Üç Ahmet’ler…
Ahmet Hakan, Ahmet Altan, Ahmet Kekeç... Genelde ilk üçe giren yazarlar... İşte size üç Ahmet'in analizi...
GAZETECİLER.COM, ulusal basında yazan köşe yazarlarını kendi aralarında yarıştırıyor…Çok da iyi yapıyor…Bu alanda ilk beşe girenlerin içinde üç Ahmet var…
HAKAN Ahmet…
ALTAN Ahmet…
KEKEÇ Ahmet…
Bu üç Ahmet’i zorlayanlar ise (genellikle)
TAYYAR Şamil ile COŞKUN Bekir…
O halde öncelikle Üç Ahmet’in analizini
yapmak farz oldu…
Önce HAKAN Ahmet…
Biraz Yozgatlı…
Hani var ya Avrupa Yakası’nın itici ama en
çok sevilen tipi Burhan Altıntop…
Biraz O işte…
Tek fark var:
Burhan sonradan
görmeliği kabul etmediği halde HAKAN Ahmet, sonradan görmeliği ile
kafa bulabiliyor…
Komplekssiz yani…
Bazen tipik bir Ağrılı…
Etnik kimlik konusunda en Kürtçüden daha
Kürtçü olabiliyor…
Bunu yaparken de kimi romantikler gibi yapay
değil, doğal…
Samimi…
Kimi zaman Amasya’nın elması
gibi…
Siz onu “Elma” niyetine soyup yiyorsunuz ama
aslında “muz” olduğunu anlıyorsunuz…
Bazen ise Çanakkale Boğazı’nın soğuk suyunu
yemiş bıçkın balıklar gibi ele avuca sığmaz oluyor (Not: Bu dört
şehrimizde de yaşamış olması kişiliğinde etkin olabilir.
A.B.O.)…
Çok kolay özür dileyebiliyor…
Ama…
O sonrasında özür dilediği kişiyi kara kaplı
defterine yazıp yeri geldiğinde kibarca ağzına
tükürüyor…
Yok canım…
Sahiden de “Tükürüyor” demek
istedim…
Eğer sizinle dost olmayı kafasına koymuşsa
imkânı yok elinden kurtulamazsınız…
Size bir çakar ki onu aramadan
duramazsınız…
Tam öfke ile bağırmaya başlayacağınız sırada,
çarşı caminin vaizi gibi yumuşacık, munis, öfkeden arınmış sesiyle
sizi daha ilk saniyede bir sarar ki, boğazınızın dokuzuncu
boğumundaki küfürler, sevgi sözcüklerine dönüşüverir
birden…
Nevval’i de, Zeynep’i
de, Pelin’i de, Gülben’i de ve daha birçoğunu da böyle etkilemiş ve
en yakın arkadaşları repertuarına almıştır…
Pardon…
Bu stratejisi Hıncal Uluç’a geç tesir ederken
(sonunda onu da haklamıştır), sadece Hülya Avşar’a
sökmemiştir…
Eeeee…
Ne de olsa Avşar kızı…
Dadaloğlu’nun torunu…
Kalkıp göç eyledi mi Avşar illeri; ne Ahmet
kalır, ne Hakan ve hatta ne de Coşkun…
Ama dediğim gibi…
Coşkun Hakan Ahmet (genelde), her çaktığını dost hanesine yazabilmiş ender
kalemlerden biridir…
Şimdilik bu kadar yeter…
Yeri geldikçe diğer HASLETlerini de
sayarız…
Gelelim ALTAN Ahmet’e…
Hakkını teslim edelim ki nesli giderek
tükenen gerçek İstanbullulardandır…
Sertliği, mertliğinden ileri
gelir…
Eh yani…
Elbette biraz delidir ama unutmayın: Deli ile
dahi arasında bir tek saç teli kadar fark vardır…
Adaşı olup da soyadı Coşkun olanı gibi; hatır
için fikir değiştirmez…
Diyalekt okumuştur…
İyi bir Marksist’tir ancaakkk…
Bazen saplantı derecesinde sabit fikirlidir
(ille de askeriye ile kavga etme konusunda)…
Dostluğuna doyum olmaz…
Düşmanlığı ise cehennem azabından
beterdir…
Kafası bozuldu mu babasını bile dinlemez ki,
çok sevdiği Erdoğan’ı dinlesin…
Haspanın küfrü bile fikirleri gibi
estetiktir…
Kızamaz (Emin Çölaşan değilseniz elbette),
hatta bıyık altından gülersiniz…
Önüne gelenle dostluk kurmak gibi bir açmazı
da yoktur…
Mesafelidir…
Her an ısıracakmış gibi durduğundan yanına
kimse çok fazla yaklaşamaz…
ALTAN Ahmet’i de yeri
geldikçe daha detaylı anlatırım…
Veeeee…
En az isimli olanı…
Popüler dünyada (Uğur Dündar fanatikleri
hariç) en az tanınanıdır…
Ama kristal bir sürahiden dökülürmüş gibi
akan yazıları çok okunur…
Kolay okunur…
Hemen unutulsa da okurken keyif
verir…
Kökten Laiklere göre (sosyal hayatı mazbut
olduğu halde) “Muzır İslamcı”dır…
Hatta daha öte…
Din yobazıdır ama…
Yakından tanıyanlar aksini
söylerler…
Dinlemeyi bildiğini…
Kendisi gibi düşünmeyenlerle bile aynı
ortamda ve hiç çıkıntılık yapmadan rahatlıkla yaşayabileceğini
anlatırlar…
Kavgacı gibi görünse de yüz yüze
konuşulduğunda son derece saygılıdır…
Yazarken kavga ediyorsa eğer; kullanacağı
kelimeler konusunda hiç de titiz değildir…
Kullanılması gerekiyorsa, hedef aldığı kişi
hak ediyorsa bırakır gider…
Hâsılı…
HAKAN Ahmet…
ALTAN Ahmet…
KEKEÇ Ahmet…
Bu üç Ahmet’in de en büyük özellikleri
okurlarını kelime kümeleriyle kendilerine çekebilme
yetenekleridir…
İyi ama Şamil Tayyar ve Bekir Coşkun ne
olacak?..
Durun hele canım…
Önce Üç Ahmet’i kısaca
anlatayım…
Sıra onlara da gelecek…
Adnan Berk Okan