Türkiye Matbaacılık Tarihi yazıldı
Cumhuriyet Döneminde Türkiye Matbaacılık Tarihi (CDTMT) kitabı araştırmacı Gökhan Akçura tarafından kaleme alındı
Cumhuriyet’in ilk yıllarını belirleyen bu dönemin, savaş koşullarının getirdiği yıpratıcı etkiler nedeniyle güçlü bir miras bırakmadığının altı çiziliyor. Ayrıca Cumhuriyet’in matbaacılık serüveninin ilk önemli belirleyici etkeni olarak 1928 sonuna tarihlenen Harf Devrimi’ni gösteriyor.
Dünyada benzeri görülmeyen bir hızda gerçekleştirilen bu kökten değişimin sonunda matbaalar ve yayın organları büyük bir sarsıntı geçiriyorlar. Ancak devlet desteğini de arkasına alan matbaacılık sektörü bir süre sonra kendini toparlıyor. Bu dönemin altı çizilmesi gereken bir diğer olgusu ise, devlet eliyle kurulan matbaalar... Devlet matbaaları, hızla yeni bir ülke kurma yolunda ilerleyen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin basım yayın alanındaki motorları olarak karşımıza çıkıyor.
Kitap, önce Cumhuriyet’in
ilk çeyrek yüzyılına odaklanıyor. Bu yıllarda matbaacılık
alanındaki özel sektör firmaları genellikle İstanbul’un Babıali
semtinde toplanıyor. Bir bölümünün geçmişleri Osmanlı’ya uzanan bu
matbaaların çoğu küçük ve orta ölçekte kuruluşlar. Daha büyük çapta
matbaalar ise gazetelerin kendi bünyelerinde kurulmuş. Akçura,
kitabında tipo matbaacılığın egemen olduğu bu dönemi ayrıntılarıyla
ele alıyor. Ayrıca Cumhuriyet
Halk Fırkası’nın 1932 yılında yaptırdığı bir araştırmanın peşine
düşerek Anadolu’daki matbaaların genel bir görünümünü aktarmaya
çalışıyor.
Kitapta basım sanayinin en
önemli hammaddesi olan kağıdın Türkiye serüveni de detaylı olarak
anlatılıyor. Kitapta İzmit’te kurulan ilk kağıt fabrikamız,
devletin kağıt tahsisinin yarattığı sorunlar, matbaacıların kağıt
ithali için yaptığı çalışmalar ayrıntılarıyla ele alıyor. Tipo
döneminin ardından sektöre hakim olan ofset matbaacılık, neredeyse
kitabın ikinci yarısının ana konusu. Bu bölüm pek bilinmeyen
“ofsetin öncüleri”nin çabalarını aktararak başlıyor.
Cumhuriyet Döneminde Türkiye
Matbaacılık Tarihi (CDTMT) kitabının bize gösterdiği gibi,
ofsetin kaçınılmaz yükselişi gazeteciliğin de bu yönde köklü bir
dönüşüm geçirmesine neden oluyor. Kitabın son bölümünde matbaacılık
sektörünün 1980’lerden bugüne uzanan gelişimini özetleyerek
çalışmasını noktalıyor.
Akçura’nın çalışması, bugüne kadar yayıncılık tarihinin sınırlı bir parçası olarak ele alınmış olan Cumhuriyet dönemi matbaacılık tarihini ayrıntılarıyla aktarmayı başarıyor. Anılar, makaleler, arşiv malzemeleri ve yaşayan tanıklarla yapılan yüz yüze görüşmelerle zenginleştirilen kitap, görsel yanıyla da öne çıkıyor. Yeşim Demir imzasını taşıyan grafik tasarım yüzlerce görsel malzemeyle konunun daha iyi kavranmasını sağlamayı amaçlıyor.