Velev ki Aydın Doğan İhsanoğlu’na iltifat etti…

Aydın Doğan’ın da İhsanoğlu’nu CB adayı gösterecek siyasal ve yasal gücü olmadığına göre....

ADNAN BERK OKAN

Neymiş?..

Aydın Doğan, sahibi olduğu gazetelerden birinin “En çok okunan ilk üç yazarından biri” olan Ahmet Hakan’a “Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığının benimle ne ilgisi olabilir? Bu iddia, tam bir yalandır, kuyruklu yalandır, iftiranın önde gidenidir” demiş…

Aman, aman, aman...

İktidar medyası yazarlarının kimileri nasıl da sarıldılar o söyleşiye...

Her iktidar köşesinde bir ahkâm, bir ahkâm ki değmeyin yağlı boya....

Yahuuuu!...
Ne var bunda?..

Bir medya patronu çalışanlarından biriyle söyleşi yapamaz mı?..

Medyada dolanan ve “dedikodu” olduğuna inandığı kimi iddialara cevap veremez mi?..

Hem Aydın Bey’in “Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığının benimle ne ilgisi olabilir? Bu iddia, tam bir yalandır, kuyruklu yalandır, iftiranın önde gidenidir” deyişinin “inkâr” olduğunu nereden biliyorsunuz?..

Oradaydınız da bizzat kulaklarınızla mı duydunuz?..

Ben cevap vereyim: Hiçbiriniz o buluşmada yoktunuz…

Hepiniz, alt bölgenizdeki bir delikten atıyorsunuz…

Yok eğer “Aydın Bey söyledi” diyecekseniz ben onun “söylemedim” deyişine inanırım…

“Ekmeleddin Bey’den duyduk” diyorsanız onu açıklayın bari de İhsanoğlu’na soralım…

Ulen yoksa odaya “böcek felan” mı koydunuz keratalar?..

Oldu olacak onu da youtube’da paylaşın da duyalım o teklifi?..

Merak etmeyin…

Eğer varsa aralarında öyle bir muhabbet, her ikisinin de “montaj, dublaj” falan demeyeceklerine iddiaya girerim…


Haaaa!.,

Deseydiniz ki; “Aydın Doğan, Cidde’ye gittiğinde Ekmeleddin İhsanoğlu’nu da ziyaret etmiş ve ‘Gönlüm sizin cumhurbaşkanı olmanızı istiyor’ demiş” amenna ve saddakna…

Diyebilir…

Hatta demiştir de…

İyi ama…

Meselâ Rupert Murdoch, Erdoğan’ı ziyarete gitse ve şöyle dese:

“Sizi başkanı olarak görmeyi çok isterdim…”

Bu nedir?..

Bir başkanlık teklifi mi?..

Yoksa iltifat mı?..

Murdoch’un, Erdoğan’ın başkanlık yarışlarına katılmasını teklif edecek yasal bir gücü olmadığına göre sevimli bir iltifattır tabii ki…

Peki…

Aydın Doğan’ın, Cidde’ye gittiğinde Ekmeleddin İhsanoğlu’nu da ziyaret etmesi ve “Gönlüm sizin cumhurbaşkanı olmanızı istiyor” demesi (Tabii ki demişse eğer) nedir?..

Teklif mi?..

İltifat veya temenni mi?..

Aydın Doğan’ın da İhsanoğlu’nu CB adayı gösterecek siyasal ve yasal gücü olmadığına göre ya iltifattır, ya temenni…


Peki…

Bir gazete patronunun saygı duyduğu bir kişiye iltifat etmesi veya onu ülkesinin “resmî en yüksek” makamında görmek istediğini söylemesi ayıp mı?..

Değil elbette…

Suç mu?..

Asla…

Madem ayıp değil, suç değil…

Medyadaki bazı meslektaşlarımıza ne oluyor?..

Neden kafayı Aydın Doğan’ın İhsanoğlu’na CB’lığı teklif ettiğini iddiasına takıyorlar?..

Ben anlayamadım…

Anlayan varsa bana da anlatsın…

 

 

Özür diliyorum ama?..

Daha önce de Yılmaz Özdil’i alkışladığımda veya “Günün Köşe Yazarı” seçtiğimde abuk sabuk mailler gelir ve Özdil’i taltif ettiğim için eleştirilirdim…

Bir ara çok satan kitaplarında Balyoz tutuklularını savunduğu yazılarının yer aldığı…

Kitabın tanıtımlarında ve imza günlerinde de en çok o yazıların ön plana çıkarıldığı…

Kitapların çok satılıyor oluş sebebinin Balyoz tutuklularının çevrelerine yaptıkları duyurular olduğu ve benzeri iddialar çok geliyordu…

Ama hiçbirini ciddiye almıyordum…

En son üç gün önce bir avukat telefon etti…

Balyoz tutuklularından ama en isimsizlerinden birkaçını savunduğunu söyledi…

Araması için kendisini bana yönlendirdiklerini bildiğim ve yönlendiren dostuma da çok güvendiğim için avukatı dinlemekte bir sakınca görmedim…

Çok ilginç şeyler anlattı…

Ama…

O konulara girmeyeceğim çünkü yargılamalar henüz bitmedi…

Büyük ihtimalle yeniden yargılama yapılacak…

 

Avukatın söylediklerine gelince…

Telefondaki avukat; kendi müvekkillerinin gerçekten suçsuz olduğunu, dosyalarda adlarının geçmesinden başka dedikodusu yapılan eylem ve teşebbüslerle bile hiç ilgilerinin olmadığını anlattı…

Bazı mağdurlara, Yılmaz Özdil’in kendi acıları üzerinden büyük paralar kazandığının söylendiği, en azından ücreti vekâletlerin ödenmesinde yardımcı olması gerektiğinin hatırlatılmasının tavsiye edildiğini belirttikten sonra şunları söyledi:

“Müvekkillerim ve diğer tutuklular çok zor günler yaşadılar. İçlerinde gerçekten de en azından ücreti vekâletlerimizin ödenmesinde güçlükler yaşayanlar çoktu. Yılmaz Özdil’in Balyoz tutukluları üzerinden pirim yaptığı, onların sayelerinde gündeme geldiği ve kitaplarının çok satmasını sağladığı konuşuldu…”

Daha sonra benzer konuşmaları birkaç kişi (Ki hepsi de çok güvenilir kişilerdi) yapınca ikna oldum…

Dün, Ertuğrul Özkök’ün köşesinde Sedat Ergin ve Ezgi Başaran’ın adlarının yanına Özdil’in adını da yazdığını görünce birkaç kişi ile daha görüştüm…

Eğer önceden aralarında konuşup bana ”kumpas” kurmadıysalar Yılmaz gerçekten de o işin ticari avantajını iyi kullanmıştı…

Güvendiğim bir usta gazeteci ise “Fehmi Koru’yu sevmem, o da beni sevmez ama Yılmaz’ın Star Gazetesinin yeni patronajına mealen; ‘Hükümete destek verecek yazılar yazabilirim’ deyişinde yalan olamaz” dedi…

 

 

“Yani?” diye sordum…

“Parayı sever… Aktör gazetecidir… Herhangi bir ideolojisi veya fikri yoktur… Allah vergisi kalemini dilediği her siyasi fikir ve partinin lehinde ya da aleyhinde kullanabilir” dedikten sonra çok ilginç bir de iddiada bulundu.

“Aydın Doğan’ın kendisini kovması için yapmadık zulüm bırakmadı”…

Araya girip sordum:

“Neden kovduracak ki kendisini?”

“Sözcü’de köşesi bile hazır… Hürriyet’ten kendisi ayrılırsa sadece birikmiş tazminatını alabilecek, kovulursa kitaplarından kazandığı kadar parayı da Aydın Bey’den alacak. Sözcü’den alacağı transfer parası da ayrı…”

 

 

Şimdi de bir itiraf…

Bu son söylediklerini yazıp yazmamak için çok düşündüm…

Çok güvendiğim bir dostumdu ama ya fikir jimnastiği yapıyorsa?..

İyi ama…

Daha önce verdiği birçok bilgide tam isabet vurmuştum…

Ya şimdi de doğruysa?..

Ya Aydın Bey’i kendisini kovmak zorunda bırakır ve Sözcü’ye geçerse?..

O zaman da dizlerimi dövmeyecek miydim?..

 

 

Ey güzel insanlar!..

Bunlar, Yılmaz Özdil’in hakkındaki olumsuz iddialar…

Bir de bu özür yazısını yazmama sebep olan bir başka bilgi var…

O da çok değer verdiğim ve inandığım, adalet duygusundan şüphe etmediğim bir dostumdan…

O, Yılmaz’a haksızlık ettiğimi söyledi…

“Balyoz tutuklularının acılarını asla istismar etmedi… Yılmaz zor adamdır ama para konusunda sana yanlış bilgiler aktarmışlar” dedi…

Kitaplarından birinin gelirini de tamamen Balyoz Tutuklularına bıraktığını ifade etti…

“Bana inan” dedi…

Onu dinlerken Yılmaz’a haksızlık etmiş olabileceğimi düşündüm…

Ama…

Yine de yaptığım hata için Yılmaz’dan değil, gazeteciler.com okurlarından özür dileyeceğim…

Neden mi?..

Çünkü…

Yazdıklarım Yılmaz’a zarar vermez…

Ama…

Okurlarımın adaletime ve tarafsızlığıma olan güvenleri sarsılır…

İşte o nedenle gazeteciler.com okurlarından, kendilerini yanıltmış olabilme ihtimali olduğu için özür diliyorum…

adnanberkokan@gmail.com