Vedat Milor menemenin tarihini paylaştı
Vedat Milor, Hürriyet gazetesindeki bugünkü köşesinde, bu konuya yer ayırırken, yazısında menemenin tarihinden bahsetti.
Yemek uzmanı Vedat Milor geçen hafta sosyal medyada
bir anket paylaşmıştı. Milor, takipçilerine "Menemen soğanlı mı
olur soğansız mı" diye sormuş, sosyal medyada da menemen tartışması
yaşanmıştı. 437 bin kişinin katıldığı ankette "menemen soğanlı
olur" diyenler yüzde 51 ile kazanmıştı. Anket sonuçlansa da
tartışma da bitmemiş, menemene soğan konmayacağını iddia edenler
sonucu eleştirmişti.
Vedat Milor, Hürriyet gazetesindeki bugünkü köşesinde, bu
konuya yer verdi. Milor yazısında, menemenin tarihinden bahsetti.
"Menemenin, soğanlı yumurtanın dönüşümüyle ortaya çıktığı
düşünülebilir" diyen Milor, "Ama kesin yargı yanlış olur. Çünkü
bunu destekleyecek tarihsel bulgu yok" diye belirtti.
Milor, Oktay Özengin'in çalışmasından faydalanarak,
"Menemenin Giritlilerin Menemen’e göç etmesiyle ortaya çıktığını
gösteren bir araştırma var" diye belirtirken, "Tarihçi Özengin, bu
yemeğin Menemenlilerle civara göç eden Giritliler arasındaki
etkileşimden doğduğunu söylüyor" diye ifade etti.
Vedat Milor'un yazısının ilgili kısmı şu
şekilde:
"Gelelim tarihsel boyuta... Sahanda soğanlı yumurtanın
15’inci yüzyılda saray mutfağındaki önemli yemeklerden biri
olduğunu biliyoruz. Tarihçilerin söylediğine göre; biberin yaklaşık
o dönemde, domatesinse çok daha sonra Osmanlı’ya geldiğini göz
önünde bulundurursak menemenin, soğanlı yumurtanın dönüşümüyle
ortaya çıktığı düşünülebilir.
Ama kesin yargı yanlış olur. Çünkü bunu destekleyecek
tarihsel bulgu yok. Öte yandan menemenin Giritlilerin Menemen’e göç
etmesiyle ortaya çıktığını gösteren bir araştırma var: Oktay
Özengin’in çalışması... Bu çalışmaya dayalı olarak da Sayın Mehmet
Yaşin’in 22 Haziran 2016 tarihinde Hürriyet’te güzel bir yazmış.
Yaşin büyük ihtimalle menemenin Güney Fransa ve İtalya’da bağ
işçileri arasında ortaya çıktığını düşünüyor. Olabilir. Bask
bölgesinde ‘piperade’ diye bizim menemene benzeyen bir yemek çok
popüler. O civarın nefis bir acı olmayan kırmızıbiberi var:
‘espelette’. ‘Piperade’nin olmazsa olmazı. İçinde soğan, sarmısak,
yumurta, domates de var. Jambonlu versiyonlarını da gördüm. Akşam
tek bu yemek çıkacaksa Bask aileler bunu tercih ediyor ve yanında
‘tannat’ üzümünden güçlü bir roze şarap açıyor. Bizde de yumurtayı
pastırma, sucuk, kavurma, kıymayla yemek bir gelenek ama o zaman
genelde domates kullanılmıyor. Tarihçi Özengin, bu yemeğin
Menemenlilerle civara göç eden Giritliler arasındaki etkileşimden
doğduğunu söylüyor. Menemenlilerin etli, patatesli ve domatesli bir
nevi güveç yemeği var. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Menemen’e
yerleştirilen Giritli muhacirler yoksul. Et yerine protein değeri
yüksek olan yumurta kullanıyorlar. Patatesin yerine de soğan ikame
ediliyor. Biber sonradan giriyor. Değerli Murat Bardakçı da harika
üslubuyla etimolojik açıdan ‘menemen’ mi yoksa ‘melemen’ mi
sorusundaki bulguların yetersizliğine dikkat çekmiş. TDK
değişikliğe gidene kadar ‘menemen’ diyebileceğimiz bu
domates-soğan-biberli yumurta yemeği pratik, lezzetli ve hemen
herkes tarafından seviliyor. 1930’lu yıllardan itibaren de,
Menemen’den başlayarak lokantalara giriyor ve zamanla ülkemizin her
tarafına yayılıyor.
Her sabah evde bir soğan kokusu
Bildiğim kadarıyla bu işin tek ciddi araştırıcısı olan Oktay
Bey’in 'Menemen soğansız kabul edilemez' dediğini görünce içim
ferahladı. Ama pozisyonumu da azıcık değiştirdim. Çünkü bu
tartışmadan esinlenen kızım Ceylan Handan kahvaltıda hep soğanlı
menemen istiyor. Sabahları soğan kokusuyla uyanıyorum. Ben de yesem
sorun yok ama sabah kahvaltım; içinde badem sütü, zencefil,
zerdeçal, chia falan olan, yulafla kinoa karışımı bir bulamaç. Ben
‘sofistike köpek maması’ dediğim bu bulamacı yerken karşımda
soğanlı menemen yenmesine dayanamıyorum. Bundan sonra başkalarına
soğansız menemen tavsiye edeceğim ama kendim yediğimde mis gibi
soğanlı olacak!
Ruhu okşuyor ve mideyi bayram ettiriyor
Şaka bir yana, bir yemeğin gastronomik olarak nasıl olması
gerektiğiyle tarihsel orijini birbirinden farklı konular. İşte
burada devreye öznellik ve nesnellik giriyor. Soğanlı-soğansız
menemen meselesi geçen haftalarda tartıştığım; rakının balıkla uyum
sağlamaması konusu gibi bariz değil. O zaman bazı okurlarım bunun
kişinin zevkine bağlı bir şey olduğunu söylemişti.
Bense hayatta her şeyin pek tabii zevklere ve tercihlere
indirgenebileceğini ama bunun gastronomik açıdan ne olduğuyla
alakası olmadığını belirtmiştim. İşte tercih meselesi bu menemen
konusunda anlam kazanıyor çünkü menemende kullanılan ürünleri üst
düzeyde tutmak ve doğru oranlarda birleştirme dışında soğanlı mı
yoksa soğansız mı olacağı kişinin zevkine bağlı denebilir. Öte
yandan, ‘menemen domatessiz mi yoksa domatesli mi olmalı’ diye
sorsam yüzde 99 'Domatesli' derdi. Ve haklı olurlardı çünkü yumurta
ve domates arasında iyi bir tat uyumu var. Ama peki İtalyan olsak?
Biliyorsunuz İtalyanlar domatese tapar, yumurta da sever. Ama
diyelim kasım ayındayız ve elimizde beyaz trüf var. Yumurtayla
beyaz trüf bileşimi efsane. Domates de koyalım mı? Bunu yapmayı
hayal bile eden İtalyan aşçı sınır dışı edilir. Trüf, yumurta
dışındaki malzemelerle gider ama asiditesi güçlü bir meyve olan
domatesle asla! Ama soğan, biber, domates uyumu bu ürünleri tanıyan
her kültürde kabul edilen bir bileşim. Bu üçlüye kızarmış patlıcan
da yakışabilir. Önemli olan birbirini tamamlayan ürünleri doğru
oranlarda birleştirmek. Sonuç öyle olmalı ki yeni bir malzeme
eklesen ya da çıkarsan, oranları değiştirsen, dengeyi bozuyorsun,
potansiyeli yakalayamıyorsun. Söylemesi yapmasından kolay. Bu
yüzden iyi bir menemen gibi hem ruhu okşayan hem mideye bayram
ettiren yemekler az!"