Türkiye Diriliş'ine gün sayıyor!
TRT ekranlarında yayınlanan Diriliş Ertuğrul yeni sezon için gün sayıyor. Diriliş Ertuğrul yeni bölümü henüz yayınlamadı ama Esra Mert sizler için Diriliş Ertuğrul'u yazdı.
Elbette bu hissin sebebi hikmeti sezonun bütün Çarşamba akşamlarını uğruna kapattığım Diriliş dizisine duyduğum muhabbet ve özlemdir.
Türk televizyonlarının ezber bozan, seyircisine cilt cilt tarih
kitapları karıştırtan yapımı Diriliş Ertuğrul, yayınlandığı
her hafta AB grubunda birinciliği göğüslemiş ve sezon boyunca hem
TRT'nin hem ekibinin ve hem de seyircisinin yüzünü
güldürmüştü.
Dizi çok izlenmesinin yanı sıra yüksek bütçesi, cenk sahneleri, oba
hayatı, kostümler ve muhteşem oyunculuk performanslarıyla da
sezonun en çok konuşulan yapımları arasında yer aldı. Tarih
profesörlerinin görüş ayrılıkları yaşadığı kimi konularla da
gündeme gelen Diriliş Ertuğrul, destansı ve masalsı kurgusuyla
milyonların gönlünde taht kurdu.
Sezon finalinde üzülerek tanık olduk ki Ertuğrul Bey'in babası,
Kayı Boyu'nun yiğit beyi Süleyman Şah (Serdar Gökhan) önümüzdeki
sezon dizide yer almayacak. Pek tabii bu ayrılık, tarihi seyir
içinde gerçekleşmesi elzem bir ayrılık.
Bunun farkında olmakla birlikte Kayı obasının başında dev bir
çınarı anımsatan duruşuyla gönül telimizi titreten Süleyman Şah
karakterini özleme hakkımı saklı tutarım. Diziden ayrılan isimlerin
yanı sıra diziye yeni katılacak olan karakterler de basında
zikredilmeye başlandı.
Bu isimlerden biri Umutsuz Ev Kadınları ve Hanımın Çiftliği
dizilerinden tanıdığımız başarılı oyuncu Evrim Solmaz. Solmaz,
dizide "Aytolun" karakterine hayat verecek.
Dizilerin yeni sezon tanıtımlarının ekranlarda ve sosyal medyada birer birer paylaşılmaya başlandığı şu sıralar Diriliş ekibinden henüz bir tanıtımın gelmemiş olması dizinin takipçilerini hayli meraklandırıyor. Dizinin yeni sezondaki yayın tarihi için de bir açıklama gelmemesi "Diriliş ne zaman başlıyor?" diye birbirine fısıldayan heyecanlı seyircilerin sayısını artırdı. O meraklı ve heyecanlı kitlenin en ön sırasına beni de yazınız lütfen.
ÇÜNKÜ NEDEN?
Çünkü biz eleştirmeyi iyi biliriz. Çünkü biz milletçe en iyi ve
en çok eleştiririz. Futbolu, siyaseti, dizileri, şahısları.. vs vs.
Dizileri klişe bulur, tarihi bir hikaye ise bizi yanlış anlattığını
konuşur, Türk aile yapısına zarar veriyor diye bir takım aşk
hikayelerini ivedilikle RTÜK'e şikayet ederiz.
İşi bilenimiz ve dahi bilmeyenimiz. Birimiz de çıkıp alternatifi
konuşmayız, üretmeyiz. Yazmayız ve çekmeyiz. Ya da düşünenlerimiz
vardır belki ama işte adına "nasip" dediğimiz şey orada zuhur eder
ve bazı işlerin vakti-saati olduğu gerçeği karşımıza dikilir. Sonra
bu işin yalnız "madde" olmadığını bilen bir ekip çıkar, elini de,
gönlünü de taşın altına koyup Diriliş Ertuğrul'un Türk
halkına "nasip" kılınmasına vesile olur. Biz yine en iyi
bildiğimiz yoldan gidip eleştirimizi yapar, konuşur, bundan zinhar
geri durmayız tabii. Fakat emeği, izlediğimiz görsel şöleni,
kulaklarımızı şahit ettiğimiz o muhteşem diyalogları da
alkışlamazsak taş oluruz. İbn'ül Arabi karakterini bilir
misiniz misal? Hadi herkesi konuşturursunuz bir biçimde belki ama
Şeyh-ül Ekber'i kalpleri titretircesine konuşturmak kaç kalem
erbabının harcıdır Allah aşkına? Bunu yapan bir söz ustasına nasıl
selam durulmaz? O kaleme ve bu ekibe nasıl hayran olunmaz?
Bu işte tarafsız değilim. Belki yolu düşenler bir internet sitesinde her hafta Diriliş dizisi yorumladığımı biliyordur. Bunu ilk günden beri söylüyor ve yazıyorum. Her bölümü sinema filmi tadında bir hikaye seyrediyoruz. Ertuğrul Bey'in babası Süleyman Şah mı idi yoksa Gündüz Alp mi? Bunu konuşuyoruz. Hadi itiraf edelim, pek çoğumuz ikisini de duymamıştık daha önce. Bakın nasıl da açıldı ufkumuz.
Bu yaz Söğüt'teki Ertuğrul Bey türbesini ziyaret etme sevincini yaşadım. Türbe restore ediliyordu. Bizim gibi şehir dışından gelen pek çok ziyaretçisi vardı türbenin. İnsan gururla karışık tarifsiz hisler yaşıyor. Orada duyduklarımdan anladığım Diriliş dizisinin, ziyaretçi sayısında büyük oranda artışa vesile olduğu idi. Buradaki ayıp millet olarak bizim hanemize, başarı ve gurur da Diriliş Ertuğrul ekibinin hanesine büyük harflerle yazılabilir.
Milletçe çok zor ve sancılı bir süreçten geçiyor, ciğerimizi yakan bir yaz mevsiminin bitişine tanıklık ediyoruz. İyi ve güzel şeylere ihtiyacımız var. Yaralarımızı sarmaya, iyi olmaya, birbirimize tutunmaya.. Bunu bazen bir şarkı, bir türkü, bazen bir dua, bazen de bize bizi anımsatan bir hikaye ile başarmak mümkün. Bize bizi anlatan o hikayelerden birini, Diriliş Ertuğrul'u özlemle bekliyoruz..