'Umutsuz Ev kadınları' Radikal'e konuştu

Ekim'de ilk bölümü yayımlanacak olan 'Umutsuz Evkadınları'nın yıldıları Radikal'e konuştular, merak edilen soruları cevapladılar...

Radikal'den İpek İzci, Kanal D'nin merakla beklenen uyarlama dizisi 'Umutsuz Ev Kadınları'nın yıldızlarıyla konuştu. Ünlü oyunculardan kurulu ekibin nabzını tutan İzci, dizi yayına girereken merak edilenleri sordu:

En baştan söyleyeyim, diziyle ilgili ‘taklit iş’ yorumu yapanlara kızıyorlar. Bütün hakların satın alınmış, hatta oyuncular Disney’den onaylanmış. İsim, afiş ve hatta senaryo aynı. Ama burada Susan, Lynette, Bree, Edie ve Gaby yok. ‘Biz kendi ülkemizin kadınlarından yola çıktık’ diyen yapımcılar yepyeni beş karakter yaratmış. ‘Herkesin Türk kadınından ve kendinden bir şeyler bulacağı’ Türkiye’nin ‘umutsuzları’ Emel( Özge Özder), Zerrin (Bennu Yıldırımlar), Elif (Ceyda) Düvenci, Yasemin (Songül Öden) ve Zeliş (Evrim Solmaz)...



‘Umutsuz Evkadınları’ ismi fazlaca umutsuz değil mi?

Songül Öden: ‘Umutsuz Evkadınları’ ismi ironik bence. Umutsuzluğun içinde umutlular onlar. Örneğin, içlerinden birisi intihar girişiminde bulunuyor ama hepsi birbirine destek oluyor. Bütün kadınların bir yolculuğu, bir arazı vardır. Biz bu arazlar üzerinde çözüm bulmaya çalışan kadınlarız. O yüzden bence umutlu ev kadınları denilebilir.

Sizin kendi karakterinizle örtüşen huylarınız var mı peki?

Songül Öden: Yasemin, saf yanları olan bir kadın, öyle taraflarım vardır benim de. Ayrıca beceriksiz biri, ben ayıptır söylemesi çok becerikliyimdir (gülüyor).
Özge Özder: Emel, benim uzaktan akrabam olmaz (gülüyor). Çünkü ben dişiliği konusunda kendini ortaya koyan, özgüvenle karşı cinse yaklaşan bir insan değilim.
Ceyda Düvenci: Elif karakteriyle benzeyen yanım kocalarımıza âşık olmamız. Anne olmamız da benziyor ama Elif 4 çocuk annesi ki bu çok kontrol dışı bir annelik. Gerçek umutsuz benim bu dizide (gülüyor).
Bennu Yıldırımlar: Zerrin karakteriyle düzenli oluşumuz benzeyebilir sadece. (Mürebbiye topuzunu göstererek) ama her gün böyle bir saçla hayatta dolaşmam. Hiçbir şeyle benzemiyoruz.
Evrim Solmaz: Oynadığım karakter Zeliş gibi sporcuyum ben de. Bunun dışında 11 yıldır tırnaklarım kısaydı, tırnak uzattım. 17 yıldır boya değmedi saçıma, bu dizide mavi-siyaha boyadık. Ben başka bir şeyim artık (gülüyor).

‘Umutsuz Evkadınları’nın dramanın yanında bir de komedi tarafı var ama kadına şiddetin yok!

Evrim Solmaz: Erkek, düşünsel anlamda mücadele edemediği zaman, yeterli olamadığı noktada fikrini kabul ettirebilmek için şiddete başvuruyor! İlla ki eylemsel şiddet değil konu. Sofrada da, sohbet ortamında da insan insana saldırıyor. Bir kere şiddet görmüş bir insan mutlaka felaketin kokusunu alır. Mesafeler o andan itibaren ayarlanmalı.
Özge Özder: ‘Şiddetten kendimizi nasıl koruyacağız’dan ziyade ‘erkeklerin uyguladığı o şiddeti nasıl ortadan kaldıracağız?’ı konuşmamız gerekiyor. Bence caydırıcı cezaların çok daha yüksek ve korkutucu olması lazım. İnsanlar, kadınlara, çocuklara ya da hayvanlara uyguladıkları şiddetin karşılığını yaptırım olarak görmediklerinde alışkanlıklarını devam ettiriyor.
Evrim Solmaz: Örneğin ceza indirimi var tecavüzde!
Ceyda Düvenci: Çocuğa tecavüz eden adamla çocuk evlenirse tecavüzcü hapsedilmiyor artık. HSYK, 13 yaşındaki kıza, “Tecavüzcünle evlenirsen, tecavüzcünü hapse atmıyoruz” diyor. En büyük adalet sarayını yapmakla iş bitmiyor. İşler kolaylaşsın diye en büyük adalet sarayını diktiğin yerde adalet arıyorsun dönüp dolaşıp.
Bennu Yıldırımlar: Ya da üç tane çocuk tavsiye ede ede bir şey olmuyor. O üç çocuk zaten kadının eve sokulması, kadının evden çıkmaması anlamına geliyor. Kadın üretimde yer almasın, evinde otursun istiyorlar.
Özge Özder: “Gelen kadın hastaların çoğunun kocasını tedavi etmem gerekiyor aslında” demişti benim psikiyatristim. İş, psikolojik veya somut olarak her anlamda kadın tarafında patlıyor ve buna dayanmaya çalışıyorlar. Evrim, 11 yıldır savaş sporları yapıyor ama bu bir çözüm değil. Herkes bunu yapamaz, ne maddi güç var ne bir şey.
Bennu Yıldırımlar: Polise gidiyorsun eşin dövünce, “Kocandır döver, hadi yürü” diyorlar. Böyle bir sistemde kadının varlığı ne olabilir?
Özge Özger: Birisi sana şikâyete geliyor, polissin ve kadını eve gönderiyorsun. İnsani boyutta nasıl müsaade ediyorlar böyle bir haksızlık durumuna?
Songül Öden: Türkiye’deki, dünyadaki küfürler bir erkek uzvuyla başlıyor. Erkek uzvu küfürlerde bile bir şiddet aracı olarak kullanılıyor ve kadınlara sirayet ediyor. Erkeği takip edelim, kelepçe takalım gibi yeni yasalar getirmeye çalışıyorlar. Ne kadar caydırıcı olur bilmiyorum. Kadının kafasını kapatmasına bile erkeğin karar verdiği, ‘Başörtüsü takılsın mı, takılmasın mı?’ meselesini sürekli bıyıklı adamların konuştuğu bir ülkede yaşıyoruz. Kadın canı istiyorsa takabilir; ama gerçekten canı istiyorsa takabilir! O kadar çok konuşuyor ki bıyıklı adamlar! Onlar biraz sussalar, kadınlara biraz daha yaşam hakkı doğar. Bir de tabii ki eğitim konusu var. Çocukları babalara rağmen anneler yetiştiriyor. Yanlış olan sistemi kırmaları gerekiyor bir yerden. Bir çocuğa insanlar hâlâ “Aaa o erkektir” diye yatağını toplatmıyor. Kız çocuğu arada çok küçük yaş farkı olsa bile abisine, hatta kendinden küçük olan erkek kardeşine servis yapıyor. Tabii ki kadın ve erkeğin kendine göre görevleri var. Ama bu durum suistimal ediliyorsa burada çok ciddi bir sorun var demektir. ‘Kadının Adı Yok’ kitabı yasaklandı. Çok müstehcen şeylerden mi bahsediyordu? Hayır! Kadınlara da insan olma sınıfında bir yer ayırdığı için süründü yıllarca mahkemelerde. Yani söyleyecek çok şey var aslında…

Dizi dışında ne projeler var?

Özge Özder: Şehir Tiyatroları oyuncusuyum. Sürekliliği var tiyatronun hayatımda.
Ceyda Düvenci: Bu sene kızım doğduğu için kabul etmedim teklifleri. Yaratıcı drama dersi alıyorum ama bu sene ona da ara verdim.
Bennu Yıldırımlar: İki tane oyunum var Şehir Tiyatroları’nda, ‘İntiharın Genel Provası’ ve ‘Duruşma Yeri’. Üçüncü oyuna başlayacağız. Böylece bu sezonda üç oyunum ve bir dizim olmuş olacak. Arada pilates yapacağım, çocuğuma bakacağım. Böyle bir hayat…
Songül Öden: Provalarına devam ettiğim bir oyun var. Ondan sonra küçük bir kızın gözünden hayatı anlatan öykü kitabım çıkıyor. Ve kadına şiddetle ilgili uluslararası bir kuruluşta çalışmalarım olacak.
Evrim Solmaz: Dizi dışında eğitmenlik yapıyorum. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde sahne tatbikatları derslerine giriyorum. İzmir’de ve İstanbul’da ders veriyor olacağım zaten.