Ümit Alan 'Linç Kültürü ve Ahlak Bilgisi'ni yazdı
Ümit Alan'a göre "en azından hafıza tazelemek için müfredata Linç Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi eklense hiç fena olmaz"
Milli Eğitim Şûrası vesilesiyle eğitim konularının revaçta
olduğu şu günlerde BirGün yazarı Ümit Alan "en azından
hafıza tazelemek için müfredata Linç Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi
eklense hiç fena olmaz." diyerek Ahmet Kaya'dan Memet Ali
Alabora'ya, Hrant Dink'ten Yavuz Bingöl'e kadar medya tarihindeki
"linç" eylemlerini yorumladı...
İşte Ümit Alan'ın kaleminden o satırlar:
"Türkiye'nin ve ona paralel olarak medyanın tarihi linç
örnekleriyle dolu. Tüm bu örnekleri, az-çok incelemiş biri
olarak, son Yavuz Bingöl olayına linç demeyi geçmişe
haksızlık sayıyorum. İşte bu yüzden eğitim şart. Bu
haftaki Köşe Vuruşu'nda, bugün kalkıp Yavuz Bingöl olayını linç
diye adlandırmak isteyenlere -konuyla ilgili 14 Ağustos 2013
tarihli kendi yazımdan alıntılarla- Ahmet Kaya, Hrant Dink ve Memet
Ali Alabora lincini hatırlatmayı borç biliyorum:
Röportajdan cımbız nasıl olur?
Hrant Dink'i hedef haline getiren tek bir cümleydi. O dönem
Hürriyet'te yazan Emin Çölaşan'ın da içinde olduğu bir koro, bu
cümleyi bir yazının içinden cımbızlayıp tamamen farklı bir anlamla
yorumlamış, Dink'in meselenin öyle olmadığı şeklindeki açıklamaları
yok sayılmış ve linç süreci başlamıştı. Memet Ali Alabora da Gezi
olayları içinde attığı tek bir twitle hedef tahtasına oturtuldu.
Oysa Alabora bu Twiti, "söz konusu tweette mesele "sadece" Gezi
Parkı değil derken, benim için meselenin Gezi Parkı kadar Emek
Sineması'nın yok edilişi, Şehir Tiyatroları'ndaki yönetmelik
değişikliği, Devlet Tiyatroları'nın kapanmak üzere oluşu,
Kadıköy'deki Kuşdili Çayırı, Haydarpaşa Garı gibi meseleler"
şeklinde açıkladı. Alabora'nın bu açıklaması, adeta yok sayıldı;
tek twiti üzerinden fırtınalar koparıldı. Yavuz Bingöl olayında
ise, bırakın Bingöl'ün açıklamalarını yok saymayı, ses kaydı bile
aynen yayınlanarak olay, kamuoyu vicdanına bırakıldı. O günün
Başbakanı, şimdinin Cumhurbaşkanı Erdoğan; Alabora'yı meydanlarda
hedefe koyarken, Bingöl'e sahip çıktı.
Manipülasyon nasıl yapılır?
Ahmet Kaya, maruz kaldığı linçten sonra ülkeyi terk etmek zorunda
kalmış, "üç beş şerefsiz yüzünden arabam memlekette kaldı" lafı
Hürriyet gazetesinin başı çektiği medya tarafından "arabamı
şerefsizlerin memleketinde bıraktım" şeklinde aktarılarak yine
Hürriyet gazetesi tarafından "Vay şerefsiz" manşetiyle verilmiş ve
lincin medya ayağı tamamlanmıştı. Yeni Şafak gazetesinin Gezi
sürecinde hiçbir somut dayanak olmadan Memet Ali Alabora'nın
yönettiği Mi Minör oyununun Gezi'nin provası olduğu iddiaları
bundan aşağı kalır bir operasyon değil. Yeni Şafak oyunun
Londra'daki bir ajans tarafından desteklendiğini iddia etti, fakat
bu ajansı ve bağlantıları hiçbir şekilde açıklamadı. Alabora'nın Mi
Minör oyununun yurtiçinden ve dışından hiçbir maddi destek
alınmadan yapıldığı açıklamasıyla suspus oldu. Yine Alabora'nın
"tüm kazançlarım ve alacaklarım belgelidir" açıklamasıyla bu
iddiasında bir adım daha ileri gidemedi. Bu haberleri Yeni Şafak
yaptıysa da, haberin iktibas yoluyla tüm iktidar medyasında
köpürtüldüğünü ayrıca detaylandırmaya sanırım gerek yok.
Yalan lince nasıl alet edilir?
Yeni Şafak gazetesi, peşi sıra başka bir iddiayla ortaya çıktı.
Alabora'nın geçmiş yıllardaki Mısır ve İngiltere seyahatlerinin
mercek altına alındığını açıkladı. Bu açıklamayı yaparken sanki bir
önceki iddiasını kanıtlamış gibi "Gezi eylemlerinden aylar önce
sahnelediği Mi Minör oyunuyla olayların provasını yaptığı ortaya
çıkan Mehmet Ali Alabora" ifadelerini kullandı. Alabora bu iddialar
üzerine hem Mısır tatillerinin, hem de İngiltere seyahatinin
detaylarını, tur şirketlerinin adına ve seyahat programına kadar
net bir şekilde belgeledi. Bunun üzerine Yeni Şafak'ın iddiaları
tamamen çöktü. Gazete de zaten bu iddialarını destekleyecek bir
haber takibi yapamadı. Üfürme haberi için de özür dilemedi.
Bingöl olayının asıl farkı
Yavuz Bingöl olayında dargın olduğu kardeşinin ve babasının
açıklamalarıyla olayı soslandırma çabaları gibi, ucuz
itibarsızlaştırma numaralarına başvurulduysa da olay asla lince
dönmedi. Tüm olan biten, Yavuz Bingöl'ün eskiden siyasi duruşu ve
müziğiyle kabul gördüğü kitlede ihanette uğramışlık duygusu
yaşattığı için büyük bir tepki görmesinden ibaret. Hadi o eski
kitlesinden vazgeçti diyelim, sadece Berkin'in annesi Gülsüm
Elvan'ın söyledikleri ona yetmeli ve iktidar medyasının "Yavuz
Bingöl linç ediliyor" dolduruşuna başta kendisi gelmemeli. Birazcık
sağduyusu kaldıysa tabii.