Uğur Dündar
"Sadece siyasette değil; gazetecilik ve televizyonculukta da; işe dolmuşla gidip gelirken ilerleyen yıllarda sadece maaş ve telif alarak zenginleşenlerin tümü hırsızdır"...
Bir kokteylde İdris öylesine güzel fıkralar anlatıyor ki; dinleyenler salonu kahkahalarıyla çınlatıyor...
Ancak bir tek kişi hiç gülmüyor İdris'in anlattığı fıkralara...
Kim mi?..
Temel...
Kokteylden sonra en yakın arkadaşlarından bir diğeri olan Dursun, Temel'e soruyor:
"Yahu İdris'in bir tek fıkrasına bile gülmedin; neden?"
Temel; "eve gidince güleceğum daa" diyor...
Şaşırıyor Dursun:
"Neden eve gidince?"
"Ula bilmey misun?.. Ben idiris'le konuşmayrum"...
Efendim...
Bendeniz de Uğur Dündar'la küsüm...
Çünkü...
28 Şubat Süreci'nde Emin Çölaşan ve Tuncay Özkan'la birlikte bana ve aileme çok acı çektirdiler...
Ama ben; konuşmadığım birinden de dinlesem eğer fıkra güzelse basarım kahkahayı...
Fikir güzelse de ayakta alkışlarım...
Uğur Dündar'ı bugünkü Sözcü'de başlığı altında yayımlanan makalesinden dolayı ayağa kalkıp alkışlıyorum...
Çünkü son zamanlarda yaptığı “en doğru tespit” (Aslında tespit eski bir bakanın ki; kim olduğunu tahmin ediyorum; Topçu'luk bile yapmış olabilir)…
En güzel “Hüküm Cümlesi”…
Ama...
Bu arada bir küçük ekleme yapmadan da duramayacağım:
"Sadece siyasette değil; gazetecilik ve televizyonculukta da, işe dolmuşla gidip gelirken ilerleyen yıllarda sadece maaş ve telif alarak zenginleşenlerin tümü hırsızdır"...
Bendeniz yazarlığa başladığım 1994 yılında, 3 dükkân, 4 daire, 3 otomobil sahibiydim...
Ki...
Dairelerimden biri Bağdat Caddesi'ndeydi...
Bugün; ne evim var, ne arabam, ne param (Borcum çok) ne de dikili bir ağacım...
Çok şükür ve iyi ki yok; onurum, şerefim ve haysiyetim dimdik ayakta...