TV ekranlarında da yargı darbesi oldu!
Yargı krizi medyanın gündemine öyle bir düştü ki TV ekranlarını hukuçular bastı adeta. Habertürk de ekranı hukukçulara teslim eden kanallardan oldu.
Yargı ve siyaset arasındaki gerilim tırmanırken medyanın tek gündemi de buraya odaklandı. Yargıya dönük 'vesayet' iddialarını, 'Darbe' noktasına taşıyan kriz, medyada da ilginç bir durum ortaya çıkardı.
Medyanın gündemi de tümüyle yargı krizine odaklanınca ekranları hukuçular bastı. Bütün TV kanallarında gün boyunca emekli savcılar, hakimler, hukuk profesörleri boy gösterdi. Haliyle 'yargı darbesi' medyaya da yansımış oldu!
Balçiçek Pamir de modaya uydu ve yargıdaki kriz Balçiçek 'Pamir'le Karşıt Görüş'te masaya yatırıldı. Demokrat Yargı Başkanı Osman Can, Prof. Dr. Mithat Sancar, Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş ve Askeri Yargıtay Onursal Üyesi Ali Fahir Kayacan konuyu tartıştı.
[photos]
ÖNCE MECLİS DEMOKRATİKLEŞMELİ
“Hukukçu” adını verdiğimiz bu ideologların hali, Türk Hukuk Sisteminin içinde bulunduğu durumun aynasıdır… Aslına bakarsanız, bunlara “Hukukçu” demek, “Hukuk” kurumuna “hakarettir”… Hukukun öyle bazı temel kuralları vardır ki; binlerce sene öncesinden gelmekte olduğu gibi, binlerce sene sonraya da devam edecektir… Amaç ve kaynak açısından Hukuk; toplumun genel yararını ve bireylerin ve toplumun ortak iyiliğini sağlamak amacıyla yetkili makam tarafından konulmuş ve Devlet yaptırımıyla donatılmış sosyal kurallar bütünüdür... Allah aşkınıza söyler misiniz bana ki, kendilerinin "Hukukçu" olduklarına inanan insanlar bu tanımın neresine uymaktadırlar?.. Yazık oluyor güzelim ülkeye... Hem de çok yazık... A.B.O.
|
Vural Savaş, "Birtakım hukukçular özel yetkili savcıları hukuka
uygunmuş gibi gösteriyorlar. Hiçbir şekilde yaptıkları
kanunsuzlukları dile getirmiyorlar." dedi. "Türkiyede gerçek bir
demokrasi olsaydı darbeler olmazdı" diyen Savaş, HSYK'nın ve
Anayasa Mahkemesi'nin yapısının değiştirilmesi fikrine karşı şu
ifadeleri kullandı: "Her şeyden önce halkın çoğunluğunun istediği
şekilde Meclis oluşmalı onun içinden bir hükümet oluşmalı.
Demokatik bir şekilde oluşmuş bir Meclis'in anayasa değişikliği
yapmasından yanayız." Savaş, "HSYK'da en çok oy alıp seçilmiş
kişiyim, uygulamayı gördükten sonra da istifa eden tek kişiyim"
dedi.
YARGIDA TEK BİR ANLAYIŞ
EGEMENDİ
Hukuksuzlukların bu kadar derin yaşandığı bir dönemin olmadığını
kaydeden Mithat Sancar, "Demokrasi sorunu vardır. Şimdiye kadar
yargı tek hat üzerinde bir ideolojik tutum sergiliyordu. Belli bir
devlet anlayışı vardı. Bunu sorgulamayacak bir şekilde hareket
ediliyordu. Yargıda çoğulculaşma ve bu çoğulculaşmanın ses bulması
sorunların daha açık hale gelmesini sağladı." dedi.
ASKERİ YARGITAY DAHA
DEMOKRATİK
Yargıda son yaşananlar için, "derin kriz", "çatışma" ifadelerini
kullanan Ali Fahir Kayacan, üsluplara dikkat edilmesi gerektiğini
söyledi. "Yargıtay, Danıştay, HSYK bunlar devletin kurumlarıdır.
Adalet Bakanı'nın bu şekilde açıklama yapması doğru değil. Karşı
taraftan yapılan açıklamalara da dikkat edilmeli. HSYK yapısı
itibarıyla dar bir kurul. Çok ilginçtir, eleştirilen Askeri
Yargıtay'a daha demokratik bir yöntemle üye seçilir. HSYK'da bütün
her şeyiyle arkanızda olan 2 üye olsun seçilirsiniz. Ben 37 kişinin
oyuyla seçilmiştim."
SİSTEMİN KENDİSİ
ÖTEKİLEŞTİRME ARACI OLARAK KULLANILIYOR
Yargıdaki sorunların tarihsel temelleri olduğunu kaydeden Osman Can
toplumun bu sorunları tartışmaya başlamasının "hayra
alamet" olduğunu vurguladı.
Can şöyle konuştu: "Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri
hakim ya da savcılarını herhangi bir suçlamaya tabi tutmaksızın
konuşuyorum. Sistemin kendisinin bir düşman ceza hukuku anlayışını,
toplumsal farklılaştırma, ötekileştirme aracı olarak kullanıldığını
çok iyi biliyoruz. İdeolojik olan suçları böyle özel bir usüle tabi
mahkemelere bırakıyorsunuz, bu konuda savcıları
yetkilendiriyorsunuz. İdeolojik olan suçlara o savcıların nasıl
bakmasını beklersiniz? Özellikle yargıda üstteki ideolojik tutumu
gördüğünüz zaman. Tabii ki onların ideolojileri doğrultusunda
hareket etmesini beklersiniz."
Can özel yetkili mahkemelerin tümüyle ortadan kaldırılması
gerektiğini kaydetti.
Erzurum'daki savcıların yetkilerinin alınmasının "Şemdinli"den çok daha öte etkileri olduğunun altını çizen Can, "Yüksek yargının, HSYK'nın bu çatışma karşısında pervasız bir şekilde ilk derece mahkemesi hakim ve savcılarını çok rahat bir şekilde harcayabileceğini görüyoruz. Bu nedenle yarattığı etkinin daha derin olduğunu düşünüyoruz." dedi.