Vay beee!.. Meğer padişahlarımız Yahudi imiş!..
Diyor ki Koca Usta: "Kanuni'den sonra Osmanlı padişahları, Hazar Türk Yahudileridir…"
ADNAN BERK
OKAN
Koşşşş moderatör koşşş!...
Batan Tarihin tezi bunlaaarrr!..
Kapanın elinde kalıyor konuuuuu…
Bir haftada gelmez kavganın sonuuuu!
Yumruklaşma garanti…
Reyting yakalanır pek janti!...
Koşşşş moderatör koşşş!...
Ne alâka mı?..
Söyleyeceğim ama biraz muhabbet daha…
Yok efendim geyik değil…
Taze taze…
Sıcacık bir konu…
Velev
ki...
Muhteşem Yüzyıl gösterime girmeden önce biri geldi ve
senaryoyu yazan Meral Okay’a:
“Var ya” dedi… “Senin bu dizi ortalığı
ayağa kaldıracak… Şimdiye kadar sadece Kurtlar Vadisi’ne nasip
olmuş bir bedava reklâm kampanyasının elleri üzerinde tavan
yapacak…”
Meral Hanım ne düşünürdü?..
Meselâ:
“Git işine yaaaa” diye başlayıp… “Kanal D,
Star veya atv’de olsaydı tamam ama Show’da olmaz… Onlar ne domuzdur
onlar… Onlar bilmez mi dizi üzerinde yapılacak tartışmanın reklâm
yerine geçeceğini?.. Gâvuruna bilirler… Gâvuruna bildikleri için de
tartıştırmazlar” diye mi devam ederdi?..
Yoksa şöyle mi söylerdi:
“Ay vallahi ağzından bal damlıyor… Tanrı söyletiyor”…
Ne derdi bilemem...
Ama…
Olan oldu…
Ekranlar tartışmayla doldu…
Osmanlıcıların yüzleri soldu…
Yapımcılar yolunu buldu…
Ve derken…
Horoz öttü erken…
Bu kez de Hıncal Usta çıktı meydâne…
İddiası her kavgaya bahane…
Nasıl mı?..
Haydi, hep birlikte bakalım..
Uluç Usta ne diyor o husuta?..
Buyurun efendim sizi şöyle alayım…
Ve göreceklerinize şaşırmayın…
Neye mi?..
Hıncal Uluç'un, SABAH’taki,
Diyor ki Koca Usta:
"Kanuni'den sonra Osmanlı padişahları, Hazar Türk
Yahudileridir…"
Bir dakika yaaa!...
Niye ayağa fırladınız öyle!..
Hıncal Usta’nın kendi fikri değil bu...
Kimin fikri peki?...
Cahit Ülkü isimli bir yazarın...
Daha doğrusu “Son Hazaryalı" romanından çıkan
sonuç bu…
Diyeceksiniz ki: “Kim bu Cahit Ülkü?”..
Vallahi cahilliğime verin çünkü ben de Hıncal
Usta’nın köşesini okuyunca duydum adını…
Bazılarınız “Ne var bunda kardeşim?.. Yahudiler de insan
değil mi?” diye sorabilir…
İnsan olmasına insan da…
Burası da Türkiye kardeşim!..
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, kökeninde
Ermenilik olduğunu iddia eden bir
CHP milletvekilini (Canan Arıtman) kendisine
hakaret ettiği gerekçesiyle dava etti…
Ve kazandı…
Yani…
Yerel mahkeme bir Türk Müslüman’ına
“Ermeni” demenin “hakaret”
sayılacağına karar verdi…
Yargıtay da yerel mahkemenin bu kararını
onayladı…
Bu ülkede değerli bir gazeteci - yazar “Ermeni”
olduğu için öldürüldü…
Katil zanlısının önümüzdeki yıl tahliye edileceği konuşuluyor
şimdi…
İşte bu ülkede kalkmış, “Ne var bunda kardeşim?.. Yahudiler
de insan değil mi?” diye soranın yüzüne bakıp bir elle
boşlukta ampul çevrilir…
Tarih tezi
bunlaaarrr!..
Şimdi de bu büyük ve tartışılası, ekranlarda tozu dumana katası
iddianın nasıl ortaya çıktığına geleyim…
Uluç Usta fena halde üşüttüğü için hafta sonu
evdeymiş…
Medyada yapılan saçmaları (“Muhteşem Yüzyıl” demek istiyor)
mecburen okurken aklına Son Hazaryalı romanı
gelmiş…
“Ya Son Hazaryalı film yapılsaydı” diye düşününce
tüyleri ürpermiş…
Meğer Son Hazaryalı roman değil adeta bir
“tarih Tezi” imiş…
“Vaaauuuvvvv!” demeyin lütfen…
Boru değil, Usta söylüyor…
Peki…
Romanın bir tarih tezi olması nereden geliyor?...
Hıncal Usta’nın kaleminden okuyun…
Arthur Koestler'in 13. Kabile tezine
dayalı.. Koestler, Hitler'in kestiği Avrupa
Yahudilerinin aslında Museviliği kabul etmiş
Hazar Türkleri olduğunu iddia eder.
Cahit Ülkü'nün
İnkılap yayınlarından çıkan Son
Hazaryalı adlı bir nefeste okuduğum kitabında
Hürrem bu Hazarya kalıntılarında
doğmuş bir Yahudi kızıdır. Hazarlar darmadağın
olunca, Sevgilisi İspanya'ya kaçar.
Hürrem esir olarak İstanbul'a satılır. Saraya
sızmayı, Kanuni'nin gözüne girmeyi başarır.
Sıra Osmanlı'nın başına bir Yahudi Hazaryalı'yı
geçirmeye gelmiştir. İspanya'daki sevgilisini İstanbul'a getirtir.
Kanuni'yi boynuzlar. Onunla yatar, hamile kalır ve
tarihlere Sarı Selim olarak geçen
şehzade doğar.
Onun tahta geçmesi için, önündeki engellerin kalkması gerekir.
Hürrem Kanuni'nin önceki karısından olma, halkın ve askerin çok
sevdiği Şehzade Mustafa'nın idam fermanını
Kanuni'den almayı başarmakla kalmaz, kendi doğurduğu
Şehzade Beyazıt ve Mehmet'i bile
idam ettirir. Çünkü onların babası Kanuni'dir.
Oysa Hürrem tahta saf kan bir Yahudinin geçmesini planlamıştır.
Başarılı olur. Selim tahta çıkar.. Yani, Kanuni'den sonra
Osmanlı padişahları, Hazar Türk Yahudileridir romana
göre....
Ne güzel
kavga edilir!...
Yol burada biter…
Daha ne yazayım?..
Adam “Tarih Tezi” diyor…
“Adam” dediğime bakmayın…
Sıradan biri değil bunu söyleyen…
Koskoca Hıncal Usta…
O boş konuşmaz bir hususta…
Söyleyin dostlar!..
Olur mu bundan güzel tartışma?..
Olur mu bundan güzel kitap reklâmı?..
Cahit Ülkü Allah’ın sevgili
kuluymuş...
Ki romanı değerli sinema, film, müzik, futbol, basketbol,
voleybol, siyaset, sosyoloji, tıp ve bilumum
magazin konularının büyük eleştirmeni Uluç
Usta’nın eline geçmiş…
Anası onu Kadir gecesi doğurmuş…
Koş yeni baskılar için hazırlık yap…
Birinci baskı 300 küsur satmış…
Ama...
Roman ekranlara düştü mü 300 bin satış garanti…
Eh
yani…
Sen de aabini görürsün bu arada her halde…
Bu konu tartışılırken ne güzel kavga edilir!...
Bir tarafa Fikri Akyüz ve Rasim Ozan
Kütahyalı…
Diğer tarafa Ümit Zileli
ve Mehmet Faraç…
Reyting için ne muhteşem araç…
Kavga var tekme tokat…
Yeme de yanında yat!..
Koşşşş moderatör koşşş!...
Batan tarihin tezi bunlaaaarrr!...
Kapanın elinde kalıyor bu konu…
Bir haftada gelmez kavganın sonuuuu!
Yumruklaşma garanti…
Reyting yakalanır pek janti!...
Daha ne istiyorsunuz aabilerim, ablalarım!..
Mizah
yazarları sevilir tabii
Gazetelerimizin en okunur, en sevilir yazarlarına dikkat
edin...
Hepsi olayları yorumlarken ironi katanlar,
sevimli bir tarz
kullananlar...
Milliyet'te Hasan Pulur 80
yaşında ve halen çok okunuyor...
Ondan sonraki kuşaktan Mehmet Barlas eğlenerek
yazıyor makalelerini...
Dönün bakın Yılmaz Özdil'e...
Salih Tuna'ya...
Ahmet Kekeç'e...
Ve tabii ara kuşak Bekir Coşkun'a...
Ve hatta bu yazarların arasına Ahmet Hakan'ı da
katabiliriz...
Adını andıklarımın hepsi siyaset yazarı aynı zamanda...
Ama işi gırgıra vuruyorlar...
"Ben yazarım, Başbakan okur ve Türkiye kurtulur"
diyenler değil...
Ve yazarlığın en zorudur siyasetin mizahını yapmak...
Efendim bazen (bu makalede olduğu gibi) ben de denemeye
kalkıyorum...
Beceremediğimin farkındayım ama...
Bu memleketteki olaylar öyle komik ki ciddiye alıp
yazmaya da gönlüm razı değil...
Mizah yaptığımı zannediyorum, umarım sululuk düzeyine
çıkmamışımdır...
Öyle olduysa affola!..