Ünal Aysal, Fatih Terim’e aslında ne dedi?

ADNAN BERK OKAN

Son söyleyeceğimi en başta yazayım da içimde kalmasın…

Sonra da neden böyle düşündüğümü açıklarım…

Efendim;

Medyamız “Kötü, münafık insanlar” tarafından istilâ edilmiş durumda…

Medyayı onlar yönetiyor…

Köşeler onların…

TV ekranlarını onlar parsellemiş; ankormanlar onları çıkarıyor ekranlara…

Bunun böyle olduğunu uzun zamandır söylüyorum ama en sonunda öylesine net olaylar yaşıyoruz ki; o düşüncem adeta pekişiyor…

En son Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal’a yapılan haksızlık medyamızın “Kötü insanlar” tarafından istilâ edildiğinin somut kanıtlarından biri…

Önce bir örnek…

 

“Ben o koltuğa yaptım” 

Eski başbakanlardan Prof. Dr. Tansu Çiller, Öcalan’ın Türkiye’ye getirildiği gün İstanbul Ceylan İntercontinental Otel’de bir basın toplantısı düzenlemişti.

Gazetecilerden biri dönemin azınlık hükümetinin başbakanı Ecevit’e mal edilen o başarı için “Sayın Ecevit’i kıskandınız mı?” mealinde bir soru sordu…

Tansu Hanım gülerek “ben o koltuğa yaptım” deyiverdi…

Tabii ki partililer dâhil hemen gülüşmeler başladı…

Hele gazeteciler adeta koptular…

Ertesi gün kimi müzmin Çiller düşmanları hemen “ben o koltuğa yaptım” vecizesini(!) dillerine doladılar…

Oysa Tansu Hanım çok uzun yıllar Amerika’da yaşadığı ve genellikle İngilizce kitaplar okuyup haberleri bile İngilizce dinlediği için bir türlü kurtulamadığı İngilizce düşünme huyu yüzünden öyle söylemişti.

O anda aklından geçen “I made it to thia chair” cümlesiydi.

Yani, “ben o (başbakanlık) koltuğa – makama ulaştım” diye geçmişti aklından ama bunu Türkçeleştirirken “ben o koltuğa yaptım” demişti…

 

Eleman, yani unsur...

Şimdi geleyim Ünal Aysal’a…

Efendiler!..

Ömrünüm yarısından çoğunu Fransızca konuşarak geçiren bir işadamı var karşımızda.

Fransızca düşünmesinden daha doğal ne olabilir ki?..
 

Fransızca düşünen Ünal Aysal, Fatih Terim için “eleman” deyince neden ortalığı ayağa kaldırdınız?..

Ben Fransızca bilmediğim halde, Tansu Hanım’dan gelen tecrübemle Aysal’ın Fransızca düşünmüş olabileceğini tahmin ettim…

Düşüncemin doğruluğundan emin olamadığım için İngilizce – Fransızca yeminli tercümanlık yapan oğlumu arayıp sordum.

“Haklısın baba” dedi, “Fransızcada ‘element’ demek ‘unsur’ demektir. Yani Aysal aslında ‘unsur’ demek istedi; yani Fatih Terim’in Galatasaray’ın özü içindeki temellerden biri olduğunu anlatmak istedi. Zaten ‘eleman’ yerine ‘unsur’ deseydi bu yaygara koparılmayacaktı.”

Sonra da küçük bir gülüş sesinin ardından devam etti:

“Medya da Aysal’ın aslında ‘unsur’ demek istediğini biliyor ama böylesi daha çok işine geliyor; Fatih Terim senin arkadaşın bence ya telefon et söyle ya da bir yazı yaz ve izah et kırılmasın; ortada kötü niyet yok ama Galatasaraylıların Terim’e de başkan’a da ihtiyaçları var…”

 

Sevgili Fatih (Terim);

Oğlumun ricası üzerine yazıyorum…

Sen akıllı adamsın;

zaten medyanın araya nifak sokmak istediğinin farkındasındır…

Bir kere de ben hatırlatayım:

Başkan’ın aklının ucundan bile seni küçümsemek geçmemiştir, geçmez de…

Ama…

Yazılı ve görsel medyamız (içlerinde çok az sayıda ve yeni kuşaktan gelen tertemiz olanları tenzih ediyorum) kötü, münafık, dedikoducu, aşağılık, düzenbaz, haset insanlar tarafından istilâ edildiği için Başkan’ın iyi niyetli bir kelimesiyle sizi birbirinize düşürmeye çalışıyor…

Takma kafanı; işine bak…

Bu arada unutmadan; dün geceki Kasımpaşa maçındaki görünümün de yönetimin de hiç iyi değildi…

Yediğimiz iki gol öncesinde de çok; hem de çok büyük hatalar yapan Emre’ye doksan dakika tahammül edip de gayet iyi oynayan Hamit’i;

sahada gezinip duran Burak yerine ise Elmander’i oyundan almanı benim de aklım almadı…

Belli ki sen halen; Başkan’ın senin için “Fatih Terim Galatasaray’ın en değerli elementlerinden (unsur) biridir” demek isterken Türkçede “sıradan bir işçi” anlamına gelen “eleman” deyişine takılı kalmışsın…

Geç bunları Fatih’çiğim geç…

Münafık medya tetikçilerinin oyununa gelme…

Gözlerinden öperim

Adnan

 

adnanberkokan@gmail.com