Vatan yazarı köşe yazarlarını diline doladı!
Vatan yazarı eski siyasetçi Erol Çevikçe köşe yazarlarına ilginç bir eleştiri getirdi. İşte Çevikçe'nin o yazısı...
2003 yılı aralık ayından beri Vatan gazetesinde
köşe yazan siyasetçi Erol Çevikçe bugün köşesinde
köşe yazarlığı konusunda çarpıcı analizler kaleme aldı.
"Köşe yazarı olmanın dayanılmaz hafifliği"
başlıklı yazısında Çevikçe, "Türkiye'de oldum olası her
şeyin modası vardır. Köşe yazarlığının modası ise Turgut Özal'ın
başbakanlığıyla başladı. 28 Şubat 1997 dolaylı askeri müdahalesiyle
de, dizi yıldızları gibi bir moda ürüne dönüştü."
diyor ve şöyle devam ediyor:
"Bazıları çabuk parlayıp birden sönüyor. Özünde bir şeyi
olan çok azı, ancak bir süre kalıcı oluyor. Birileri de işin
tılsımını çözmüş olmalı ki, reytingini sıkı tutuyor. Bunların
zekâsı, magazincilere taş çıkartır. Kalemlerinin boy hedefi,
olaylardan, sorunlardan daha çok kişiler; iş adamı, ekrandaki
yıldız, futbolun İmparatoru ya da bir yer altı babası gibi. Elbette
gündemindeki öncelik politikanın tepesindekiler. Çünkü meraklı
okurun istediği odur zaten. Moda yazar kalmanın kestirme yolu, orta
sınıf okuru arkasından sürükleyebilmektir. Onun, içini
boşaltmaktır! Yeter ki olabildiğince duygularını tahrik
edebilsin!
Dedik ya, modada kalmak için güncel olanla uğraşmak gerek. Onlar için bizim ülkenin politikacısı da dünyada eşi bulunmaz bir fırsattır. O, bir yerde üstsüz mayolu, bir başka yerde türbanlı. Bazen ABD senaryolarının başoyuncusu, bazen Hamas'çı. Bir gün, Taliban'cı Hikmetyar'ın dizinde, daha sonra sağ eli, Beyaz Saray'da Bush'un omzunda. Kimisi, paraşütle geldiği genel başkanlıkta bir yıl bile kalamaz, bir başkası partisini 40 yıl kimselere bırakmaz. Değme aktörlere taş çıkartırcasına, rol gereği gözyaşı döken başbakanımız bile var.
İyi kötü özgürce yazıp çizilen demokratik ülkelerin hiç
birinde bizdeki kadar çok sayıda köşe yazarı bulamazsınız. Bilinen
gazetelerin sosyal, ekonomik ve siyasal konularda ancak bir elin
parmakları kadar yazarı vardır. Onlar da, ya üstün yetenekleri ya
da yılların birikimi sayesinde o köşeyi alabilmiştir. Bir zamanlar
bizde de öyleydi. Şimdilerde öyleleri için eski tabirle, "Babı Ali"
salt ekmek kapısı oldu. Ya da patron kurbanı!"
Çevikçe'nin yazısının tamamını okuyabilirsiniz.