Ümit Alan'dan Tuğba Ekinci sorusu: Hiç sorumluluğumuz yok mu?
Habertürk Tv'nin kadına şiddet konusunun tartışıldığı programa Tuğba Ekinci'yi konuk alması tepkilere neden olmuştu. Birgün yazarı Ümit Alan konuyu gazetecilik ve sorumluluk açısından ele aldı.
Kadına şiddet gibi konularda Tuğba Ekinci gibi
düşünenlerin konuk alınmasını eleştiren Ümit Alan,
"Ahmet Kural-Sıla olayı vesilesiyle
kadına şiddet gündem olmuşken burada çarpışan görüşler, “Kadına
şiddet olsun mu, olmasın mı?” olamaz. " ifadesini
kullandı.
Ümit Alan ardından, sosyal medyada bu tür görüşlerin
yaygınlaştırıldığını ve bundan rahatsızlık duymayan, sorumluluk
hissetmeyen insanların Tuğba Ekinci'yi televizyon ekranında görünce
tepki vermesinin çelişki olduğunu belirtti.
Alan, "Bu görüş sosyal medyada tepkilerle palazlanıp
TV’ye yürüdü ve çoğumuz oradaydık. Belki kınamak belki de dalga
geçmek için de olsa oradaydık. Öyleyse Ekinci’nin TV’ye
çıkarılmasında hiç sorumluluğumuz yok diyebilir
miyiz?" sorusunu sordu.
İŞTE ÜMİT ALAN'IN YAZISINDAN
BAZI BÖLÜMLER
HOROZ MU FİKİR Mİ DÖVÜŞTÜRÜYORSUNUZ?
Bir kere insan sağlığı ve hayatını tehdit eden bu görüşlerin yeniden dolaşıma sokulmasını “fikir özgürlüğü” olarak alamayız. Yani Ahmet Kural-Sıla olayı vesilesiyle kadına şiddet gündem olmuşken burada çarpışan görüşler, “Kadına şiddet olsun mu, olmasın mı?” olamaz. Bu iki görüşü karşı karşıya getirip ben işimi yapıyorum diyen kişinin işine gazetecilik denmez. Horoz dövüştüren kişilerin bir meslek odası varsa, oraya daha fazla dahil oldukları söylenebilir.
PEKİ ÇELİŞKİ NE?
İşin asıl kafa karıştıran kısmı şu. Sosyal medyada Ekinci’nin ekrana çıkarılmasına karşı tepkiler oldu. Tepki gösterenlerin tümünü aynı kategoriye koymamakla beraber, burada şöyle çelişik bir durum görüyorum. Sosyal medyada ciddi etki alanı olan bir insan, Ekinci’nin bu görüşünü “kınamak” için dahi olsa tweet atıp binlerce etkileşimi toplarken, onu TV’ye çıkaran insanla aynı pozisyona düşmüyor mu? Ekinci’nin bu beyanının çok tık getireceğini gören bir dijital medya editörü, onun Instagram’ına yazdığı bir saçmalığı haber yaptığında, Ekinci’yi ekrana çıkaranlarla aynı şeyi yapmıyor mu?
Bu tarz görüşler belki bir parça mizahın konusu olabilir ama
o mizah bile görüşü yeniden ürettiği noktada tartışılır.
Bu konuya, “biz gazeteci değiliz ki, gazeteci sorumluluğunu
bilsin” şeklinde itiraz gelebilir. Peki özellikle sosyal medya
sonrası, bunları birbirinden nasıl ayıracağız? Siz Twitter’da bu
görüşü yeniden üreterek binlere ulaştıracak güce sahipseniz,
gazeteci de özünde aynı işi yapıyor. Örneğin; söz konusu görüşü ben
medyadan değil, sosyal medyada konu hakkında tweet atan birinden
duydum. Evet TV her şeye rağmen hâlâ en güçlü mecra. Reuters
Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü’nün son raporuna göre; Türkiye’de
insanlar haberi %48 oranında TV’den alıyor. Online mecralar her
şeye rağmen henüz %39’da. Eğer sağcıları temel alırsanız, haberi
TV’den alma oranı %59’a kadar çıkıyor.
Dolayısıyla bizim sosyal medyada attığımız tweetin gücünü
TV’yle kıyaslayamayız ama şunu kıyaslarız: Bu görüş sosyal medyada
tepkilerle palazlanıp TV’ye yürüdü ve çoğumuz oradaydık. Belki
kınamak belki de dalga geçmek için de olsa oradaydık. Öyleyse
Ekinci’nin TV’ye çıkarılmasında hiç sorumluluğumuz yok diyebilir
miyiz?