Türkiye dar mı geldi kız?..
Ah be Yükselir?.. Parayı bulduğu halde Sosyalist olmaya devam eden kaç kişi kaldı şu dünyada ki sen kalasın?..
GAZETECİLER.COM - Sevilay Yükselir, Mehmet Barlas’ın,
“Turgut Özal'ın Anıları” isimli kitabını (Birey Yayınları) okumuş
olsa, Özal’ı tanımak için Türkiye dışında olmak gerekmediğini
anlayacak ama…
Neyse…
Bu arada yaşının otuzu geçtiğini
de anlıyoruz Sevilay Hanım’ın…
Çünkü o artık “Devrimci Sosyalist”
değilmiş…
Liberal
Kapitalist takılıyor…
Ah be Yükselir?..
Parayı bulduğu halde Sosyalist
olmaya devam eden kaç kişi kaldı şu dünyada ki sen
kalasın?..
Evet efendim…
Sevilay Yükselir bacımız Güney
Afrika’ya gitmiş de….
Özal'ın değerini G. Afrika'da
anlamak...
Demişti ki; "Ne işin var kızım
senin oralarda? Allah korusun ya o yaban hayatta başına bir şey
gelirse... Aslanlar, kaplanlar, yılanlar... Bize acımıyorsun bari
13 yaşındaki şu çocuğuna acı!"
Anlayacağınız buralara gelmemem
için epeyce bir direniş göstermişti yaşlı anacığım...
Ancak ilk kez, "İyi ki annemin
sözünü dinlememişim" diyebileceğim bir durumla karşı karşıyayım
sevgili okurlar...
Çünkü şu anda dünyanın en muhteşem
doğa harikasına sahip bir kentteyim...
Tur operatörünün, "Sakın buradan
taş filan almaya kalkmayın! Aldığınız görülürse büyük cezası var"
demesine rağmen çantama sığdırabildiğim kadar taşlarını arakladığım
Ümit Burnu'nda... Yani, Atlas Okyanusu ile Hint Okyanusu'nu
buluşturan o en uç noktada...
Cape Town'dayım... G. Afrika
Cumhuriyeti'nin en en en güneyindeki bölgesinde yani!
Ancak buraları gezerken nedense
hep Özal aklıma geldi... O Başbakan iken ben üniversitede devrimci
hareketlere sempati duyan genç bir insandım... Bana göre o zamanın
Özal'ı tam bir faşistti... Ona karşı olan tavrımı her fırsatta
göstermiş ve hatta, "Sen benim değil, zenginlerin Cumhurbaşkanısın"
diye bağırmıştım meydanlarda...
Ancak G. Afrika'ya gelince...
Dünyanın bir numaralı turizm şehrinde birkaç gün kalıp, şehrin en
klas otelinin odasında internete girmenin mümkün olamadığını, kent
taksilerinin henüz yeni organize olmaya başladığını, en marka
restoranlarında verilen hizmetin bile Türkiye'deki orta sınıf bir
lokanta ile boy ölçüşemeyecek kadar kötü olduğunu ve hizmet
sektörünün bir türlü beklenen kaliteyi yakalayamadığını görünce,
dedim ki kendi kendime "Vay be! meğer Özal ne büyük adammış 20 yıl
önce bugünü görerek telekomünikasyon için yaptığı yatırımlar orta
sınıfın hizmet kalitesini yükseltmek için ülkenin dört bir yanına
kurduğu danışmanlıklar ne kadar değerliymiş."
Diğer yazısında da günün mana ve
önemine binaen aşı meselesine el atmış…