Umur Talu kendi mesai arkadaşlarını yazdı!
Başbakan Erdoğan'ın İlker Başbuğ ile ilgili olarak kurduğu 'mesai arkadaşım' sözlerine Umur Talu böyle yanıt verdi...
Başbakan önce "Yasal süreç var, bir şey demem uygun olmaz" dedi... Sonra "bir şey" dedi: "Sayın Başbuğ iki yıl çalıştığımız bir mesai arkadaşımdır. Tutuklama yoluyla değil de, tutuksuz yargılama, ki her zamanki tezimdir, olması en büyük arzumuzdur. Bu yolu isabetli bir yol görmüyoruz."
1. Birçoğumuzun "mesai
arkadaşı" da dahil, yıllardır hapiste "sadece
tutuklu" binlerce kişi var. Hepsi henüz masumdu. Kimi de
orada öyle öldü, öldürüldü!
Başbakan ve bakanlar bazılarını "kafadan suçlu"
sayıyor.
Meclis Başkanı daha taze, "gazeteci değil,
terörist" diye mahkum etti!
2. Anayasa'nın büyük, belki tek ele gelir
"eşitlik" iddiası, "herkesin kanun önünde
eşitliği". Hayatın bin çeşit eşitsizlik, adaletsizliği ile
dokunulmazlık, savunmada maddi imkan farkları, kollanma bir yana;
bu iddia da çökerse, "demokratik hukuk devleti" safi palavradan
ibarettir.
O da şöyle çöker: Kimi için yargıya "suçludur"
diye gölge ederken; kimi için de "tutuksuz olmalı"
diye şemsiye açarak!
3. Gazeteciler, Kılıçdaroğlu ve başkaları hakkında
hep "Yargıyı etkilemek"ten suç duyurusu yapılıyor.
Ya suç değildir yahut Başbakan'a imtiyaz tanınmaz.
4. Tutukluluğun ceza ve infaza dönüştüğü AİHM'de
bin kere dile getirildi, devlet mahkum edildi, hükümet ile Meclis
göreve davet edildi.
10 yıllık bir iktidar, sıra "mesai arkadaşı"na
gelince akıl edeceğine, çoktan düzeltebilirdi. Madem isabetli yol
değildir; madem teziniz ve en büyük arzunuzdur!
5. Savcı ve hakimler de demokratik, insani bir
hukuk ve yargı için bu yolu açabilirdi! Sadece
"kanuni" değil, hukukçu iseler!