Vedat Bilgin
Öcalan’ın bile hem de cezaevinde, “ben aldatmam ve aldatılmam” dediği bir dünyada, “biz Türkler çok kolay aldatılırız” itirafından başka bir şey değildir…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi danışmanlarından Vedat Bilgin’in dünkü Akşam’da “Sosyalizmden sonra Rusya” başlığı altında yayımlanan makalesini okuduktan sonra şunları gördüm:
- Vedat Bilgin, S.S.C.B’nin neden dağıtıldığını (Dağıldığını değil) halen anlayamamış…
- Komünist Rusya'nın 1989'dan önce sanayi toplumuna (Lada üretimiyle mi?) dönüştüğü görüşüne nasıl vardığını bir türlü anlayamadım…
- Rusya’nın mevcut sistemini T.C. Cumhurbaşkanı danışmanı olarak mı eski bir MHP Genel başkan danışmanı olarak mı övdüğünü merak ettim.
- Rusya’daki mevcut sisteme düzdüğü övgünün Türkiye için demokrasinin lüks olduğuna işaret ettiğinin farkında değil mi?..
- Türkiye’yi yönetenler gerçekten de ülkemiz üzerinde bir “Batı vesayeti” olduğunu düşünüyorlar mı?..
- Düşünüyorlarsa AB Tam üyelik müzakerelerinin yürümesi mümkün mü?..
Vedat Hoca bunları bir yazar olarak da cumhurbaşkanı danışmanı olarak da yazmış olsa benim için fark etmez…
Zira…
Bu görüşler Türkiye’de giderek yükselen “AB Tam üyelik” taraftar sayısını görmemek…
Bu yükselişi istememektir…
Bilgin'in görüşlerinin mealen tercümesi
şöyledir:
"Demokrasi Türkler için lükstür... Bir süre Putin
demokrasisiyle yönetilmeliyiz..."
AB ülkelerine “siz
vesayetçisiniz, bize kazık atıyorsunuz”
dayılanmasını ise Cumhurbaşkanı adına
yapmaktır…
Yani…
Kaybetmektir…
Çünkü…
Türkiye bir Avrupa ülkesidir…
Öcalan’ın bile hem de cezaevinde, “ben aldatmam ve aldatılmam” dediği bir dünyada, “biz Türkler çok kolay aldatılırız” itirafından başka bir şey değildir…