Vakit Gazetesi intihal mi yaptı?

Bugünkü Vakit Gazetesinin manşetinde yer alan haberin intihal olduğu iddia ediliyor.

Şimdi de Vakit Gazetesi hakkında intihal suçlaması...

Bugünkü Vakit Gazetesinin manşetinde yer alan haberin intihal olduğu iddia ediliyor. 

İki gün önce 8sutun.com yazarı Burak Orhan'ın yazısı Vakit Gazetesi tarafından kaynak gösterilmeden sanki kendi haberleri gibi kullanıldı.

Vakit Gazetesi muhabiri Kenan Kıran habere kendi haberi gibi imza attı. 
 
Hatta Burak Orhan'ın yazısı aynı zamanda Vakit Gazetesi'nin internet sitesi Habervaktim.com'da da yayınlandı.

Medya Hayat olarak soruruz: Buna rağmen kaynak gösterilmemesi basın ahlakı açısından doğru mu?

VAKİT GAZETESİNDEKİ HABERİN METNİ İSE ŞÖYLE:
 
CHP raporunda 3’lü çete

Hükümetin ‘demokratik açılım’ sürecine karşı çıkan CHP, 1996’da hazırlattığı ‘Yüksekova Raporu’nda, Güneydoğu’da yaşanan sıkıntılara değinerek, özel tim-asker ve koruculardan oluşan çetelerin varlığına işaret ediyor. Aynı CHP’nin bugün açılıma ‘takoz’ olması ise ilkesizlik olarak yorumlanıyor...

KENAN KIRAN / İSTANBUL

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) geçmişini nasıl inkar ettiğini gözler önüne seriyoruz.

AK Parti Hükümeti’nin ülkede akan kanın durdurulması için başlattığı ve birçok sivil toplum örgütünün desteklediği barış ve kardeşlik açılımına karşı çıkan CHP’nin, 1996 yılında bölgede akan kanın durması için rapor hazırladığı ortaya çıktı.

CHP 1996’DA “ÖNLEM ALINMAZSA İÇ SAVAŞ ÇIKAR” DİYE RAPOR YAZMIŞ

Necip Baskın'ın Hakkari Yüksekova'da kaçırılması ve fidye istenmesi sonucu ortaya çıkan olayları incelemek üzere bölgeye giden CHP heyetinin hazırladığı “Yüksekova Raporu”nda, çarpıcı tespitler yer alıyor.

Raporda; bölgedeki vatandaşların, komünist de, sosyalist de olsa, eğer Türk kökenli ise MHP’li olarak, Kürt kökenli ve MHP yöneticisi de olsa PKK’lı olarak kabul ve işlem görmekte olduğu ve potansiyel suçlu sayıldığı belirtilerek, “Daha şimdiden; özel tim ile korucu sistemlerinin kaldırılacağı sonrasının önlemleri alınmalıdır. Aksi takdirde, bölge insanı tam bir iç savaşla birbirlerini boğazlayacaktır” deniliyor.

CHP milletvekillerinin hazırladıkları “Yüksekova Raporu”nda, özel tim-asker- korucudan oluşan çetelerin uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı, fidye ve haraç toplamak amacıyla cinayetler işlediği ileri sürülüyor. Raporda, iç savaş uyarısında bulunularak, önlem alınması gerektiği belirtildi.

İŞTE O RAPOR

CHP milletvekillerinin, 29 Eylül-1 Ekim 1996 tarihlerinde Van, Yüksekova ve Hakkari'de CHP il, ilçe yöneticileri, kaçırılarak "fidye istenen" Necip Baskın, amcası Tahir Baskın, Yüksekova Cumhuriyet Savcısı, Hakkari Belediye Başkanı, Hakkari Valisi, çok sayıda muhtar ve vatandaşla görüşerek hazırladığı raporda, çarpıcı tespitler yer alıyor:

“ÇETEDE, BAZI TABUR VE TUGAY GÖREVLİLERİ DE VAR”

(…)

“İllegal Örgütlenme: Görüştüğümüz sade vatandaştan yetkililere kadar; bölgede devlet adına görev yapan, güvenlik kurumlarında görevli bazı şahıslardan oluşan illegal bir örgütlenmenin, çetenin olduğu söylenmekte ve kabul edilmektedir. Bu çetenin üst yönetiminin, Kahraman Bilgiç, korucu başı, özel tim sorumlusu, daha önce yörede görev yapmış, bazı tabur ve tugay görevlilerinden oluştuğu ifade edilmektedir. Bu çetenin 1993'de oluştuğu ilk eylemi Beşbulak'ta ortaya koyduğu söylenmektedir. Çete mensupları bu köyde, köylülerle çatışmaya girer, Sabri Dara vurularak öldürülür. Çatışma yerinden kaçarlarken, bir telsiz düşürülür. Telsizin taburun zimmetli demirbaşı olduğu görülür ve suç duyurusu yapılarak, Cumhuriyet Savcılığı'na teslim edilir. Ancak halen bu olayın üzerine gidilmemiştir.

Bu tarihten itibaren bölgede meydana gelen (21.03.1996 tarihli E. Karakaş, M. Yıldız, M. Işık arkadaşlarımızın hazırladığı raporda sıralanan) bütün faili meçhul öldürme, gasp, fidye alma olaylarının sorumlu ve faillerinin bu çete olduğu söylenmekte ve kabul edilmektedir.”

“DEVLET GÖREVLİLERİNİN KİMLİK VE YETKİLERİNİ KULLANMIŞLARDIR”

(…) 21.03.1996 tarihli 3 milletvekilimizin hazırladığı raporun % 100 gerçekleri yansıttığı Necip Baskın olayıyla bir kez daha kanıtlanmıştır. Bu rapora aynen katılıyoruz.

- Devlet kurumları arasında; sosyal hukuk devleti ilkeleri ile açıklanamayacak yasadışı bir çete örgütlülüğü olmuştur.

- Bu çete mensupları; bireysel çıkarlarını devlet görevlerinin önüne çıkarmışlardır.

- Pis-kirli-kanlı çıkarlarını temin ederken, devlet görevlerinin kimlik ve yetkilerini kullanmışlardır.

“BÖLGEDEKİ VATANDAŞLAR, PKK’LI OLARAK KABUL VE İŞLEM GÖRMEKTEDİR”

- Bölgedeki vatandaşlar, komünist de, sosyalist de olsa, eğer Türk kökenli ise MHP’li olarak, Kürt kökenli ve MHP yöneticisi de olsa PKK’lı olarak kabul ve işlem görmektedirler. Ve potansiyel suçlu sayılmaktadırlar. Kürt kökenli bir muhtarın değerlendirmesi şöyledir: "Bu devletten soğumamız, bu devlete düşman olmamız için ne yapılması gerekiyorsa, bugüne kadar o yapıldı."

- Özel tim ve korucu sistemleri vatandaşla devletin düşman hale gelmesinde en sorumlu kurumlardır.

Raporda; özel tim ile korucu sistemlerinin kaldırılacağı sonrasının önlemleri alınması gerektiği, aksi takdirde, bölge insanının tam bir iç savaşla birbirlerini boğazlıyacağına dikkat çekildi.

MEDYA HAYAT