Ünlü filozofa kitap yazdırtan soruyu kim sordu?
Alain De Botton yeni kitabı "Ateistler İçin Din"i yazarken hangi Türk gazetecinin sorusu ilham kaynağı oldu?
Alain De Botton'un yeni kitabı "Ateistler İçin Din" isimli
kitabını bir Türk gazetecinin sorusundan sonra kaleme aldığını
biliyor muydunuz. Botton'a ilham veren Türk gazeteciyi Radikal
yazarı Kemal Yılmaz köşesinde yazdı.
Çok ilginç bir de ayrıntıya yer verdi Kemal Yılmaz. O Türk gazeteci
artık işsiz, çünkü Alain De Botton'a kitap yazdıran soruyu soran o
gazeteciyi Radikal işten atmış...
İşte Kemal Yılmaz'ın Alain De Botton'a ilham veren
Türk başlıklı o yazısı:
Gündelik hayat filozofu Alain De Botton'un yeni kitabı 'Ateistler
İçin Din' çıktı ve tabii ki yine dünyada ve belki de en çok
ülkemizde büyük ilgi gördü. Kendisinin kılık kıyfate, aşk, seyahat,
statü gibi meselelerden sonra bizim buralarda epey yakıcı bir konu
olan 'din' konusuna el atması üzerine ben de gidip hemen kitabını
aldım. Daha başlayamadım, ama bu arada çok acayip bir şey duydum.
Meğer De Botton'a bu konuda bir kitap yazması için ilham veren kişi
Elif adlı bir Türk kızıymış. Paulo Coelho'nun son kitabındaki ilham
perisi de bir Elif'ti. Ama bunu geçelim, çünkü Coelho'nun ruhani
hayal aleminden çok farklı bir durum var, bu kez gerçek bir Elif
söz konusu.
Olay şöyle. 2009 yılında 'Havaalanında Bir Hafta' kitabı için De
Botton'la e-posta vasıtasıyla röportaj yapan Radikal Cumartesi
muhabiri, çok sevdiği yazara bir de konu teklif eder. Yaklaşmakta
olan yılbaşı vesilesiyle, farklı dinlerde ve ülkelerde de kutlanan
bu yılbaşı geleneği, bunun din ve gündelik hayatla ilişkisi
hakkında merak ettiğini ve onun bu konudaki görüşlerini çok merak
ettiğini yazar. O yazı gelmez, ama aradan iki yıl geçince De
Botton'dan 'din' konulu bir kitap çıkar. Sevdiği yazara kitabını
nasıl da beğendiğini anlatan, bir de o eski yazışmalarını 'kibarca'
hatırlatan Elif'in e-postasına anında cevap gelir. "Sevgili Elif,
kibar sözlerin için çok teşekkürler. Evet, bu kitabı kesinlikle
'yılbaşı mevzuları'na bir cevap olarak okuyabilirsin. Bunu tamamen
unutmuştum ama şimdi gayet uygun görünüyor. Sana çok minnettarım ve
en iyi dileklerimi yolluyorum. Alain."
Eh yazarının da 'durumu uygun' bulması bunu bir edebi komplo
teorisi olmaktan çıkartıp bir gerçeklik haline getiriyor. De
Botton'un minnettar olduğu o gazetecinin adı Elif Türkölmez.
Kendisi son işten çıkartmalara kadar Radikal'de çalışıyordu... Ama
olsun, şu sıralar Der Tagesspiegel'de staj yapmak üzere Almanya
yolcusu. Bakalım belki bu sefer de Günther Grass'a filan ilham
verir, ya da daha iyisini kendi yazar, hiç belli olmaz!
* * *
Geçen hafta İstanbul Bienali'nden çıkanlar, hemen karşılarındaki
billboard'da 'alternatif' bir etkinliğin duyurusunu görüp şaşırdı:
1. Uluslararası Boğaziçi Sanat Bienali. Son zamanlarda yılların
kunumsallaşmış etkinliklerine 'Boğaziçi' ön adıyla alternatifler
geliştirmek adet oldu. Eh, alternatif iyidir. Kentimize bir bienal
yetmez zaten daha çok olsun. Ama, 5 Ekim'de başlayacağı duyurulan
bu 'sanat bienali'ni kim yapıyor (Acaba marangozluk bienali var mı
mesela), neden kimsenin haberi yok, kim katılıyor? Bütün bu sorular
cevapsız kaldı. Ben de girdim internete baktım. Hakketen olacak
galiba bu bienal, şaka filan değil. Fulya Kongre Merkezi'nde,
'dünyada ilk defa 5 bin metrekare kapalı tek parça' salonda bir
bienal düzenlemekle övünen açılışı Kültür Bakanı'nın yapacağı
rivayet edilen Bienal, ilhamını da Hz Mevlana'dan alıyormuş. Şöyle
ki, 1.Uluslararası Boğaziçi Sanat Bienali İstanbul 2011 Hümanist
düşünce ağırlıklı Hz. Mevlana'nın 'tevazuda ve alçak gönüllülükte
toprak gibi ol' nasihatini ve felsefesini kendine model
almaktadır." Bienal, farklı kültürlerin, etnik yapıların 'devasa
bir sevgi yumağı ve kaynağı' olma misyonu üstlendiğini de
açıklıyor.
Bu sevgi yumağını düzenleyen kişi Neşe Banu adlı bir sanatçı. Ben
hiç adını duymadığım, sitede gördügüm resimlere bakılırsa duymamın
pek de mümkün olmadığı sanatçıyı internette araştırdım. Kendi
internet sitesinde aynen şu sözlerle tanıtılıyor: "Türk Cumhuriyeti
2010 Devlet Sanatçısı Neşe Banu sanatçı büyük bir başarı ile dünya
çapında 49 resim sergisi gerçekleştirdi." Bu sergilere bakıldığında
'sanatçı' adı olarak Aden Goldenberg'i kullanan Neşe Banu'nun
özellikle 'Türkiyeyi temsil ettiği' bol himayeli sergilere
katıldığı gözleniyor. Kendisi nerenin devlet sanatçısı onu da tam
anlamadım ama, TC'nin değil. Belki de kendi kendisine bu unvanı
uygun gördü, bilinmez. Sergiye kimler katılacak o da belli değil,
ama duyuruların altında katılmak isteyenler için bir adres
var...
Bienalin afişinde ise Başbakanlık Tanıtma Fonu, TEB, Kültür
Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin logoları var! Yani
bütün bu kurumlar 1. Uluslararası Boğaziçi Sanat Bienali'nin
destekçileri görünüyor. Sanat dünyasında kendini göstermek isteyen
amatör sanatçılara destek olmak için fazla iyi bir toplam. Sonuçta
ya büyük bir şaka söz konusu, ya 'bir tanıdık'a destek olmak işi
epey abartılmış, ya da resmi sanat etkinliği düzenlemek gibi
felaket bir şey gerçekleşmek üzere. Hadi hayırlısı.