Vehbi Tülek günün köşe yazarı...
Vehbi Tülek’in bugünkü Türkiye’de “Hediyeleşin, çünkü hediye sevgiyi artırır"” başlığı altında yayımlanan makalesini okuyunca çok duygulandım…
Fuzuli, rüşvetin Müslüman yöneticilerin kanına
girdiği o ilk yıllarda, rüşvetçileri eleştirmek için şöyle
demişti:
“Selâm verdim, rüşvet değildür deyü
almadılar.”
*
Günümüzde de rüşvet tüm hızıyla devam eder, toplumsal çürümeyi
ayak baş parmaklarına kadar yayarken…
“Hediye” unutuldu…
Ve hatta…
Fuzuli’ye nazire
yaparcasına:
“Hediye verdim, avanta değildir diye
almadılar” noktasına gelindi…
*
Gerçekten hediye alıp verenler ise “aptal” hatta “hanutçu” diye anılır oldu…
*
Vehbi Tülek’in bugünkü Türkiye’de “Hediyeleşin, çünkü hediye sevgiyi
artırır"” başlığı altında yayımlanan makalesini okuyunca
çok duygulandım…
Ülkemin medyasında sayıları giderek azalsa da
“Hediye” alıp vermenin erdemini bilen insanlarımızın
halen var olması umudumu arttırdı…
*
Ey güzel
insanlar!..
Lütfen, günün yazarı seçilmeyi hak
eden Vehbi Tülek’in; “hediyeleşerek” sevgiyi, dostluğu, kardeşliği,
yakınlaşmayı tavsiye eden bu yazısını okuyun…
Adı güzel, kendi güzel Muhammed’in dediği gibi; "Müsafeha edin, müsafeha kini, kırgınlığı
giderir. Hediyeleşin, çünkü hediye, sevgiyi artırır, düşmanlığı
giderir."
HEDİYELEŞİN, ÇÜNKÜ HEDİYE SEVGİYİ
ARTIRIR
Muhammed ibn-i Ebî Ya'lâ hazretleri Hanbelî fıkıh âlimidir. 451'de
(m. 1059) Bağdat'ta doğdu. Kâdî Ebû Ya'lâ el-Ferrâ'nın oğludur.
Babasından ve zamanın büyük âlimlerinden fıkıh ilmi tahsil etti ve
talebe yetiştirdi. 526 (m. 1131)’de vefat etti. Bir dersinde
şunları anlattı:
Hediyeleşmenin dinimizde önemi büyüktür. Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), insanların birbirleriyle ilgilerini kesmemesi ve irtibatlarının kopmaması için hediyeleşmeyi emreder, hediyenin, alanı sağır ve kör ettiğini bildirirdi. Yani hediye sayesinde hediye verenin kötü sözlerini duyamaz, kötü işlerini göremez olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Müsafeha edin, müsafeha kini, kırgınlığı giderir. Hediyeleşin, çünkü hediye, sevgiyi artırır, düşmanlığı giderir.)
(Hediyeleşin, çünkü hediye, aradaki muhabbeti artırır.)
(Hediyeleşin, çünkü hediye, dostluğu artırır, kini, düşmanlığı giderir.)
(Talep etmeden verilen hediyeyi kabul edin!)
(İstemeden verileni alın! O, Allahü teâlânın gönderdiği rızıktır.)
(Hediyeyi reddeden, Allahü teâlânın verdiğini reddetmiş olur.)
(Davete icabet edin, hediyeyi reddetmeyin!)
(Hediye, Allahü teâlânın gönderdiği güzel bir rızıktır. Hediyeyi kabul edin ve karşılığında daha güzelini verin!)
(Hediye verene, siz de hediye verin! Eğer verecek bir şey bulamaz iseniz, onun için dua edin ki hediye karşılıksız kalmasın!)
Hazret-i Âişe validemiz, muhtaç bir kadının hediyesini kabul etmeyince Peygamber efendimiz, (O kadın muhtaç olsa da, hediyesini kabul edip ona daha fazla bir şey vermeliydin) buyurdu.
Sahabeden bir zat da, verilen hediyeyi kabul etmeyip, (Ya Resulallah, birinden bir şey alanda hayır yok buyurduğunuz için almadım) deyince, Peygamber efendimiz buyurdu ki: (O isteyerek alınan şeylere mahsustur. İstenmeden verileni alınız!)
Hediye, muhakkak bir mal vermekle olmaz. Selam vermek ve faydalı bir şey söylemek de hediye olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Mümini sevindireni Allahü teâlâ sevindirir.)
(Bir arkadaşın hidayetini artırıcı veya onu tehlikeden kurtarıcı bir söz söylemekten daha iyi hediye olmaz.)
(Hediyenin en iyisi, hikmetli bir sözü öğrenip birine öğretmektir ki, bu da bir yıl ihlaslı ibadet etmekten daha sevaptır.)
(Seferden dönerken, çoluk çocuğunuza yararlı bir taş da olsa, hediye getiriniz.)