Umur Talu sessiz kalmadı!
94 krizinde yayın yönetmeni olan Talu, işten çıkarma konusundaki deneyimini bugün köşesinde yazdı.
1994 Nisan krizi sırasında Milliyet yayın yönetmeni olan Umur Talu çok sayıda kişiyi işten çıkarmak gündeme gelince yaptıklarını yazdı. Talu, yazdıklarıyla adeta bir yerlere mesaj verir gibi...
İşte Umur Talu'nun Gazete Habertürk'teki köşesinde yazdıkları:
Dönem, yıllar, ekonomi, şirketler epey farklı...
Ama medyada onca "işten çıkarılma acısı"na bir anı ekleyeyim.
1994 Nisan Krizi sırası Milliyet yayın yönetmeniydim. Bin tür
hassasiyet ve belki bin tür hatayla.
Tipik müessese refleksi; krizde hemen çok sayıda kişiyi işten
çıkarmak gündeme gelince şunu yaptım:
Gazetenin (belki ölçek daha mütevazı idi) hemen hemen tüm harcama
kalemlerini istedim.
Atılabilecek tüm maddi safraları, kapatılabilecek tüm maddi
delikleri, o dönem "Herhangi bir işletme soğukluğu"ndan ziyade "Bir
gazetenin insan sıcaklığı"yla idari ve mali işleri yürüten Dinç
Üner ve rahmetli İbrahim Sezer'in de özeniyle, hassasiyetiyle
belirledik.
Dünya "israf" çıktı. Dünya "aşırı" harcama.
Yine işten çıkarılan oldu ama o çok sayıda değil. Ve birer fazla
sayı, yük gibi görülen nice gazeteci; emek ve gönül verdiği işinden
olmadı. İçlerinden bazılarını bugün yakından biliyorsunuz.
İçlerinden bazıları, o gün olanları belki bugün hala bilmez.
Gazetenin önemli bir idari servisinde aşırı para kaçağı ve istismar
yaratan birisini, patrona çok çok yakın olduğu halde, hemen
uzaklaştırdık. Çünkü onca insanın hayatını çalıyordu.
Götürdüklerinin engellenmesi kim bilir kaç kişinin işini, aşını
kurtarmıştı!
Onun yerine getirdiğimiz tertemiz, güvenilir bir Fikret Koç ise,
onca yayın yönetmeni, yönetici değişti, 17 yıldır hala o görevde,
pırıl pırıl kaldı.
30'lu yaştaydım. Çok yanlışım da olmuştur. Ama günler ve gecelerce
didik didik yığınla belge taradım; bir kişinin daha aramızda
kalabilmesi için.
Emek istiyordu, yürek istiyordu.
(Tabii doğrusu, ki hepimizin günahıdır, örgütlü olunmadığı için
bunlar gerekiyordu veya hiç umursanmıyordu.)
Devir değişti, ölçekler değişti ya, belki kalbimizdeki ölçüler de
artık o eski günlere göre epey değişmiştir!
Nereden biliyorsun, derseniz...
Rekor sayıda gazeteci ve medya çalışanıyla birlikte benim de başıma
gelmişti.
Damdan düşünce, muhtemelen daha iyi hissediyorsunuz damdan düşen ve
düşürülenleri.
Tabii ille de başına gelmiş olması şart değil ama...