler. Ama
buna karşı çıkmıştım. Türkiye'de bu sistemin tutmayacağını çünkü
Türk insanının karşılıklı sohbeti ve dokunmayı sevdiğini
söylemiştim. Bu proje üzerine çok konuşmamıza rağmen yapamadan
sattım siteyi. Bir süre sonra Türkiye Facebook ve MSN'de ve
özellikle Twitter'da en çok yükselen ülkeler arasına girince ilgimi
çekmeye başladı. Markalaşma ve iletişimle ilgili hobisel bir tutkum
var. Twitter'in markalaşma hikayesi bana çok ilginç geldi. Bunu
araştırırken kendimi Twitter'ın ve Facebook'un içinde buldum.
Facebook'u çok kıskandım, gelir modeli de dahil olmak üzere iyi bir
işti bana göre. Vakit geçirmeye başlayınca insanların neden bu
sitelerde bu kadar kaldıklarını anladım.
BU PROGRAMDA SİZ
VARSINIZ
- Yani orada vakit geçirmeye başlayınca neden böyle bir
program yapmıyoruz mu dediniz?
Sanal alem değil orası.
Hayatı ne kadar gerçek yaşıyorsak orada daha da gerçek. Çünkü
insanlar hem beraber, hem aidiyet duygusu var hem de gündemi
paylaşıyor. Gazetelerde gündem bir filtreden geçiyor ve insanlara
sunuluyor. Ama ne kadarı gerçekten halkın dilinde, ağzında ve
parmaklarında hayat buluyor? Televizyon programı fikri buradan
çıktı. İnterneti bilmeyenler Farmville konuşmaya başladı. Ahmet
Hakan, Twitter'dan çıktı olay oldu. Takipçileri yoldaş diyorlar,
nedir bu yoldaş hikayesi? Biz bu projeyle iki dünyayı birleştirecek
bir köprü olmak istedik. Pek çok internet kullanıcısı ancak
bilgisayar ekranından gördükleri şey ilgilerini çekerse gerçek
dünyaya bakıyorlar. Yani orada 'şu televizyon programı çok
eğlenceli' yazınca onu okuyanlar o yolla televizyonlarını
açıyorlar. Biz de onlara dedik ki, gelin sizin de orada bir yeriniz
var. Şu anda tamamen bir tweet alemci ya da sanal alemci olarak
konuşuyorum; orada biz varız.
- Hem gündemi yakından takip etmek hem de hızlı bir
şekilde her şeyden haberdar olmak için bu siteler iyi diyorsunuz
yani...
Bugün MSN'in 19, Facebook'un 12 milyon üyesi
var. Hangi gazete günde 12 milyon satıyor ki? Bu mecrayı doğru
kullanmamız halinde inanılmaz bir güç var orada. Kişisel bir marka
olanların orada başka bir yüzünü görebiliyorsunuz. Ekranlarda olan
ancak sanal alemle hiç ilgisi olmayan biri bile bir anda kendini
orada bulabilir. Sizin haberiniz olmadan binlerce insan sizin
hakkınızda yazışıyor olabilir. Aynı şey kurumlar için de geçerli.
Şu anda Amerika'da bununla ilgili ciddi şirketler ve planlamacılar
çıktı. Onlardan biriyle şubat ayında İstanbul'da bir forum
yapacağız ve sosyal medya nedir, ne amaçla kullanılır gibi sorulara
yanıt arayacağız.
- Medya sektöründe olan herhangi birinin 'Bu
sitelerden bana ne' deme şansı yok o halde?
Kesinlikle yok. Sadece medya dünyasında çalışan değil hiçbir
ünlünün ve marka olan hiç kimsenin deme şansı yok. En azından yazıp
çizmeseniz bile dahil olup orayı görmeniz lazım. Kim beni
ilgilendirmiyor derse de büyük yalan. Bu, geleceğin tek
şekillendiricisi şu an. Geleceğinizi planlamak istiyorsanız mutlaka
orada olmalısınız.
TÜRKİYE'DE STAR KAVRAMI DA
DEĞİŞTİ
- Sizce bu sosyal ağlar Türkiye'de yeterince doğru
kullanılıyor mu? Bizde sanki gazeteciler bunu birbirine çamur atmak
için kullanıyor ya da fazla kişisel meselelerine giriyorlar. Bu ne
kadar doğru?
Prensipte bunun doğru kullanımı diye bir
şey yok zaten. Bu hayat doğru yaşanıyor mu gibi bir soru. Oysa
sizin doğrunuzla benimki çok farklı. Orada da çirkefi var,
eğlencelisi var, kıskancı var. Biz orada sadece iletişiyoruz. Star
sistemi de değişti. Eskiden star, ulaşılamayandı. Şimdi gençler
ulaşabildiğine tapıyor. Bir yandan da beğendiğin bir sanatçıyı
yakından takip edip arkadaşın gibi hissediyorsun ama hala
dokunamıyorsun.
- Twitter kendi ünlülerini yarattı
mı?
Elbette var. Onları da programa çıkartmak
istiyoruz. Bir tane Saray Kızı var mesela. Onun takipçileri
Türkiye'de benim diyen köşe yazarından daha fazladır. İnternet
Mahir gibi tipler de oluştu.
PROJEYİ KAPTIRMAK
İSTEMEDİM
- Dergiciliği özlüyor musunuz?
Çok. Ama bir daha
yapamam. Film yapmanın aşığıyım. Hiperaktifim. Film çekerken ürünü
iki ay sonra görüyorsunuz, dergide bir ay sonra internet
sitelerinde ise belki bir dakika sonra... Bir daha o ruha dönebilir
miyim bilmiyorum. Benim için yaptım bitti durumu var.
- Programın formatı tam olarak neye otursun
istiyorsunuz?
Geleneksel medya nasıl hayattan
konularını alıyor ve bunu ekrana taşıyorsa, internet de bir hayat
ve o hayatın konularını biz ekrana taşıyacağız. Programın içeriğini
de zamanla seyirci belirleyecek. Çünkü izleyici fikirleri de çok
önemli bizim için. Videolar olacak mesela. Ben de yakında Tweet
abla olup dertleşeceğim onlarla!
- Televizyona dönmek nasıl
hissettiriyor?
İşin arka kısmında keyfim çok
yerindeydi. Ama bu projeyi yarattığımızda hem ekran önünü hem
prodüksiyonu hem o dünyayı bilen hem de o kadar insanı ekrana
getirebilecek başka bir isim düşünemedik. Bu proje beni çok
heyecanlandırdı, başkasına da yedirmek istemedim. (Gülüyor)
- Siz bu tempoya nasıl ayak
uyduruyorsunuz?
Şimdi hem Levent Kazak hem de Togan
Gökbakar'la film projelerimiz var. Yeni bir internet medyası
oluşturmanın altyapılarını kuruyoruz. Ayrıca televizyon
prodüksiyonları var. Bunları organize ediyorum. Radyo programı da
çok istiyorum ama onu da isteme be kadın!