Tuz, hıyar ve gazeteci
Ali Atıf Bir Hoca, bir gazeteciden söz ediyor… Sadece gazeteci değil… Hem televizyoncu, hem köşe yazarı ve hem de........
ADNAN BERK OKAN
Analiz’in
başlığını, BUGÜN Gazetesi yazarı Ali Atıf Bir’in
28.12.2009 tarihli yazısından
aldım…
Ali Atıf
Hoca, bir gazeteciden söz
ediyor…
Sadece
gazeteci değil…
Hem
televizyoncu, hem köşe yazarı ve hem de genel yayın
yönetmeni…
Kim
mi?..
Fatih
Altaylı…
Ne yazmış
Altaylı ki iletişim profesörü Ali Atıf Bir bu kadar
kızmış…
Söyleyeyim…
Bir rakı
tekelinin (MEY Rakı’nın)
halkla ilişkiler görevini yerine getirmek için yola çıkan GİSDER’in
açıklamasını alıp, köşesinde yayımlamış…
Sadece
yayımlasa…
Bir de üstelik
rakı tekelinin, Rekabet Kurulu’na takılıp satın alamadığı Burgaz
Rakı’nın ortaklarından birine öyle bir çakmış ki, sanırsınız
arkadaşımız gazete yöneticisi değil, rakı tekelinin resmi
sözcüsü…
İletişim
profesörü Ali Atıf Bir, rakı tekelinin basın sözcüsü gibi çalışan
Fatih Altaylı’ya alkollü içki sektöründe "görünenden fazlasını"
anlamaya yetecek kadar haber analizi yapmasını ve her diyene tuzu
kapıp koşmamasını tavsiye ediyor…
Bu notları
koyduktan sonra biraz “fikri takip” yapayım
mı?..
O halde
izninizle…
***
Hatırlayacaksınız…
Gazete
HT, kamuoyunda “testere
cinayeti” diye bilinen cinayetin üstüne en çok giden medya
kurumuydu…
Hatta katil
zanlısı çocuğun yerini ihbar edene 30.000 TL ödül vereceğini bile
duyurmuştu…
Yaptığı yanlış
mıydı?..
Hayır!..
Aksine,
alışılmadık şekilde “doğru” yapıyordu…
Yanlışı ise,
faili meçhul diğer cinayetler üzerinde tek kelimelik haber
yapmamasıydı…
Bir gazete tek
bir mağdurun hakkını korumak için değil, haksızlığa uğramış bütün
bir kamuoyunun haklarını korumak için vardı…
Gazete HT o
kadarla da kalmıyordu…
O iğrenç,
vahşi, insanlık dışı cinayetten yola çıkarak ve “suçun şahsiliği”
ilkesini elinin tersiyle iterek, şüpheli çocuğun amcasına
saldırıyordu sürekli…
Köşesinde
amcaya hakaretler yağdırıyor, ortağı olduğu rakı fabrikası hakkında
“düzmece haber” üretiyor ve kendi ürettiği haberlerden yola çıkarak
yorumlar yapıyordu…
O zaman da
şunları yazdım:
“Dünyanın en
geri kalmış ülkesinin bile hukuk sisteminde, yeğeninin suçundan
dolayı amcalar ya da bir başkaları
cezalandırılmaz”…
Kaldı ki bizim
hukukumuz da suçun şahsilik ilkesine göre karar
veriyordu…
Peki Fatih
Altaylı ne yapmak istiyordu?..
Neden köşesini
bir infaz mangası gibi kullanıyor, hukukun vermediği cezayı
veriyordu amcaya?...
Söyleyeyim:
Rakı tekelinin
en güçlü rakibini piyasadan silmek için…
Örneğin,
amcanın da ortağı olduğu Burgaz Rakı “bandrol vurguncusu” olarak
tanıtılıyordu…
Burgaz
Rakı, bütün mahkemelerden
vergi kaçırmadığına, bandrol yolsuzluğu yapmadığına ilişkin
kararlar alıyor, gazete yönetimine ve diğer medya organlarına
gönderiyordu…
Bu haberler
küçük ya da büyük hemen bütün gazetelerde yayımlanıyordu; Gazete HT
hariç…
Derken, zanlı
çocuk polise teslim oldu…
Zanlı çocuğun
ailesinin de ortağı olduğu Burgaz Rakı’nın rahatsız ettiği rakı
tekeli (MEY Rakı) Gazete HT’ye tam sayfa reklâmlar
verdi…
Ve ilginç
olanı…
Bu reklâmlar,
normal fiyatın çok üstünde fiyatlarla yayımlandı Gazete
HT’de…
Tıpkı, bir
yabancı kadın çantası markasının sayfa sayfa haberle övülmesi
(Fatih aynı övgüyü köşesinde de yaptı) sonra da aynı firmadan tam
sayfa ilân alınması gibi…
Bu reklâm,
Gazete HT’nin okur mektupları sayfasında şöyle
övülüyordu:
“Dünya markası
bilmem ne sadece gazete HT’ye reklâm verdi”…
Bunun adı
okuru “aptal” yerine koymaktan başka bir şey
değildi…
Ben yine rakı
konusuna döneyim…
O sırada
Burgaz Rakı, TMSF tarafından satıldı…
Kim mi
aldı?..
Yabancı
Sermayeye ait, Fatih Altaylı’nın basın sözcüsü gibi davrandığı MEY
Rakı aldı…
Yani, Gazete
HT’nin çok sevdiği rakı tekeli…
Hem de
“bedava” denilecek bir fiyattan satın aldı…
Gazete
HT, bu satın alımı “öven” ve
“haklı” bulan tek gazete olma özelliğini korudu
yine…
Ve
fakat…
Rekabet
Kurulu bu satışı “iptal”
etti…
Çünkü zaten
piyasada “tekel” konumunda olan şirket, piyasadaki en büyük ve
güçlü rakibini satın alarak piyasadaki tekelleşmesini
perçinliyordu…
Ve
efendim…
Rekabet
Kurulu’nun bu kararını
yayımlamayan tek gazete de yine Gazete HT oldu…
Ve dün
Milliyet internet sitesinde manşetten bir haber
yayımladı...
Haberde, MEY
Rakı’ya mahkemece kesilen bir cezadan söz
ediliyordu…
Bugün baktım
ki aynı haberi Fatih Altaylı da yayımlamıştır…
Ama
nerdeee?..
Tek kelime
bile yok…
Hâsılı…
Gazetecilik,
gazetecilikten çıktı, parayı bastıranın rakiplerini karalattığı ya
da kendisine övgüler düzdürdüğü sıradan mevkuteler haline
geldi…