Umur Talu kazandı...

"Ahmet Sever’in tercihi Köşk’tü; elbette olur. Yazdığı kitap da o yüzden Köşk’tür; Köşk kokuludur. Gazetecilik ürünü değil, açık sözlülüğümü bağışlasın, “katiplikten hallice”dir."

Hafta sonu herkesin dilinde olan Ahmet Sever'in Gül'ün danışmanı olarak görev yaptığı süreci ele aldığı kitabı ile gazetecilik açısından en çarpıcı yazıyı, kaleme alan Umut Talu günün kazananı olmayı da haketti.

Gazetecilik açısından diyoruz çünkü, kitabın içeriğini, anlatılanları değil, yazılış sürecini ve yazanın kimliğini ele alıyor Umur Talu.

İşte Talu'nun yazdıkları:

Gül’ün kitabı”nı yazan Ahmet Sever’i severim; yıllarca birlikte çalıştık. Yurtdışında önemli, ciddi muhabirlik yaptı.

Artık yurtdışı muhabirleri dahi kalmamış gazetecilik işte!

Fakat gazetecilerin siyasilerle (ayrıca iş dünyası, kulüp başkanları, polis şefleri, paşalar vb.) yakın olmasını sevmem.

Danışmanlık yapmalarını da sevmem; açıkça yapılanlar da hoşuma gitmez. Gizli yapanlardan da nefret ederim. Tanıdığınız nice ismin yaptığı budur. Bazıları danışmanlık bir yana, soru dahi soramadan kulluk yapar. Daha da çok iğrenirim!

Ahmet Sever, Abdullah Gül’e yıllar boyu açık danışmanlık, yoldaşlık, sözcülük yaptı.

Bir gazetecinin tercihi buysa, saygı duyarım.

Ama o artık gazeteci değildir.

Hem öyle hem böyle olmaz.

Hele böyle işler yapılırken bir yandan gazetecilik faaliyetleri yürütmek de olmaz.

Ahmet Sever’in tercihi Köşk’tü; elbette olur.

Yazdığı kitap da o yüzden Köşk’tür; Köşk kokuludur.

Gazetecilik ürünü değil, açık sözlülüğümü bağışlasın, “katiplikten hallice”dir.

Elbette anılardır, elbette Ahmet’in kıdemli gazetecilik süzgecinden ve becerisinden geçmiştir ama nihayetinde görevli olduğun, maaş aldığın, tabi-bağımlı olduğun, arada itiraz etmiş olsan da itaat ettiğin bir hiyerarşi içinde toplanan malzemelerdir.

Elbette çok değerlidir.

Tanıklık, tutanak ve bilmediğimiz ayrıntıları bildiren bir kitap olarak.

Ama gazetecilik değildir.

Birinin siparişiyle, onun tayin ettiği şartlarda “onu yazan”ın yaptığı gazetecilik değil, zabıtçılık, katiplik, tutanakçılık, aktarmacılık, iletişimciliktir; “otorize biyografi-anı yazarlığı”dır belki. Bakın, hepsi saygın olabilir ama tekrar ediyorum, gazetecilik değildir.

Kimileri büyük gazetecilik yaparken bir yandan böyle işler de yapıyorsa, o da hiç iyi bir şey değildir!