Vahdet yazarı yazdı, Cumhuriyet yazarı kızdı, Salih Tuna cevap verdi!
Aydın Engin'in bu yazısına ise yanıt Vahdet'ten değil, Yeni Şafak'tan geldi. Salih Tuna, "Hadi kişneyin bakalım beyefendi" başlıklı yazısında Cumhuriyet yazarına sert yüklendi
GAZETECİLER.COM -
Cumhuriyet yazarı Aydın Engin'in dün köşeisnde yazdığı "Beyni tezekten bir zihniyet ve Leyla Zana" başlıklı yazısına Yeni Şafak'tan Salih Tuna yanıt verdi.
İşin ilginç yanı, Aydın Engin'in Leyla Zana ile ilgili yazısında konu edindiği yazarın, Salih Tuna değil, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yazarlık dersi veren, RTÜK üyeliği yapan, Türkiye Yazarlar Birliği’nin kurucusu, eski genel başkanı ve Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı başkanı D. Mehmet Doğan olmasıydı.
MEHMET DOĞAN YAZDI, AYDIN ENGİN KIZDI, SALİH TUNA CEVAP VERDİ
Aydın Engin, Mehmet Doğan'ın Vahdet gazetesindeki köşesinden bir alıntı yapıyor ve "Şimdi ona bilgelik isnad ediliyor……. bu tezeğinde boncuk bulunmak istenen hatun ……. Leyla garip ve zır câhil bir hatundur, bir projedir. " cümlelerine tepkisini şöyle dile getiriyordu:
Mideniz kaldırırsa Vahdet gazetesinden yazının tümünü okuyun. Ama bu alıntılar bence yeter.
Söz konusu sadece bu D. Mehmet Doğan nam zat olsaydı “Mehmet Doğan adında biri, tatara titiri” der geçerdim.
Ama bu bir zihniyet.
Sahiplerinin kafalarının içi tıklım tıklım tezek dolu bir zihniyet… Desmond Tutu ile, Şirin Ebadi ile, Noam Chomsky ile, Vedat Türkali ağabeyim ile aynı kurulda yer verilecek kadar saygın ve değerli bulunan Leyla Zana’yı böyle görüp tanımlayan bir zihniyet…
Ve bu zihniyet iktidarda olmanın gücüyle kendileri gibileri çoğaltmak için dörtnala kalktı. Duyduğunuz kişnemeler onlara ait…
YANIT VAHDET'TEN DEĞİL YENİ ŞAFAK'TAN
Aydın Engin'in bu yazısına ise yanıt Vahdet'ten değil, Yeni Şafak'tan geldi. Salih Tuna, "Hadi kişneyin bakalım beyefendi" başlıklı yazısında Cumhuriyet gazetesinden bir zat-ı muhterem, Leyla Zana hakkında “yakışıksız” ifadeler kullanan bir yazarın üzerinden adeta, “zihinsel soykırım” gerçekleştirmiş. dedi ve şöyle devam etti:
HANGİ ARA GÖZÜNÜ BU KADAR KİN BÜRÜDÜ?
Oysa bilebildiğim kadarıyla aklı başında, efendi bir insan evladıydı.
Nerde, hangi ara gözünü bu kadar kin bürüdü, muvazeneyi nasıl bu kadar dağıttı, anlamadım gitti.
Gerçi sürekli takip ettiğim biri de değil, ayda yılda bir rastlarsam, şöyle bir göz gezdiririm yazılarına, o kadar.
Bu sefer, ne yalan söyleyeyim, göz gezdirdiğime de pişman oldum; keşke hiç dönüp bakmasaydım.
TAMAM ZANA HAKKINDAKİ LAKIRDILAR KÖTÜ AMA...
Tamam, Leyla Zana hakkında söz konusu ettiği lakırdılar gerçekten de çok kötü, çok fena.
Lakin kendi sözleri bin kat daha fena.
Eleştiriyle uzaktan yakından alakası yok, hakaret ediyor sadece.
Mesela, “tezek” diyor!
Bununla da kalmıyor.
Hakaret ettiği o yazarın ifadelerini topyekûn bir zihniyete hasrediyor!
Bununla da kalmıyor.
Bu zihniyetin iktidarda olduğuna hükmediyor!
Ne kadar toptancı, ne kadar arsız, ne kadar usaresiz ve idraksiz bir hükümdür bu!
Şu ifadelere bakar mısınız Allah aşkına: “Ama bu bir zihniyet. / Sahiplerinin kafalarının içi tıklım tıklım tezek dolu bir zihniyet… / Desmond Tutu ile, Şirin Ebadi ile, Noam Chomsky ile, Vedat Türkali ağabeyim ile aynı kurulda yer verilecek kadar saygın ve değerli bulunan Leyla Zana'yı böyle görüp tanımlayan bir zihniyet… Ve bu zihniyet iktidarda olmanın gücüyle kendileri gibileri çoğaltmak için dörtnala kalktı. Duyduğunuz kişnemeler onlara ait…”
Nedir bu?
HÜKÜMETE, BİR YAZARIN YAZISI ÜZERİNDEN HAKARET EDİLEMEZ
“Güliver kompleksi” müstahsili bir özgüvene sahip hasbelkader bir aydın bile Türkiye Cumhuriyeti hükümetine, bir yazarın beğenmediği yazısı üzerinden, “tezek zihniyeti” şeklinde hakaret etmez.
Ancak cehalet sarhoşu zıpçıktı tecessüs sahibi bir insan bu denli ölçüsüz, izansız ve insafsız olabilir.
Ancak bariz özelliği bayağılık, baskın kişiliği muvazenesiz madrabazlık olan bir insan bu kadar tozutabilir.
Ve, ancak şaşkaloz şuurlu, samimiyetsiz ve nobran olanlar bu kadar küstahlaşabilir.
Kifayetsiz muhteris olmanın da bir sınırı vardır yahu, bu nedir?
PEKİ MUHALİF YAZARLARA NE DİYECEK?
Hayır yani, bu zat-ı muhterem, Leyla Zana'yla görüşecek diye Erdoğan'ı eleştiren “muhalif” yazarlara ne diyecek?
Onların zihniyeti de mi iktidarda?
Geçenlerde Sözcü gazetesi yazarlarından Emin Çölaşan şöyle yazmıştı: “Türkiye siyasetinde ilginç bir kadın var. Son seçimde yine HDP'den milletvekili seçildi (…) Arkadaş kürsüye çıktı ve yine kendince bir cingözlük sergilemeye kalkıştı. (…) Sonra yağcılığını sürdürdü (…) Bayan Leyla şimdi yeniden Tayyip'e yanaştığına göre (…) İşin ilginç yanı ise HDP'yi hiçbir konuda muhatap kabul etmeyeceğini defalarca açıklayan Tayyip bu randevu istemine olumlu yanıt verdi. Kadınla bire bir konuşacaklar (…) Tayyip'in muhatabı sıradan, ilkokul mezunu bir kadın…”
Soralım şimdi:
Leyla Zana'yı bu şekilde aşağılayan Emin Çölaşan'ların zihniyetiyle 7 Haziran sonrası “blok” kurmaya çalışan zihniyet nasıl bir zihniyettir?
Kendi ifadenizle, “kişneyin” bakalım beyefendi.
Cumhuriyet yazarı Aydın Engin'in dün köşeisnde yazdığı "Beyni tezekten bir zihniyet ve Leyla Zana" başlıklı yazısına Yeni Şafak'tan Salih Tuna yanıt verdi.
İşin ilginç yanı, Aydın Engin'in Leyla Zana ile ilgili yazısında konu edindiği yazarın, Salih Tuna değil, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yazarlık dersi veren, RTÜK üyeliği yapan, Türkiye Yazarlar Birliği’nin kurucusu, eski genel başkanı ve Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı başkanı D. Mehmet Doğan olmasıydı.
MEHMET DOĞAN YAZDI, AYDIN ENGİN KIZDI, SALİH TUNA CEVAP VERDİ
Aydın Engin, Mehmet Doğan'ın Vahdet gazetesindeki köşesinden bir alıntı yapıyor ve "Şimdi ona bilgelik isnad ediliyor……. bu tezeğinde boncuk bulunmak istenen hatun ……. Leyla garip ve zır câhil bir hatundur, bir projedir. " cümlelerine tepkisini şöyle dile getiriyordu:
Mideniz kaldırırsa Vahdet gazetesinden yazının tümünü okuyun. Ama bu alıntılar bence yeter.
Söz konusu sadece bu D. Mehmet Doğan nam zat olsaydı “Mehmet Doğan adında biri, tatara titiri” der geçerdim.
Ama bu bir zihniyet.
Sahiplerinin kafalarının içi tıklım tıklım tezek dolu bir zihniyet… Desmond Tutu ile, Şirin Ebadi ile, Noam Chomsky ile, Vedat Türkali ağabeyim ile aynı kurulda yer verilecek kadar saygın ve değerli bulunan Leyla Zana’yı böyle görüp tanımlayan bir zihniyet…
Ve bu zihniyet iktidarda olmanın gücüyle kendileri gibileri çoğaltmak için dörtnala kalktı. Duyduğunuz kişnemeler onlara ait…
YANIT VAHDET'TEN DEĞİL YENİ ŞAFAK'TAN
Aydın Engin'in bu yazısına ise yanıt Vahdet'ten değil, Yeni Şafak'tan geldi. Salih Tuna, "Hadi kişneyin bakalım beyefendi" başlıklı yazısında Cumhuriyet gazetesinden bir zat-ı muhterem, Leyla Zana hakkında “yakışıksız” ifadeler kullanan bir yazarın üzerinden adeta, “zihinsel soykırım” gerçekleştirmiş. dedi ve şöyle devam etti:
HANGİ ARA GÖZÜNÜ BU KADAR KİN BÜRÜDÜ?
Oysa bilebildiğim kadarıyla aklı başında, efendi bir insan evladıydı.
Nerde, hangi ara gözünü bu kadar kin bürüdü, muvazeneyi nasıl bu kadar dağıttı, anlamadım gitti.
Gerçi sürekli takip ettiğim biri de değil, ayda yılda bir rastlarsam, şöyle bir göz gezdiririm yazılarına, o kadar.
Bu sefer, ne yalan söyleyeyim, göz gezdirdiğime de pişman oldum; keşke hiç dönüp bakmasaydım.
TAMAM ZANA HAKKINDAKİ LAKIRDILAR KÖTÜ AMA...
Tamam, Leyla Zana hakkında söz konusu ettiği lakırdılar gerçekten de çok kötü, çok fena.
Lakin kendi sözleri bin kat daha fena.
Eleştiriyle uzaktan yakından alakası yok, hakaret ediyor sadece.
Mesela, “tezek” diyor!
Bununla da kalmıyor.
Hakaret ettiği o yazarın ifadelerini topyekûn bir zihniyete hasrediyor!
Bununla da kalmıyor.
Bu zihniyetin iktidarda olduğuna hükmediyor!
Ne kadar toptancı, ne kadar arsız, ne kadar usaresiz ve idraksiz bir hükümdür bu!
Şu ifadelere bakar mısınız Allah aşkına: “Ama bu bir zihniyet. / Sahiplerinin kafalarının içi tıklım tıklım tezek dolu bir zihniyet… / Desmond Tutu ile, Şirin Ebadi ile, Noam Chomsky ile, Vedat Türkali ağabeyim ile aynı kurulda yer verilecek kadar saygın ve değerli bulunan Leyla Zana'yı böyle görüp tanımlayan bir zihniyet… Ve bu zihniyet iktidarda olmanın gücüyle kendileri gibileri çoğaltmak için dörtnala kalktı. Duyduğunuz kişnemeler onlara ait…”
Nedir bu?
HÜKÜMETE, BİR YAZARIN YAZISI ÜZERİNDEN HAKARET EDİLEMEZ
“Güliver kompleksi” müstahsili bir özgüvene sahip hasbelkader bir aydın bile Türkiye Cumhuriyeti hükümetine, bir yazarın beğenmediği yazısı üzerinden, “tezek zihniyeti” şeklinde hakaret etmez.
Ancak cehalet sarhoşu zıpçıktı tecessüs sahibi bir insan bu denli ölçüsüz, izansız ve insafsız olabilir.
Ancak bariz özelliği bayağılık, baskın kişiliği muvazenesiz madrabazlık olan bir insan bu kadar tozutabilir.
Ve, ancak şaşkaloz şuurlu, samimiyetsiz ve nobran olanlar bu kadar küstahlaşabilir.
Kifayetsiz muhteris olmanın da bir sınırı vardır yahu, bu nedir?
PEKİ MUHALİF YAZARLARA NE DİYECEK?
Hayır yani, bu zat-ı muhterem, Leyla Zana'yla görüşecek diye Erdoğan'ı eleştiren “muhalif” yazarlara ne diyecek?
Onların zihniyeti de mi iktidarda?
Geçenlerde Sözcü gazetesi yazarlarından Emin Çölaşan şöyle yazmıştı: “Türkiye siyasetinde ilginç bir kadın var. Son seçimde yine HDP'den milletvekili seçildi (…) Arkadaş kürsüye çıktı ve yine kendince bir cingözlük sergilemeye kalkıştı. (…) Sonra yağcılığını sürdürdü (…) Bayan Leyla şimdi yeniden Tayyip'e yanaştığına göre (…) İşin ilginç yanı ise HDP'yi hiçbir konuda muhatap kabul etmeyeceğini defalarca açıklayan Tayyip bu randevu istemine olumlu yanıt verdi. Kadınla bire bir konuşacaklar (…) Tayyip'in muhatabı sıradan, ilkokul mezunu bir kadın…”
Soralım şimdi:
Leyla Zana'yı bu şekilde aşağılayan Emin Çölaşan'ların zihniyetiyle 7 Haziran sonrası “blok” kurmaya çalışan zihniyet nasıl bir zihniyettir?
Kendi ifadenizle, “kişneyin” bakalım beyefendi.